"Kriz, risk haritasını değiştirdi"

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Coface Baş Ekonomisti Yves Zlotowski, "Gelişmekte olan ülkeler krizden daha güçlenmiş çıktılar. Bu ülkeler de krizden etkilendi, fakat krizi kendilerine has yöntemlerle çözmekte başarılı oldular. Batılı bankaların finansmanına olan bağımlılıkları azaldı. Çin, Kazakistan, Rusya gibi yani kredi kaynakları ortaya çıktı" yorumunda bulunuyor.

Fransız sigorta şirketi Coface, 2010 Ülke Riskleri rehberini, Le Monde gazetesi ile birlikte düzenlediği kolokyumda açıkladı. Raporda, gelişmiş ekonomilerdeki ekonomik toparlanmanın zayıf, gelişmekte olan ekonomilerde ise güçlü olacağı ifade ediliyor. Coface'a göre 2010 yılında dünya ekonomisi yüzde 2.7 oranında büyüme gerçekleştirecek. Gelişmiş ülkelere "ılımlı bir iyimserlik"le yaklaşan Coface, gelişmekte olan ülkelerin ciddi bir sıçrama yapacağı tahmin ediyor.

Raporu değerlendiren Coface Baş Ekonomisti Yves Zlotowski ise, krizin risk haritasını değiştirdiğini ifade ediyor.

Zlotowski, "2010 yılında ekonomik büyüme büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeler tarafından destekleyecek. Yaşanan krizler ülke riskleri haritasını değiştiriyor. Gelişmekte olan ülkeler küresel olarak krizden daha güçlenmiş çıkıyorlar. Bu ülkeler de krizden etkilendiler, fakat krizi kendilerine has yöntemlerle çözmekte başarılı oldular. Batılı bankaların finansmanına olan bağımlılıkları azaldı. Çin, Kazakistan, Rusya gibi yani kredi kaynakları ortaya çıktı" yorumlarında bulunuyor.

"Küreselleşme krizin dönüşümünü hızlandırdı" diyen Zlotowski, şöyle devam ediyor: "2009 yılının ikinci çeyreğinde, kurtarma planları ve resesyonun sonu gelmesi sayesinde kredi krizinden çıktık. Bizim beklentimiz de zaten bu yöndeydi, çünkü kredi krizleri iki yıldan fazla sürmez. Öte yandan, Lehman Brothers iflasının yarattığı şok nedeniyle, bu krizin etkilerinin ne derece güçlü olabileceğini kestiremedik. Kriz, uluslararası ticaret yoluyla, Almanya, Japonya, gelişmekte olan ülkeler dahil, tüm dünyaya yayıldı. Lehman'ın iflası sanayicilerin güven kaybetmelerine yol açtı. Küreselleşme, şokların geçiş sürecini; özellikle de finans krizinden sanayi krizine geçişi hızlandırdı."

Kamu harcamalarını hızlı bir şekilde kısmak risk yaratabilir

2010 yılı için ülke risklerini belirlerken oldukça olumlu değerlendirmeler yaptıklarını söyleyen Zlotowski, ABD ve birçok gelişmiş ülke üzerindeki negatif izlemeyi kaldırdıklarını ifade ediyor. "Temel senaryomuz gelişmiş ülkelerde zayıf bir büyüme olacağı" diyen Zlotowski, beklentilerini şöyle dile getiriyor: "Ekonomide yeniden bir düşüş beklemiyoruz, fakat piyasalara duyulan güvenin zayıflaması ve destek planlarının sona ermesi risk oluşturabilir. 2010 yılında özel tüketimin düşmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Bu nedenden dolayı kamu taleplerinin güçlü olmaya devam etmesi gerekiyor. Kamu borçlarının artması sonucunda, kamu harcamalarını öngörülenden daha hızlı bir şekilde sınırlandırmaya çalışmak, risk oluşturabilir."

Risk faktörleri mevcut

Zlotowski küresel ekonominin önündeki riskleri ise şöyle sıralıyor: "Çin'de kamu otoriteleri 'stop and go' politikası uyguluyorlar. Krizin etkilerini bastırmak için kredinin patlamasına izin verdikten sonra, faiz oranlarını artırdılar ve metal gibi aşırı kapasite ile çalışan sektörlere kredi desteğini yasakladılar. Yaşadığımız bu deneyim, kırılgan Çinli şirketlerin şoklardan zarar görebileceğini ortaya koyuyor. Öte yandan özellikle ABD borsalarında veya emtia fiyatlarında aşırı iyimserlik olumsuz sonuçlara yol açabilir."

Brezilya finansal kredibilitesini kanıtladı

"Kriz sürecinde bazı gelişmiş ülkeler eskiye oranla daha hızlı bir sıçrama yapabileceklerini; daha güçlü bir hareket kabiliyeti kazandıklarını ortaya koydular. Bazıları da finansal kredibilitelerini kanıtladılar. Bu ülkelerin başında Brezilya geliyor. Brezilya, para birimi real'in değer kazanmasını önlemek için, kriz ortasında faiz oranlarını indirmeyi başardı" yorumlarına yer verilen raporda, risk değerlendirmesi yeni seviyeli bir notlama üzerinden yapılıyor. En iyi not A1. En kötü not ise D. Bu değerlendirme, ülkenin ekonomik, politik, finansal konumunu ve iş dünyasını dikkate alarak, şirketlerin ödemelerini zamanında yapabilme kapasitesini ölçüyor.

2010 yılı için yapılan değerlendirmede oldukça "olumlu" bir yaklaşım dikkat çekiyor. Fakat yine de şu an için ülke notlarının kriz öncesi döneme dönmesinin çok kolay olmadığı ifade ediliyor. Kriz öncesinde gelişmiş ülkelerin tamamının notunun A1 olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Pozitif izlemeler arttı

Coface geçtiğimiz sene içlerinde Fransa ve Almanya'nın da bulunduğu altı AB ülkesinin notunu A2 olarak belirlemişti. 2010 yılında ise bu ülkeleri pozitif izlemeye aldı. A2 kredi notuna sahip olan Japonya, Avustralya, Kanada ve Singapur gibi ülkeler de olumlu izlemeye alındılar.

A2 kredi notuna sahip olan ABD, Hong Kong ve Tayvan negatif izlemeye alınan ülkeler. Rapora göre, A3 notuna sahip olan Çin ile A2 notuna sahip olan Güney Kore, 2009 Eylül ayından bu yana iyileşme sinyalleri veriyorlar. Fakat bu olumlu hava tüm ülkeleri kapsamıyor. Avrupa'da İtalya ve İngiltere'nin notu hala A3. Bunun başlıca nedeni, kriz sürecinde İtalyan ve İngiliz ekonomilerinin yapısal zayıflıklarının iyice ortaya çıkmış olması. Öte yandan A3 notuna sahip olan batı Avrupa ülkelerinin bazılarının 2010 yılında da resesyon içinde olacağı tahmin ediliyor.

Coface, İrlanda'da GSMH büyüme oranının yüzde - 0.8; Yunanistan'da yüzde - 0.7; İspanya'da yüzde - 0.4 oranında olacağı tahminlerinde bulunuyor. İspanya'nın negatif izleme süreci devam ederken, Yunanistan da negatif izleme sürecine alındı.

Türkiye ve Polonya üzerindeki negatif izleme kaldırıldı

Gelişmekte olan Avrupa ülkelerinde ise felaketin IMF desteği sayesinde engellendiğini söyleyen Coface raporu, Polonya dışında çok az sayıda ülkenin bu süreçten etkilenmemeyi başardığını ortaya koyuyor. Polonya'nın A3 notuna verilen negatif izleme kaldırıldı. B notuna sahip olan Türkiye için de aynı durum söz konusu. Rusya'nın notu ise C. Coface, bunun nedeni olarak ülke ekonomisinin kırılganlığına ve hammadde bağımlılığına dikkat çekiyor.

Arap Emirlikleri'nin notu, Dubai krizi ve konut sektörü yüzünden A2'den A3'e çekildi. Tam tersine İsrail'in notu A4'ten A3'e yükseldi.

Latin Amerika'da ise Brezilya ile Meksika arasındaki fark oldukça dikkat çekici.  Brezilya krizden etkilenmeyerek A4 notunu korurken, Meksika'nın notu A3'ten A4'e düştü. Kriz bu ülkelerin ABD'ye çok fazla bağımlı olduğunu ve Çin ile rekabetlerinin artacağını ortaya koydu. Para birimini devalüe eden Venezuela D notu ile hala en riskli ülkelerden biri konumunda.

Avrupa'nın hasta adamları: Yunanistan, İrlanda, İspanya, Portekiz ve İtalya

19. yüzyılda Osmanlı Avrupa'nın 'hasta adamı' olarak ilan edilmişti. Ekonomisi kötü olan ülkeler için kullanılan bu ifade artık Avrupa'da borç yükü altında ezilen birçok ülke için sık sık kullanılmaya başladı. Fransız Naxitis Bankası Araştırma Bölümü Direktörü ve eski baş ekonomisti Patrick Artus, "Herkes Avrupa'nın hasta adamının kim olduğunu biliyor? Hangi ülkelerin en riskli borç profiline sahip olduğunu görmek için CDS (kredi iflas takası) piyasalarına bakmak yeterli: İlk sırada Yunanistan geliyor. Yunanistan'ı İrlanda takip ediyor" diyor. Coface tarafından ülkelerin borçları ve bütçe açılarına yönelik yapılan ve Patrick Arthus tarafından hazırlanan "Hükümetler iflas edecekler mi?" başlıklı rapor, ülkelerin ne kadar bütçe açığını kaldırabileceğini ortaya koyuyor.

Yunanistan'ın bütçe açığını yüzde 10'u aşmasından kaygı duyuluyor, fakat ülke yüzde 6.19'un üzerinde bir açık iflas riski söz konusu olabilir. İngiltere için bu sınır yüzde 3.34. İngiltere'nin 2011 yılında yüzde 10'un üzerinde açık vermesi bekleniyor. ABD, İspanya, Portekiz, İtalya da diğer yüksek riskli ülkeler arasında sıralanıyor. Coface çalışmasına göre Türkiye'nin yüze 9'un üzerinde bütçe açığı vermesi söz konusu olabilir. Araştırma Türkiye'nin borç ve bütçe imkanları açısından birçok ülkeye oranla çok daha avantajlı bir konumda olduğunu ve ortaya koyuyor. Türkiye'nin ve Macaristan'ın konumlarının oldukça ilginç olduğunun belirtildiği raporda, her iki ülkenin de ihtiyaç duydukları taktirde borç alabilecekleri ifade ediliyor. Patrick Artus bu kapsamda, CDS piyasalarının gelişmekte olan ülkelerin risk durumunu abarttığını, gelişmiş ülkelerin riskini ise görmezden gelebildiğine dikkat çekiyor. Bu kapsamda iyi bir borç ve vergi yönetimine ihtiyaç duyulduğunu belirten Artus, "yatırımcılar geçmişi rehber alarak geleceğin performansını belirlemeliler" diyor. Fakat Artus'a göre dikkat edilmesi gereken bir kaç unsur var: Örneğin Euro alanı üyeleri olan Yunanistan ve İrlanda, kendi kaderlerini belirlemekte, neredeyse bağımsız bir merkez bankası ve kendine ait para politikası olan İngiltere kadar söz sahibi değiller. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar