"Hata samur kürk olmuş" Türkler almamış, Japonlar sırtına giym
Samsun'daki sel felaketi sonrası "Dere yatağındaki TOKİ binalarında" selde 9 kişinin ölümüyle ilgili haberlerde sorumlu olması gereken kamu görevlilerinin suçu "Beklenen de çok yağışa" yüklemeleri ve hata kabul etmemeleri ile Japonya'da 2011 yılında meydana gelen 9 şiddetindeki deprem sonrası meydana gelen Fukuşima nükleer santral faciasını araştıran Japon parlamento heyetinin, öngörülebilir ve önlenebilir çalışma yapmadıkları için Hükümet ve santral yönetimini hatalı bulan raporu ders almamız gereken bir zihniyet farkını ortaya koyuyor.
Japonya Parlamento komisyonu Tsunami sonrası yaşadıkları Fukuşima Nükleer Felaketi konusunda yaptığı incelemeyi sonuçlandırdı. Parlamento komisyonunun raporunda Fukuşima'da meydana gelen nükleer felakete "insan hatasının" neden olduğu belirtilerek "Nükleer felaket önlenebilirdi" karar cümlesine yer verildi.
Bu haber bizlere gazetelerde Samsun'da dere yatağına kurulan TOKİ'nin "Yıldız gibi parlayan proje" diye tanıtılan binalarında selde 9 kişinin ölümü olayının olduğu gün ulaştı. Bu konuda sorumluluğu üzerine alan Türk yetkililerin olmadığı da medyaya yansıdı. Yörenin belediye başkanı kendisine "Bu TOKİ konutlar dere yatağına mı kurulmuş?" sorusunu yönelten televizyon habercisine, azalarcasına "Sen ne biçim soru soruyorsun? Biz hangi dertlerle uğraşıyoruz sen ne soruyorsun?" yanıtını veriyordu. TOKİ eski başkanı Çevre ve Şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar'ın gazetelere yansıyan açıklaması ise, "Hatamız yok" başlığıyla sunuluyordu. Bayraktar, "Binalar TOKİ'ye ait ama dereden çekme mesafesinde. Dizaynında, projesinde, ruhsatında, iskanın da bir problem yok. Bizim binalarda gerek afet, gerek imar yönünden gerekse proje yönünden bir hata yok" değerlendirmesini yaptıktan sonra yağan yağmurla ilgili, "Konutların tamamında ilgili çekme mesafesine uyularak vaziyet planları oluşturuldu. Ancak, Samsun'da yaklaşık 3.5 saat süren sağanak yaüğışı sebebiyle Yılanlıdere'de debisinden yüksek akış oldu. Bu akışın etkisiyle sürüklenen taş, toprak moloz parçalarının etkisiyle Mert ırmağıyla birleşiği noktada bulunan köprü tıkandı ve taşkın meydana geldi. Yaşanan sel felaketi sadece TOKİ bölgesi değil" diyerek savunmasını yapıyor. Atasözümüzün dediği gibi sel felaketi sonrası yetkililer "Hata samur kürk olmuş, kimse giymemiş" sözünü doğru çıkartıyorlar.
Oysa, Japonlar bir büyük felaketi "Afat" diye nitelemeyip uzun araştırmaları sonunda "İnsan hatası Nükleer felaketi ve Tsunami'yi yarattı önlenebilirdi" diye raporluyorlar. Gelin bunu da rapordan okuyalım:
"11 Mart 2011 günü meydana gelen 9 şiddetindeki deprem ve ardından oluşan Tsunami'nin tetiklediği kabul edilse de Fukuşima Daiçi nüler santralındaki kaza doğal olarak görülemez. Bu kaza insan hatasından kaynaklanan bir felaket. Kaza öngörülebilir ve önlenebilirdi. Nükleer felaketin sonuçları daha etkin önlemler alınarak hafifletilebilirdi."
Bu değerlendirme sonrasında raporda ayrıca, Hükümet ve santralı işleten Tepco şirketi krize müdahalede geç kaydıkları için sert bir şekilde eleştiriliyorlar. Raporda otoriteyi sorgulamama kültürünün de felakette payı olduğunun altı çiziliyor. Ve hata "Samur kürt olarak" önlem almada geç kalan sorumlulara giydiriliyor.
Bu iki yaklaşımdan Türk ve Japon yaklaşımından ders çıkarmamızda büyük fayda var. Çünkü biz bu günlerde TOKİ'yi çok önemli bir projede kentsel dönüşüm projelerinde de görevlendiriyoruz. Ve kentsel dönüşüm projelerinin temel özelliğini doğru projelendirme ve denetime tabi olması olmalıdır. Özellikle İstanbul gibi kentlerde bu projeler depreme dayanıklığı da içerir özellik taşımak durumundadır. Dere yatağına bina yapıp "Beklenenden çok yağmur yağdı" savunmasıyla hatalarını kabul etmeyenlerin, öngörme ve önlem alma sorunu yaşayanların kentsel dönüşümü başarı ile uygulaması mümkün olamaz.