"Keşke herkes sigortalı olsaydı da hepsine tazminat ödeseydik"

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Sigorta şirketleri reklamlarda doğal afetleri tema olarak işlemiyor. Ya prestij reklamları hazırlıyor, ya da hazırlanan reklamlarda hırsızlık, yangın ve su basması gibi hasarları esprili bir şekilde ürkütmeden izleyicinin önüne koyuyor. Deprem, sel, hortum, kasırga veya yangın gibi doğal afetlerin gerçek olduğu bir kez daha hatırlandı. Her an herkes risk altında, bundan kaçış yok. Sektör yöneticileri, böyle felaket senaryolarının reklamlarda kullanılmasının çok hoş karşılanmayacağı fikrindeler. Şöyle düşünüyor olabilirler, "Nasıl olsa, bir yerlerde deprem, sel ve fırtına çıkabiliyor". Bu olaylar sigortanın ve sigortacının önemini bir kez daha gündeme otomatik olarak getiriyor. Bir deprem oluyor, koşuyoruz deprem sigortası yaptırıyoruz, bir yıl sonra yenilemiyoruz. Bir sel felaketi yaşandı, şimdi birçok vatandaşımız koşup sigorta yaptıracak ve sigorta acentesine "Poliçemde sel teminatı var değil mi?" diye soracak. Ama gelecek yıl yenilemeyecek. Yenilenmeyen sigortalardan sonra başlarına birçok şey gelen vatandaşlarımızın hikayeleri bende var.

"Devletimiz güçlüdür"

Şimdi şunu belirtmekte fayda var. Öncelikle kamu otoritesi altyapılarını yenileyecek, tedbirini alacak ve bu tür felaketlerde en az hasarla atlatmanın yollarını arayacak. Vatandaş ise sigorta yaptıracak, çünkü böyle felaketlerden en az maddi kayıplarla çıkmanın başka yolu yok. Gelelim devletin yanımızda olup olmamasına. Her yaşanan kötü olaylar sonrası bir yöneticimiz çıkar, "Devletimiz güçlüdür, yaraları kısa sürede saracağız ve/veya katilleri en yakın zamanda bulacağız. Ölenlere rahmet geride kalanlarına..... vb." Hangi özel bir mülkte yaşanan olay sonrası devletimiz o şahsın ya da o şirketin mali kaybını karşılamış merak içerisindeyim. Ama bunu duyan vatandaş nasıl olsa devlet yardım eder diye kendi önlemini almıyor ya da sigortasını yaptırmıyor. O yöneticilerimiz çıkıp dese ki, "Ey vatandaş, devletimiz büyüktür, güçlüdür ama siz yine de özel sigortalarınızı yaptırarak çağdaş ülkelerdeki gibi tedbirinizi alın…" ABD'de yaşanan kasırgalar sonrası devlet orada da yardım etti ama onların sigortalılık oranı ile aramızda dağlar kadar fark var.

Sel felaketi sonrası sigorta şirketlerimiz çok iyi bir sınav verdi denebilir. Gazetelere ilan vererek, demeçler vererek sigortalıları rahatlattılar. Bu çok ince düşünülmüş bir konu. Çünkü sel felaketi sonrası benim telefonlarım bile susmadı. Gazeteci arkadaşlarım bir şeyler sormak için aradılar, yakın çevremdekiler ise "Sigorta şirketleri bunun altından nasıl kalkarlar Can, batan şirket olur mu?" diye soranlar bile oldu. Vatandaşın gözüne sigorta şirketleri hâlâ çok küçük gibi görünüyor. Tamponu vurulduğunda yan çamurluktaki çiziği de yaptırmayı düşünen fakat sigorta şirketleri tarafından reddedilen vatandaşlarımız, sigorta şirketlerinin küçük hesaplar yaptığını düşünebilirler. Çevremdeki bazı kişiler de "Oh iyi oldu sigorta şirketlerine, öyle üç kuruşun hesabını yaparlarsa böyle olur" diyenler de vardı. İlk 5'teki sigorta şirketlerinin her biri her gün yaklaşık 2- 3 milyon TL hasar ödediklerini biliyor musunuz? Gazetelere verilen mesajlar da önemliydi. Sektör yöneticileri vatandaşların kendilerini sadece felaketlerde hatırlamalarından şikayetçiler. Ama buna rağmen, "biz bu günler için varız" diyebiliyorlar.

Sigortacılar hizmet için yarışıyor

Sel felaketinin olduğu gün TRT'de çekimim vardı. Gelen konuklara seli sordum tabii ki. Aldığım cevap gerçekten beni sevindirdi: "Can Bey, ben de size çok samimi bir şey söyleyeyim, gerçekten o kişiler neden sigortalı değillerdi diye de biz üzülüyoruz" dedi ve ekledi "Vatandaşlarımızın mağdur olmasını kim ister ki? Keşke bütün vatandaşlarımız sigortalı olsa da biz herkesin zararını karşılasak. Sigorta bu demek değil mi? Havuza para birikecek ve o havuzdaki parayı ihtiyacı olan kişiye vermek bizim işimiz. Geçtiğimiz senelerde Ro Ro kazasına daha hasar tespiti yapılmadan tazminatlarını ödedik sigortalılarımızın. Bunlar bizim cebimizden çıkmıyor ki zaten. Neden vermek istemeyelim" dedi. Şimdi vatandaşlarımız "keşke sigortalı olsaydık" diye üzülüyorlardır.

'Sel, DASK kapsamına alınmalı'

Sözün özü bu iklim değişimleri böyle afetleri sürekli gündemde tutacağa benziyor. Bu nedenle Bakanlar Kurulu kararı ile, DASK'ın etkinliği artırılarak sel, don, çığ ve bunun gibi katastrofik olaylar teminat altına alınabilir. Sel teminatı tarım sigortalarına da dahil edilmesi gerekir. İşyeri, ev ve kasko poliçelerinde sel teminatı olup olmadığını kontrol edin ve taksitlerini mutlaka ödeyin. Felaketlerden uzak "sigortalı" günler dilerim. Bu arada yaklaşan Ramazan Bayramınız'ı da şimdiden kutlarım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar