"Insan kayağı 2.0 " için hazırlıklı miyiz?
Gelişmiş toplumlardaki entelektüel çevreler, yaşanmakta olan değişmeleri tartışırken,Endüstri 4.0, Analitik 3.0 ve İnsan Kaynağı 2.0,Her Şeyin İnterneti; Akıllı, Bağlantılı Ürünler gibi kavram ve terimleri kullanıyor. Daha önce bir yazımızda,söz konusu kavramlardan,İnsan Kaynağı 2.0 dışında kalanların bileşenlerini açıklamaya çalıştık.Bu denemede, İnsan Kaynağı 2.0 kavramının bileşenlerini açıklayarak,gelecek inşa etmedeki önemi üzerinde duracağız..
İnsan kaynağına bakış açısının değişmesi
İnsan kaynağı üzerinde düşünce üretenlere göre1, iki nesildir insan kaynağı politikaları uygulanıyor. İnsan Kaynağı 1.0, insanların okullara ve diğer kurumlara girişini/erişimini sağlamak için tasarlanmıştı. Bu tasarının arka planında 1970'lerdeki ortadoks liberal inanç vardı: fakır insanların daha çok ihtiyaçları olduğunu, hükümetlerin de onlara yardım ederek sosyal hareketliliklerini artırabileceği düşünülüyordu . İnsan Kaynağı 2.0 ise insanların sadece okula girmelerini değil, kendilerini tamamlamalarını ve geliştirmelerini sağlamak için tasarlanmıştı, daha sofistike bir anlayışa dayanıyordu; insanların gerçekte nasıl yaşadığını, sosyal sermayenin önemini, belirsiz koşullarda yaşamının güçlüklerini vurguluyordu.Yeni araştırmalar, motivasyon ve bağlılık gibi konulara odaklanıyor;bu gelişmeleri ilerletecek ve artıracak politikalar öneriyordu.
İnsan kaynağına bakış açısındaki değişmeyi sezenlerin ve analiz edenlerin uyarıları neredeyse çeyrek yüzyıl öncesine dayanıyor2: Sanayi Toplumu aşamasında hayatta kalabilmek için kişinin maddi yoksullukla mücadele etmesi ve toplumsal konumunu yitirmekten kaçınması yeteneğini koruması gerekiyordu. Kolektif "sınıf dayanışmasının" ortak hedeflerinde olduğu gibi, eğitim tarzı ve kariyer planlaması gibi bireysel hedefleri de vardı. Düşünce ve eylemlerin hedefinde de yoksulluk ve toplumsal konumu yitirmeme yer alıyordu. Kürsel-odaklı Bilgi Toplumu,Ağ Toplumu ya da Risk Toplumu diye adlandırılan yeni oluşumda ise başka yeteneklerin gerektiği gözlendi: Tehlikeleri öngörerek onlara direnç gösterme ve biyografik ve siyasi olarak onlarla başa çıkma yeteneği.
Dalgalanmaların hızlanması, belirsizliklerin yaygınlaşması, karmaşıklığın artması ve muğlaklığın karar çerçevelerini belirlemeyi zorlaştırması iş dünyasını zorlamaya başladı. Bilgi Toplumu, Ağ Toplumu ve Risk Toplumu adı verilen gelişmeler, bireyi, toplulukları ve toplumları bir dizi yeni sorunla yüzleştirdi ve pedagojik kurumların yeni koşulların insanını yetiştirecek biçimde yapılandırılmasını gerektirdi : İnsan Kaynağı 2.0 aşamasında, insanların sürekli iç içe oldukları "korku ve güvensizlikle baş edebilecekleri" yeteneklerle donatılmaları önem kazandı. İnsanlar "korkuyu yaratan nedenlerin üstesinden gelinemiyorsa, korkunun üstesinden gelme yol ve yöntemlerinin" bilmeliydi. İnsanlar yok olmadan "uygarlık içinde var olmayı" öğrenmeliydi.Yaşam biçimi ve yaşam tarzlarına ilişkin korku ve güvensizliği aşabilmenin bireysel ve kolektif tepki biçimlerini geliştirmek ve böylece bireysel ve siyasi anlamda korku ve güvensizlikle başa çıkmak gerekti."Kültürel yetenek geliştirmesi" diye adlandırılan ihtiyaç giderek kendini hissettiri ( Ulrich Beck,2014,s115) .
"Küresel ve üstel büyüme" koşulları
İnsan kaynağına bakış açımızı değiştiren temel eğilimlerden biri, günümüzden 150 bin yıl öncesinden bu güne, homo sapines "yerel ve doğrusal" evrimleşme ile veri,malumat, bilgi, algılama, anlama ve davranma kodlarını oluşturmasıydı. Günümüzdeki ortam "küresel ve üstel" koşullarda değişiyor.Araştırmacılar, bazı temel gelişmelerin altını çiziyor: Atalarımızın yaşadıkları ortamda, bir gün boyunca oluşan her şey en fazla bir günlük yürüyüş mesafesinde kalıyordu.Bir kuşağın yaşam biçimi ile bir sonraki kuşağın yaşam biçimi arasında belirgin bir fark oluşmuyordu. Günümüzün " küresel ve üstel gelişim" aşaması, beynimizin anlamak için evrildiği koşullardan çok farklı. Beynimizin yerel ve doğrusal işleyişi ile bugünkü küresel ve üstel gerçeklik "bozucu yakınsamaya" yol açıyor. Teknolojik patlama, beynimizin kolayca uyum sağlayamadığı değişimler yaratıyor3.
Gelişmenin yarattığı düş kırıklığına kendimizi kaptırmadan, insan kaynağının uyumunu nasıl sağlamamız gerektiğini, uyum sürecini hızlandırmanın yol ve yöntemini, araç ve gereçlerini tartışmamız gerekiyor.Kuramsal çerçeveler oluşturabilir,ortak enerjimizle uygulama alan ve araçlarını zenginleştirebilirsek, insanın çok önemli yeteneği olan "esnekliği" sayesinde sorunların üstesinden gelebiliriz.
İnsanoğlunun yaşadığı gezegende bir yerde diğerine göç edebilmesi uygarlıkların oluşumunda çok etkili oldu ama, göç edebileceği başka bir gezegen en azından bu aşamada yok. Eğilimlerin yarattığı fırsatları değerlendirme, tehlikelere en düşük bedeli ödeme için arayışları hızlandırmak gerekiyor.Dünyanın en parlak beyinleri soruyor: "Uygarlığın kendisi nasıl evrilecek? Bilim, yaşam tarzımızı, mesleklerimizi ve toplumumuzu nasıl etkileyecek? Bilim refah motorudur. öyleyse bilim,medeniyet ve zenginliği gelecekte nasıl şekillendirecek?" Bu soruların yanıtı şu genellemede saklıdır: "Modern toplumda en değerli emtia bilgelerdir Bilgilelik ve kavrama gücü olmadan, hedefsiz ve amaçsız sürüklenmeye bırakılırız; sınırsız bilgi yeniliğinin etkisinin zamanla yok olmasının ardından,boş ve derin bir his kalır elimizde.4" Böylesi bir tuzağa düşmemenin sırrı, Kant' ın "Bilgilik düzenli yaşamdır" uyarısında saklı. Yaşamı sürekli sorgulayarak kendini yeniden üretme olgunluğu bilgileliğin ilk adımıdır; direncimizi artırmanın da etkili yoludur.
Günümüzün sorunlarını sezme,anlama ve açıklama için indirgemeci tek ölçülü düşünme sistemini aşarak,çok ölçülü düşünce aşamasına geçmek gerekiyor. Karşılaştığımız olay ya da olguları değişik bakış açılarıyla analiz ederek, temel amacın maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma olduğu ekseninden kaçırmadan, bilge insanları çoğaltabilirsek, küresel ve üstel gelişme aşamasının yarattığı sorunlara çözüm üretebiliriz.
İnsan Kaynağı 2.0 aşaması, üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı yeni kararlar ve kurumların oluşturduğu küresel-odaklı ağ toplumunun risklerini öngörebilecek ve önlem alabilecek donanım ihtiyacını belirleme, eğitim sistemini böyle bir ihtiyaç üzerine inşa edebilme çabalarının bütünüdür.
İş yerlerimiz odağından bakınca
Bilgisayarların yarattığı "akıllı ürünlerin", internet ve özellikle bulut bilişimin yarattığı teknik olanaklar nedeniyle "bağlantılı ürünler" haline gelmesi; "az kişinin yararlanabildiği karmaşık ve maliyeti yüksek ürünlerin kitlelere ulaşabilecek biçimde basit ve ucuz ürünlere dönüştürülmesi anlamına gelen güçlendiren yeniliklerin " hızlanması; ürün ve üretim metodlarını, girdi alan ve girdi veren sektör bağlantılarını, sektör sınırlarını, pazar yapılarını, ticaret sistemlerini, mülkiyet yapılarını, bölüşüm ve yeniden üretim süreçlerini farklılaştırıyor.
Gelişmeler "iş süreçlerini" de yeniden yapılandırıyor. Yeni yapılanmanın işaretleri yeteri kadar var. Üretim sisteminde karşılıklı-bağımlılık ilişkilerinin değişmesi, iş içindeki insanın işlevlerini de değiştiriyor.Daha önce belirtildiği gibi, iş içinde insan kaynağının konumu değişiyor. Hızlı değişmelere eş zamanlı ve doğru tepkiler verebilmemiz için, yerel ve doğrusal gelişmeden, küresel ve üstel gelişmeye sıçrayışın gereklerini yerine getirebilmemiz için bir dizi kuramsal gelişmeye ihtiyacımız var5: Önce, bir "değer kuramı" geliştirmeliyiz. Kalkınma merdiveninin iki ayağından biri "değerler" diğer ayağı da "kaynaklar" dır. Değer ve kaynak dengesini kitle zihninde meşrulaştıracak çalışmalar insan kaynağının odaklanmasını ve verimini etkiler.Değerleri netleştirmeden birikim, bilinç, bakış, buluş, beklenti ve bereket dinamiklerini doğru dürüst işletemeyiz.
İkincisi "bilgikuramı"dır.Bilgi üretiminin hızlanması, büyük verinin ehlileştirilmesi ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.Bu açıdan bilgi kuramının varsayımlarını irdelemek ve hayata taşınabilir ve yarar üretebilir bir bilgi kuramını geliştirmek, insan kaynağının değişmelere uyumlandırılmasında temel bileşenlerden biridir.
İnsanın kendisiyle ve çevresiyle ilişkilerinin yapısı köklü biçimde değiştiğine göre, insan kaynağının uyumunu geliştirecek çalışmalarda "İnsan doğası kuramı" da elimizdeki etkili araçlardan bir olacaktır. İnsan doğasını ve sınırlarını bilmeden, insan kaynağı eğitim ve yönetimini doğru bir zemin üzerinde inşa edemeyiz.
Öğrenme etken değil, edilgen bir olgudur; o nedenle eğitim-öğretimde "öğrenme kuramı" kendimizi "tamamlama ve geliştirme"ye dönük yatırımlarımızın verimini etkileyecektir. Öğrenme kuramı,çağımızın temel eğilimlerinden türetilen varsayımlar üzerine kurulan bir zihni model oluşturmanın gerek şartıdır.Öğrenme kuramı olmaksızın, eğitim-öğretim yatırımlarının verimli ve etkili olması zordur.
Bilim ve teknoloji insanlığın ulaşabilirlik ve erişebilirlik olanaklarını değiştiren bir dizi araç-gereç geliştirildi; geliştirilmeye devam ediyor. Bilgiyi aktarma araçları değişti,insanların dış çevreleri kadar iç dünyalarına erişebilmede geçmişe göre daha değişik olanaklara sahibiz.Etkin iş yapabilmemiz için koşullara uygun "aktarma kuramı" insan kaynakları yönetiminin etkili bir aracı olacaktır.
Dönüşümler yaşam biçimi ve yaşam tarzlarını da köklü biçimde değiştirdiğine göre, toplumun yapısı,işlevi ve kültüründe de köklü değişmelerin olması kaçınılmazdır.Eğer bir "toplum kuramımız" yoksa, bir medeniyet tasavvuruna sahip değilsek,toplumuzun enerjisini doğru yönlendiremeyiz. Toplum kuramımız yoksa, insan kaynaklarının yönetiminde iç tutarlılık ve güven yaratmada zorlanırız.
Eğitim-öğretim, geçmişte insanların okula ve işe erişmesine odaklıydı. Bugünde kendine erişerek, sürekli kendini yenileyerek iş içinde konumunu koruma ve geliştirmeye yöneliktir. Son çözümlemede, eğitim-öğretim , insanın yetkinliklerini geliştirerek, işini ve aşını korumasını güven altına alma ve kendini geliştirerek iş içindeki konumunu güçlendirmek içindir.Bu açıdan etkin bir eğitim sisteminin önemli parçalarından biri da "fırsat kuramı" olacaktır. Fırsatlara erişebilmenin yollarını açık tutmak, iş içinde kendini geliştirmenin işi korumadaki önemini kavramak için ciddi bir fırsat kuramına ihtiyaç vardır.
Toplumsal yaşam "uzlaşma" üzerine kuruludur.Bizler birlikte yaşamaya mahkumuz.Bu özelliğimiz nedeniyle,insan kaynağı odaklı çabalarda "uzlaşma kuramı" yoksa, çatışmacı anlayış insanlarda karşılık bulun, toplumun enerjisi boşuna harcanmış olur.
Ülke geneli için olduğu gibi, iş yerleri için de kuramsal çerçeveye ihtiyacımız var.
İnsan Kaynağı 2.0 konusunun ayrıntılarını başka yazılarda tartışmalıyız.
1 David Brooks, İnternational New York Times, 21 Ocak 2015
2 Ulrich Beck, Risk Toplumu/Başka Bir Modernliğe Doğru, Çev. Kazim Özdoğan ve Bülent Doğan, İthaki Yayınları, 2. baskı,Aralık 2014, s.115
3 Peter H. Diamandis ve Steven Kotler, Bolluk Çağı/ Gelecek Çok Daha Güzel Olacak, Çev. Ümit Şensoy, Koç Sistem, İstanbul 2012,s. 51
4 Michio Kaku, Gemeceğin Fiziği,Çevirenler: Yasemin Saraç Oymak, Hüseyin Oymak,Atılım Üniversitesi Fizik Grubu, ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş. Yayını,
5 Noam Chomsky 'nın Eğitim Kuramı, CBT, 16 Mayıs 2008