"Hayvancılıkta neden sürekli tökezliyoruz?"

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

Geçen hafta yukarıdaki başlığı kullanarak hayvancılıkla ilgili görüşlerimi yazdım: Çok sayıda tepki geldi. M.Emin Arslan, yazıdan çıkardığı dersleri anlatıyor; böylesi yazıların sürdürülmesini istiyordu. Yazı perşembe günü yayınlandı, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Develi'de, Yeşilhisar'da ve Adana'da Saray Çiftliği'ni dolaştık, yaşanmakta olanları yerinde saptamaya çalıştık. Nadir Yürüktümen'in de yazıyla ilgili yorumları oldu. Abdurrahman Güngör'den ise yazıdan  "…elle tutulur sonuç çıkaramadım" diye bir eleştiri aldım.  Önemli bulduğu sorunları sıralıyordu; aynen sizlerle paylaşıyorum.

- "Hayvan bir fabrikadır; kaba olarak otu ete ve süte çevirir.
- Tanrı bile evvela otu yaratmıştır, aksi zaten mantıksızdır.
- Bizde tarım bakanlığı bunun tam tersini yapmaktadır. Evvela eti teşvik ediyor, sonra otu teşvik ediyor.
- Burada teşvik hayvan için mi veriliyor, yoksa birilerine kaynak aktarmak için bahane mi uyduruluyor emin değilim.
- Ot olmayan yerde et olmaz. Bu dünyada kabul edilen bir gerçektir.
- Hükümet 2011 yılında yalnız Ziraat Bankası Kanalıyla 4 milyar dolar "0" faizli, 5 yıl vadeli hayvancılık kredisi verdi.
- Gelişmiş ülkeler hayvancılık kredisi verirken birtakım kriterler koyuyor. Bunların en önemlisi her baş büyük hayvan için 10 dekar tarla şartı koşuluyor. Bu başta var iken sonra kaldırıldı( Hayvancılığı bilmiyorlar ya da niyet kötü)
- Hayvancılıkta et ve süt maliyetinin yüzde 75/77'si kaba yemdir. Bu olmayınca hayvancılığın ekonomik yapılması mümkün değildir.
- Bir misal verecek olursak; 1 kg buğday veya mısır üretmek için 16 ton suya ihtiyaç vardır. Hal böyle iken hayvancılık kredileri dağıtılırken, ne bir dönüm tarla ne de bu işi daha önce yapmayan pek çok maceracı veya kötü niyetli kişiler işe girdi. Bu ancak ithal ettiğimiz hayvan fiyatlarının 2 misline çıkmasını sağladı.
- Halbuki sizin belirttiğiniz gibi yem üretimi ile ilgili hiçbir ciddi iş yapılmadı. Sonuç bedava krediye alanların sunucu hüsran olacağı gibi hayvancılık çok fazla yol kat etmeyecek. Türkiye yine et ithalatına devem edecek. Bu yem fiyatları ile mevcut süt inekleri de kesime gidecek…"
Ne diyordum?

Hemen her yazıda, "…beni onaylamayabilirsiniz, ama anlamaya çalışın" diyorum… Bir dış gözlemci olan benim genellemelerimde  "…eksikleri tamamlayın, yanlışları düzeltin " diye çağrı yapıyorum. Bu temel anlayışla söz konusu yazıda başlıca şu hususlara işaret ediyordum:
- Teşvik-odaklı yatırım yapmayın; sistemin değişkenliğini dikkate alın.
- Hayvancılıkla ilgili dünyada, ülkemizde ve sektörümüzde çevredeki değişmeleri analiz etmeye zaman ayırın.
- Servet edinmek için iş yapmayın, serveti sermayeye dönüştürerek gelişmeyi önemseyin.
- Ülke koşullarını iyi analiz edin, gelişmeyi belirleyecek faktörleri bilin.
- Mera-hayvan yetiştirme bağlamını geçmişten bugüne, bugünden yarına bakarak değerlendirin.
- Hayvan ıslahından kaba yeme, kesif yemden sözleşmeli üretim olanaklarına sistemi bir bütün olarak değerlendirin.
- Ödünsüz gözetim ve denetimin işleyişini destekleyin.
Yazıyı tekrar okudum… Bugünden yarına değişen rakamlara çok iltifat etmeden, sorunu kısa dönemli bir bakışa yerine, uzun dönemli çözümler üretmenin "gerek şartları" açısından bir "çerçeve bakış" sunmuşum… Katılanların yüreklendirici etkisi kadar, eleştirenlerin zenginleştirici katkısını da önemsiyorum… Eteğinde taşı olanların dökmesini içtenlikle bekliyorum… Tartışırsak entelektüel kapasitemizi artırır, sistem kurma kapasitemizi geliştirebiliriz.

Bir yazıda her şeyi derinliğine ele almak mümkün değil… Tarım ve hayvancılık konusunda  " sağlıklı yatırım yapmanın gerek ve yeter şartlarını yaratmayla ilgiliyim"…Her gün değişen rakamlar, sağlığı konusunda ciddi endişeler taşıdığım verilerden uzak durmaya çalışıyorum… Tartışmaları sürdürerek ortak akıl yaratmanın erdemine inanıyorum. Tartışalım ki, bugünkü yangın söndüğünde, bir başka yangının yıkıcılığını yaşamayalım… 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar