"İlerlememe raporu"

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

AB üyelik süreci kapsamında Türkiye'nin son bir yılını değerlendiren 'ilerleme raporu'nda dikkat çeken unsurların başında, somut önerilerden çok, gözlem ve eleştirilere yer verilmiş olması.

Raporda, "büyük siyasi partiler arasındaki diyalog ve uzlaşma ruhu eksikliğinin siyasi kurumların düzgün işleyişini olumsuz etkilediği" belirtilirken, "İktidar partisi, bir grup akademisyeni 1982 Anayasası'nı, diğer unsurlar yanında Türkiye'de temel hakları uluslararası standartlarla uyumlu hale getirecek şekilde değiştirmekle görevlendirdi. Buna rağmen bugüne dek ne bir taslak TBMM'ye ya da kamuoyuna sunuldu, ne de bunun tartışılması için somut bir takvim belirlendi" ifadesine yer veriliyor.

Eleştirilen başlıca alanlar ise, basın özgürlüğüne tam saygı gösterilmemesi, yargının tarafsızlığıyla ilgili endişelerin sürmesi, yolsuzlukla mücadele konusunda hükümetin kapsamlı bir strateji hazırlamaması ve yolsuzluğun yaygınlığını koruması, Ombudsmanlık kurumunun 2006 yılından bu yana hayata geçirilememesi, insan hakları ihlali iddialarının yeterince hızlı, tarafsız ve bağımsız soruşturulamaması, Türkiye'de bir önceki yıl yüzde 24.9 olan işgücüne katılan kadın oranının 2007'de yüzde 24.8'e gerilemesi ve bunun AB ve OECD üyeleri arasında en düşük değer olması, Türkçe konuşamayanların kamu hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak için hiçbir önlem alınmaması olarak sıralanıyor.

İktisadi Kalkınma Vakfı'na (IKV) göre bu rapor ilerlemeden çok bir tür "ilerlememe raporu" ve raporda herhangi bir yapıcı öneride bulunmayan komisyon, sadece Türkiye'ye ilişkin gözlemlerde bulunmakla yetiniyor.

Komisyon gerçek sorunlara yönelik bir perspektif sunmuyor

İKV, komisyonun Türkiye'ye yönelik ilerleme raporunu, müzakerelere Türkiye ile aynı zamanda başlayan Hırvatistan'ın ilerleme raporu ile karşılaştırıyor öncelikle. Hırvatistan ilerleme raporunda "gerekli hazırlık adımlarını atarsa Hırvatistan'ın 2009'un sonuna kadar katılım müzakerelerinin son aşamasına ulaşmasının beklendiği" ifadesi yer alıyor. Hatta, Hırvatistan için katılım müzakerelerinin son aşamasına ulaşması için yol haritası dahi veriliyor.

Türkiye konusunda ise komisyon tarafından hazırlanan raporun, müzakerelerdeki gerçek sorunların önemli bir bölümünü içermediğini kaydeden İKV, komisyonun bu konularda tavır almaktan kaçındığına dikkat çekiyor.

"AB'nin temel organlarından biri olan komisyonun 'derin dondurucuya' giren Türkiye-AB katılım sürecini canlandırmak için yapıcı önerilerde bulunmaktan çekinmemesi" gerektiğini ifade eden İKV, komisyonun, "güneydoğudaki terör sorununun yarattığı ortamı değerlendirmelerinde yeterince dikkate almamasını, gümrük birliğinin işleyişinden doğan, AB'nin üçüncü ülkelerle akdettiği serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye'ye etkisini irdelememesini, kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı önündeki engeller gibi sorunlara yönelik bir perspektif sunmamasını eleştiriyor.

AB genişleme politikasında vizyon eksikliği

"AB'nin Türkiye'ye yönelik genişleme politikasında strateji ve vizyon eksikliği ve belirsizlik ve durağanlığı bizatihi bir politika olarak benimseme ve kabul ettirme gayreti gözlemlenmektedir" diyor IKV ve her iki tarafa da şu öneride bulunuyor:

"Aday ülkelerle müzakerelerin yönlendirilmesinde hayati rol oynayan komisyon bu gibi konuların çözüme ulaştırılmasında daha yapıcı ve etkin bir tavır sergilemeli. Benzer şekilde Türkiye'de hükümet AB sürecini canlandırmak konusunda elinden geleni yaparak,  müzakerelerin makul bir sürede üyelikle sonuçlanması konusunda AB'yi ikna edici bir strateji izlemelidir. Bu şekilde olumlu adımların her iki tarafça atılması ve AB üye devletleri tarafından desteklenmesi gerek AB gerekse Türkiye'nin ortak meselelerini çözüme ulaştırma ve geleceğe birlikte yol alma kararlılığını ortaya koyacaktır."

"Obama'nın dış politikası Asya'ya yer açmalı, çünkü gelecek Asya'da"

Birkaç gün önce Asya'nın küresel krizde nasıl sakin kalabildiği yönündeki görüşlerine yer verdiğim BM Güvenlik Konseyi eski başkanlarından Kishore Mahbubani, bu kez de ABD'nin yeni başkanı Barack Obama'nın Asya'ya yönelik dış politikası üzerine ilginç önerilerde bulunuyor.

Obama'nın ABD Başkanı olmasına kimsenin duyarsız kalamayacağını söyleyen Mahbubani, bu sonuçla ABD'de inancın yeniden oluşturacağını, son dönemde dünya genelinde yükselen Amerikan karşıtlığının azalacağını ve hatta ABD'nin "umudun sembolü" olacağını ifade ediyor.

Fakat yine de dikkatli olmakta fayda var diyor, çünkü en büyük beklentiler, hayal kırıklığı ile sonuçlanabilir.

Bush gider gitmez, ülkenin uluslararası toplumda yerini almasının zor olduğunu söyleyen Mahbubani, "Başkanın kimliğinin değişmesi tabii ki önemli, ama asıl değişmesi gereken politika" diyor.

Mahbubani'ye göre ABD'nin öncelikli olarak anlaması gereken konu, bundan sonra diğerlerini dikkate almadan kendi yolunu belirleyemeyecek olması. Ne kadar güçlü olursa olsun, ABD de diğer ülkeler gibi, dünyadaki gelişmeleri dikkate almak ve bunlara uyum sağlamak zorunda.

ABD'nin tavrını yeniden belirlemesi gereken diğer üç ana başlığı ise şöyle sıralıyor Mahrubani:

İlk sırada yeni ekonomik rekabet geliyor. "ABD, serbest piyasa prensibini korumakta her ne kadar haklı olsa da, ticaret ve ekonominin serbestleşmesi, yenilikçiliği öldürebiliyor" diyen Mahbubani, zamanında Henry Ford'un atlı arabaların ölümüne imza attığını söylerken, şimdi General Motors gibi birçok üreticinin daha etkili rakipleri karşısında havlu attıklarını ifade ediyor. Ve şu soruyu soruyor: "Neden bunu hazırlıklı değildiler? Kim görevini yerine getirmedi?"

ABD'nin değişmesi gereken ikinci konunun küresel ısınma olduğunu kaydeden Mahbubani, üçüncü konu olarak ise yine Asya'yı gündeme getiriyor. Önümüzdeki yüzyılın Asya'nın yüzyılı olacağını kaydeden Mahbubani, "ABD, Atlantik okyanusundan çok Pasifik Okyanusu tarafında odaklanmalı. G-8, NATO, OECD geçmişe ait organizasyonlar. Gelecek Asya'da" derken, Obama'nın hangi tarafta daha fazla zaman geçireceğini de merak ediyor.

Mahbubani, Obama'dan mucize beklemiyor, ama şunu da söylemeden edemiyor: "Obama, Amerikalılar'a ve dünyaya, ABD'nin başında, halkına doğruları söyleyen, akıllı ve düşünen bir başkan olduğunu gösterebilir."

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar