"Gel, gel, ne olursan ol, yine gel"

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yeni teşvik sistemine dönük çalışmalar, Mevlana'nın ünlü "Gel, gel, ne olursan ol, yine gel" sözünü anımsatıyor. Türkiye, uzun yıllar uyguladığı teşvik sistemini kökten değiştirerek adeta tüm yatırımlara kucak açmaya hazırlanıyor.

Şimdiye kadar, ağırlıklı olarak geri kalmış yörelere öncelik vermeye dönük bir teşvik sistemi uygulandı. Ama, bu sistemin bir dizi aksak yönü çıktı ortaya. Birbirine komşu illerde farklı teşvikler söz konusu oldu, hatta bir ilde teşvik varken diğerinde yatırımların hiç teşvik edilmemesi gibi durumlar yaşandı. Bir yandan yatırım, üretim, istihdam ve ihracat için çaba gösteren, göstermesi gereken Türkiye, bunu sağlayacak özel sektörünü engeller duruma geldi. Bu olumsuzluğa bir de küresel krizin yarattığı olumsuzluk eklenince, teşvikli yatırımlarda hızlı bir düşüş ortaya çıktı. Bu yılın ilk üç ayındaki teşvik belgeli yatırım tutarı, geçen yılın yarısına indi.

Türkiye'de istediği bölgede yatırım yapmasına fırsat yaratılmadığı ve istediği teşviki alamadığı için Türkiye'de öngördüğü yatırımdan vazgeçip Balkan ülkelerine yönelen otomotiv firmaları oldu.

Şimdi, teşvik sistemi kökten değişiyor, bunun çalışması yapılıyor. Geçen hafta TRT Türk'te arkadaşım Sezer Kılıç'la birlikte sunduğumuz Gündem Ekonomi programına konuk olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, yeni teşvik sisteminin genel hatlarını anlattı. Ergün, yeni modelle sektörel ve bölgesel teşviklerin devreye sokulacağını ifade ederek şu bilgileri verdi:

"Bu sistemde Türkiye'nin her yeri teşvik kapsamında ama hangi ölçüde yararlanacaklarıyla ilgili yeni kriterler var. Bunların ayrıntısı var, ama netleşmedi. Bazı sektörler, bazı bölgelerde daha çok teşvik görecek, bazı bölgelerde o sektörler hiç teşvik edilmeyecek. Bazı sektörlerde de büyük yatırımlar özel olarak teşvik edilecek. Büyük yatırımlarla ilgili bir teşvik modeli uygulanacak.

Diyelim ki otomotiv sektörü… Sektörün hedefleri var. Biz otomotivde iyi ülkelerden biriyiz. Bu yıl 1 milyonu da geçebiliriz, 1 milyon 100 bine yaklaşabiliriz. Bu sektörde 2 milyona ulaşmak için iki yeni otomobil fabrikasına ihtiyaç var.

Bunlardan biri hibrid olabilir. Bu sektörde birisi üretim yaparsa bunu da istiyoruz, bunu yoğunlaştırılmış teşvik verilmesi gereken bir sektör olarak görüyoruz. Hibrid otomobil için 600-700 milyon dolarlık ya da 1 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyor. Bu tür büyük yatırımlarda özel teşvikler var. Bütün teşvikleri uygulayabileceğimiz bu tür yatırımları yoğunlaşmış şekilde desteklemek istiyoruz."

Bakan Ergün'ün özet olarak vurguladığı, Türkiye hangi alanda çok özel bir yatırıma ihtiyaç duyuyorsa, bu yatırımın her türlü özel teşvikle destekleneceği.

Küresel krizin yarattığı güvensizlik ortamında yatırım eğiliminde belirgin bir düşüş var. Hele hele uluslararası ölçekli büyük yatırımları Türkiye'ye çekebilmek böyle bir dönemde daha da zor. Dolayısıyla, teşvik sistemini en azından bir dönem yatırımlarımızı kaptırdığımız bazı Balkan ülkelerinin düzeyine çıkarmak, hatta daha da ileri götürmek zorundayız.

Çalışma çağındaki nüfusu her yıl 750 bin dolayında artan, 4 milyona yakın işsizi olan, genç nüfusunun üçte biri işsiz gezen bir ülkeyiz. Her yıl 750 bin kişilik istihdam yaratsak işsizliğimizi ancak sabit tutabileceğiz. Kaldı ki, işgücüne katılma oranımız Batı ülkelerinin çok altında ve çalışmak isteyenlerdeki küçük bir artış bile işsizliğin fırlamasına yol açıyor. Oysa, işgücüne katılma oranını artırma zorunluluğumuz var. Tüm bunlar; tarımla, inşaatla sağlanacak gelişmeler değil; sanayileşmek zorundayız. Dolayısıyla, olmazsa olmazımız daha çok sanayi tesisine sahip olmak. Bunun yolu da teşvik sistemimizi daha çok yatırımı çeker hale getirmekten geçiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar