"İnovasyon tartışmaları" yaygınlaşmalı ve derinleşmeli
"Türkiye İnovasyon Haftası" na bu yıl başkent Ankara 21-22 Ekim'de ev sahipliği yaptı.Çalışmaların sadece ikinci gününü izleyebildim; "Akademisyen ve Sanayici Buluşması Paneli"ni yönettim.
Düzenlenen konferans ve panellerde Ahmet Kahraman, Mehmet Büyükekşi, Ged Nash T.D,Nihat Zeybekçi, Charles Elachi,Bahattin koç, Mehmet Arık, Bülent Oran, İTÜ ARISAT Model Uydu Takımı, Salim Al- Hassani, Devrim Ziya Tavil, Kaan Kayabalı, Koray Karataş, John O'conner, Jonathan Ryan, Tony Murphy, Kieren J. Mcbrien, Ziya Gökçek/ John Mckeon, Martinh Mcvicar, Jan Nahum, Varol Civil, Ethem Sancak, Zeynep Bodur Okyay, Michael Gelb, Halid Avdagiç, Han Tümertekin, Barış Dinç, Cengiz Yılmaz, Çağrı Kalça, Bahar Uzol Özocak, Akın Polat, Erkan Akdemir, Erkan Duysal, Rüştü Bozkurt, Levent Onural, Gülay Hasdoğan,Haluk Bulucu, Eyüp Serdar Gökpınar, Coşkun Şerefoğlu katkı yaptı.
Genel değerlendirme
Yapılan etkinlikleri olumlu bir adım olarak görüyorum; çünkü bir olgunun adlandırılması, adların kavramlara dönüştürülmesi, kavramlarla düşünce üretimi, düşüncelerin bilgiye dönüşmesi, bilginin anlama haline gelmesi, anladıklarımızdan da maddi ve kültürel zenginlik üretilebilmesi için kitle zihninde meşruiyet kazandırılması çok önemli.
Tartışmaların örgütlenmesinden, insanları bir araya getirerek katılımı sağlamaya, paylaşma iklimi yaratmadan kapsayıcı bir algı oluşturmaya tüm süreçte toplumun enerjisi zenginlik üretimine odaklamalıyız. Iran' da nüfus kontrolünde yapıldığı gibi özgür ve açık tartışma,yargılamaya değil sorgulamaya dayanma düşünceleri rafine etme,bize yol gösterecek bakış açılarını netleştirmede hayati öneme sahiptir.
İnovasyon konusunun kitle iletişim araçlarına yoğun biçimde taşınmasına vesile olan Türkiye İnovasyon Haftası kararlılıkla sürdürülmesi gereken bir etkinlik.Bu etkinlikte bugün gelinen aşamada ise nicelik tartışmalarını nitelik tartışmalarına dönüştürme sorumluluğumuz var.
Bağımsız araştırmalar gösteriyor ki, inovasyon konusunun yaygın tartışılması, rekabetin gerek şartı olarak algılanması özellikle gençler arasında ilgiyi artırmıştır. Bağımsız araştırmalar, gençlerin ilgisi açısından ülkemiz birçok ülkenin ilerisinde bir pozisyona sahip olduğunu kanıtlıyor.Bu olumlu başlangıcın ülke kaderini etkileyecek üretim ölçeklerine yansıması için çabalarımızı artırmamız gerekiyor.
İnovasyonun rekabet aracı olabilmesi
Tartışmalardan çıkardığım bazı sonuçları paylaşarak, daha sonra düzenlenecek haftanın verimini artıracak önlemlerin neler olması gerektiğine ilişkin görüşlerimi paylaşacağım.
1. İnovasyon birikim,bilinç,buluş, bakış,beklenti ve bereket örgütlemeyi gerektirir: İnovasyon konusunun bileşen ve bağlamlarını birlikte ele alanlar, aşırını ve noksan değerlendirme yapmaktan kaçınmanın önemini vurguluyor. Deniyor ki, inovasyon bir toplumsal iklim ve ortam sorunudur.Eğer toplumun birikimi dikkate alınır; çevreyi sezme ve açıklama gücü geliştirilir; kendi olanak ve kısıtlarını nesnel biçimde değerlendirir; gelecekle ilgili ciddi bir hedef belirlenirse inovasyon iklimi yaratmanın ilk ve önemli adımı atılmış olur.
İnsanoğlunun açlık peşinde koşarken keşfetmeyi öğrendiğini vurgulayanlar, buluşları ihtiyaçların zorladığının altını çiziyor. Zaruretlerin maharet doğurduğu gerçeğinden yola çıkılarak, inovasyon tartışmaların ihtiyaçla birlikte ele alınması durumunda ivme kazanacağı ileri sürülüyor.
İnovasyon üzerine düşünce geliştirenler, bakış açısının önemini özellikle vurguluyor. Bireyin aklını bir inanca, bir ideolojiye, yerleşik doğruya, kalıp düşünceye, ezberlere emanet etmeden kullanması gerekiyor.Bunun için aileden okula, okuldan sokağa, sokaktan üniversiteye "özgür düşüncenin" önemini kavramak gerekiyor. Bu açıdan kolektif zihniyet ve toplumsal algının yarattığı zamanın ruhu belirleyici bir etken oluşturuyor.Başta siyasi irade olmak üzere, bürokrasinin, sivil inisiyatiflerin ve girişimcilerin kapsayıcı anlayışı benimseyerek genişletmeleri gerekiyor.
Tek yolcu çözümler, tek tip düşünce özlemleri, ayrıştırıcı tutumlar, ayırıcı anlayışlar çatışma yarattığı gibi inovatif gelişmeleri de yavaşlatıyor.
Bakış açılarının genişliği,tartışma ortamının özgürlüğü, şeffaflık, hesap verebilirlik, hukuk sisteminin güvenirliği gibi etkenler, aşırı değerlendirilen ve abartılara dayanan beklenti oluşumunu da frenliyor.
Son çözümlemede, toplunun birikimi, bilinci,buluşu, bakışı,beklentisi ürettiği berekete yani potansiyeli zenginlik üretimine dönüşüyor. İnovasyonun birey-odaklı bu bileşenlerini dikkate almadan yapılacak değerlendirmelerin kavramın içini boşaltma olasılığı çok yüksektir; inovasyonu içselleştirme yerine moda kavram haline getirebilir.
Hünere erişmek ilk adım
2. Hüner erişmeden yaratıcı yenilik aşamasına geçiş sığı kalır: İnovasyon tartışmalarında, kavramın içselleştirilmesi gerektiği, modaya dönüştürülmesinin sakıncaları gündeme taşırken; inovasyon kavramının içselleştirmesinden ne anladığımızı,hüner ve yaratıcılıkla bağlamıyla ele alabiliriz.
Hüner, bir işi dünyada en iyi bilenler ve yapanların düzeyinde bilmek ve yapmaktır. Bu şu demektir. Rekabet ettiğim alanda bilim ve teknolojinin ürettiği bilgiyi en iyi bilenler düzeyinde kavramalıyız. İş süreçlerinde herkesin uygulayabildiği düzeyleri yakalamalıyız ki, birikimimiz bir sonraki sıçramalar için potansiyel oluşturabilsin.
Bir makineyi kullanabilme ilk adım,tamır-bakımını yapabilme ikinci adım, modifikasyonlarla işlevlerini çeşitlendirme ve zenginleştirme üçüncü adım, yeniden tasarlama ve üretebilme ise dördüncü adımdır. Hüner dediğimiz ise üçüncü adıma odaklı olmaktır. Makineleri başkaları üretse de, onları kullanımında farklılık yaratanlarla eşdeğer yetkinlik düzeyine ulaşmadan alanımızda yaygın inovasyon güç olabilir.
Yaratıcılık, inovasyonun yaygınlaşması ve derinleşmesinin yarattığı birikimle,bir başka tanımıyla hünere akıl katmadır.
İnovasyonun içselleştirilmesi, sürdürülebilir rekabet gücü yaratabilir inovasyon düzeyine ulaşmak için hüner ve yaratıcılık boyutunun toplumsal ilginin ve aklın bir parçası haline getirmesidir.
3.Tartışmaları günlük yaşamın bir parçası haline getirmeliyiz: Toplumsal içselleştirme, konuyu yaygın biçimde tartışırsak anlamlı hale gelebilir. Toplumun günlük yaşamındaki tartışmalarında inovasyon konuları gerekli ağırlıkta yer aldığında, tartışmaların rafine etme işlevi, gereksiz olanları ayıklayarak ihtiyacımız olan anlara odaklanmamızı kolaylaştırır.
Toplumsal yaşamın önemli sapmalarından biri, "80/20 kuralıdır"...Tartışılan konuların yüzde 80'i fazlalıkları ayıklamaya yardımcı olmayabilir. Sığ, kısa dönemli, içerikten yoksun tartışmalar, bilgi ve bilimsel disiplinden uzak söylemler gündemi işgal edebilir. Süreçleri yaratan etkenler yerine sonuçlara odaklı tartışmalar bizi zamanımızın çoğunu verimsiz tartışmalara götürebilir.
Yönlendirici dinamikler, belirleyici nitelikler yerine görüntüler ve sonuçlar üzerine tartışmanın kolaylığı ciddi sapmalara yol açabilir.Böylesi bir eğilimden inovasyon tartışmalarını uzak tutmak gerekiyor.
Uluslararası rekabetin gerektirdiği nitelik ve nicelikte üretim yapabilmemiz için "inovasyon çarpanı" konusunda ortak dil,ortak söylem, ortak değer,ortak irade ve ortak yarar üzerinde çoğunluğun uzlaşmış olması önemli.
4. Kavramların bileşen ve bağlamlarını netleştirmeliyiz : Ortak dil yaratmak, adlandırma ve kavramlaştırma aşamasında başlar.İnovasyon, insan doğasındaki deşiklik ihtiyacına yanıt veren yenilikleri içerir.İnovasyonu insan yaşamını çeşitlendiren, renklendiren, kolaylaştıran ve zenginleştiren küçüklü -büyüklü yeniliklerin bütünü olarak algılamalıyız.
İnovasyon bir ihtiyacı karşılayıcı olmalıdır. Kimi zaman bir fikir, kimi zaman bir işaret, kimi zaman işlevi değişmiş,kimi zaman da yeniden icad edilmiş ürün, kimi zaman süreç,kimi zaman da farklılık yaratan bir hizmet olabilir.Bu açıdan bakıldığında inovasyonun kapsama alanı son derece geniştir.
İnovasyonu özellikle dünya genelindeki eğilimlerin fırsat ve tehlikeleri yönlendirir.İnovasyonun bu geniş bağlamı,bölgeleri, ülkeleri,sektörleri, iş yerlerini ve bireyleri etkiler.İnovasyonun bileşenleri birikim, bilinç, bakış,buluş, beklenti ve bereket üretimidir; bağlamı ise bireyin isteklerini yönlendiren etkenlerden dünyamızı yönlendiren eğilimlere kadar uzanır.
5. İnovasyonun içselleştirmeli, modaya dönüşmesini engellemeliyiz: İçselleştirme, inovasyonu adımlarının maddi ve kültürel zenginlik üretimine katkılarını bilerek hareket edebilecek donanıma sahip olmadır.Bu açıdan bakıldığında, ele alınan her inovasyonun değer üretme odağından değerlendirebiliriz.
Toplumun konuyu tartışması bireysel düzlemde olduğu gibi topluluk ve toplum bağlamında da içselleştirmenin ölçeğini belirler.
Modaya dönüşme ise inovasyonun yapı, işlev kültür bağlamını bir bütün olarak önemsemeden sadece sözel anlatımın aracı haline getirmektir. İnovasyonun modaya dönüşmesi, kavram içeriğinin boşaltılması ile başlar, sorununun popüler kültürün aracı olarak kullanılması ile yaygınlaşır.
Değerlendirmelerden anladığım kadarıyla, ülkemizde inovasyon tartışmaları olumlu gelişmelere yol açtığı gibi,birçok akademisyen ve uygulamacının dikkat çektiği kavramın içinin boşaltılması ve moda söylem haline dönüşmesi tehlikesiyle de yüz yüze. Bundan sonraki tartışmaların verimini artırabilmemiz, uygulamaya konacak yöntemlerle ilgili. Bu aşamadan sonraki tartışmaları yönlendirirken;
1)İnovasyon kavramının bileşen ve bağlamları,
2) İnovasyonun yaygınlık ve derinliğiyle toplumsal iklim bağlamı,
3) Kitle iletişim araçlarının inovasyon kavramını netleştirme işlevi,
4) İnovasyonda başarılı olmuş ülkelerde tartışmanın nitelik ve niceliğinin ülkemizdeki oluşumlarla karşılaştırması,
5) İnovasyon kavramının içeriğini boşaltan etkenler vb. gibi konular hemen şimdi ilgili akademik çevreler ve uygulamacılarla paylaşılmalı, tartışmaya katılan herkesin önceden bir "metin sunması" sağlanmalı; katılımcılara bu metinler dağıtılarak tartışmaların verimi yükseltilmedir. Ayrıca, oluşturulacak bir komite "tartışmaların analizini" yapmalı, açılış konuşmalarında bu analizler sunularak, gereksiz tekrarların,eksikliği ve yanlışlığı üzerinde uzlaşabildiğimiz konuların tekrarlanmasının önü alınmalıdır.