"Finansal krizler ve Türkiye"

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

"Son yirmi yılda Türkiye, ikisi kendi 'eseri' olan dört kriz yaşadı. Her birinde ekonomi keskin biçimde daraldı ve binlerce kişi işini kaybetti. Bunların sonuncusu olan küresel finansal krizin etkileri ise azalmakla birlikte hala sürüyor. Öyle anlaşılıyor ki, istihdam ve üretim kaybı açısından son kriz diğerlerini gölgede bırakacak. Gelişme çabalarında her defasında ülkemize çok değerli zamana mal olan, hepimizi şu ya da bu biçimde etkileyen, ama özellikle de işlerini yitirenleri derinden sarsan krizlerin temel nedenleri neler? İktisatçılar ne tür açıklamalar getiriyorlar? Pratikte olan biten ne? Krizlerin ortaya çıkma olasılığını azaltmak için neler yapılabilir? Kriz çıktıktan sonra uygulanabilecek politikalar neler?"

Prof.Dr. Fatih Özatay, "Finansal Krizler ve Türkiye" adlı kitabında işte bu soruların yanıtlarını arıyor. Özatay, hem teorik bilgiler veriyor, hem de Türkiye'nin yaşadığı son dört krizi inceliyor ve dersler çıkarıyor. Küresel finansal krize ve Türkiye'ye etkilerine özel bir ağırlık verilen kitabın, yalnızca profesyonel iktisatçılara değil, ekonomiye ilgi duyan herkese seslendiği vurgulanıyor.

Yıl 2001; TRT 2'de şubat ayından itibaren Fatih Özatay ve Güven Sak ile birlikte haftada bir akşam ekonomi programı yapmaya başlıyoruz. Özatay, birkaç ay sonra programı bırakmak durumunda kalıyor, çünkü artık Merkez Bankası Başkan Yardımcısı. Özatay, kitabında bizi 2001 krizi sürecine götürüyor:

"…Koalisyon ortaklarının da hakkını yememek gerekir. Kabinenin bazı bakanları hükümetlerinin imzaladığı niyet mektubunda yazılan ve alınacağı söz verilen kararların alınmasını engellemeye çalışıyordu. Ortalık çok karışıktı. İşte o sıralar alışkanlık oldu: Masamın yanı başında iki ekran vardı. Birisi Reuter, diğeri de bilgisayar ekranı. Durup dururken ilk ekranı çok hızlı biçimde kırmızı satırlar kaplıyor, rakamlar hızla hareket etmeye başlıyordu. Kur ve faiz kısa sürede fırlıyordu. Kur ve faiz grafiğinin yanı başında ekrandaki haber özetleri kutusuna bakmayı o zaman öğrendim. Mutlaka o dönemlerde bir 'haber' çıkıyordu, falanca bakan falanca yapısal önleme karşı çıkıyordu ya da bir IMF yetkilisi 'bu iş gitmeyecek' şeklinde mesaj veriyordu."

Özatay'ın kitabında sayfaları çevirmeye devam ediyor ve küresel krize geliyoruz. Hepimiz, içinden çıkmak için hala debelenmekte olduğunuz küresel krizin nasıl patlak verdiği konusunda iyi kötü bir fikre sahibiz. Ancak, krizin çıkış nedenlerini rakamlar ve açıklamalar boyutuyla derli toplu okumak isteyenler için Özatay'ın kitabı çok iyi bir kaynak durumunda.

Özatay, küresel kriz için başlangıcı 2007 olarak gösteriyor, ancak bitiş yılına bir soru işareti koymayı tercih ediyor ve bu durumu, "Bu bölümün yazıldığı tarih itibariyle (temmuz-ağustos 2009) küresel krizde en kötü dönemin geride kaldığına ilişkin emareler oldukça yoğunlaşmış olsa da, finansal krizin tam olarak bitip bitmediği hakkında hala bir miktar belirsizlik vardı" diye açıklıyor.

Assolistin sahneye en son çıkması gibi, en güzel yemeğin en sonda servis edilmesi gibi, kitapta en çok merak edilen bölüm olan küresel krizin Türkiye'ye etkileri de sona saklanmış. Prof. Özatay, Türkiye ekonomisindeki kırılganlığın, küresel krize girerken 1994, 1998 ve 2001'e göre çok daha az olduğuna dikkat çekiyor. Küresel kriz sürecinde kur, faiz ve döviz rezervlerinde dramatik oynamalar yaşanmadığına vurgu yapan Özatay, avantaj olan bu durumun, nasıl dezavantaja dönüştüğünü anlatıyor:

"Kur, faiz ve döviz rezervlerindeki bu görece ılımlı hareketin bize 'ettiklerine' değinmek isterim. 2008 boyunca en yetkili ağızlardan Türkiye'nin krizden çok fazla etkilenmeyeceğini dinledik. Bu söylem, 2009'un ilk aylarında da sürdü. Bu savın nedenlerini elbette bilmem mümkün değil. Ancak bu söylemin arkasındaki önemli nedenlerden bir tanesinin bu üç değişkendeki görece ılımlı hareketler olduğunu sanıyorum. Eski krizlerde gözlenen şiddette hareketler olmayınca bir algılama sorunu ortaya çıktı. Bu nasıl krizdi ki, faizi ve kuru tavana sıçratmıyor, döviz rezervlerini de eritmiyordu. Üstelik eski krizlere göre çok daha sağlam ya da çok daha az kırılgan bir ekonomik yapımız vardı. Bu göreli sağlamlığa güven ve algılama güçlüğü krize karşı önlem alınmasını çok geciktirdi. Neden sonra alınan önlemler de yetersiz kaldılar…"

Prof. Özatay, küresel krizin Türkiye'ye etki kanallarını da "dış talepte düşüş, dış kredide azalma, iç kredide azalma, ekonomiye duyulan güvende azalma" olarak açıklıyor ve etkilerin sonucunu bir cümlede topluyor: "Küçülen ekonomi ve artan işsizlik."

Özatay son olarak küresel krize karşı politika tepkisinin ne olduğunu irdeliyor ve aslında tepkinin ne olması gerektiği konusundaki görüşlerini sıralıyor.      

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar