"En iyi silahı çekiç olan lider için, herkes çividir"
Yönetim gurusu Robert Kaplan, 'Güçlerinizden Korkun' isimli kitapta, "En iyi silahı çekiç olan lider için, herkes çividir. Her fırsatta en iyi silahını kullanan bir lider, ne kadar etkili olduğunu düşünse de, aslında, sandığından çok daha az etkili olur. Gereğinden fazla güç kullanmak, başarısızlıktır"diyor.
"Gücünüzü keşfettiğinizde, bu gücün bir gün size karşı döneceğini de keşfetmeniz gerekiyor" diyor Robert Kaplan.
Yönetim kavramı konusunda dünyanın en önemli düşünürlerinden biri olarak değerlendirilen Kaplan, bu konuda önemli çalışmalara imza atmış bir isim. Kaplan'ın Rob Kaiser ile birlikte yazdığı "Fear Your Strengths" (Güçlerinizden Korkun) isimli kitap ise, liderlerin aşırı güç kullanımına meyilli olduğuna yer veriyor. Bir liderin güç kullanma istediğinin, zamanla baskı kurma ve emir verme eğilimine dönüştüğüne yer verilen kitapta, "En iyi silahı çekiç olan lider için, herkes çividir" ifadesi kullanılıyor.
Kitaptan dikkat çeken bir kaç paragraf şöyle:
- "En iyi silahı çekiç olan lider için, herkes çividir. Her fırsatta en iyi silahını kullanan bir lider, ne kadar etkili olduğunu düşünse de, aslında, sandığından çok daha az etkili olur. Gereğinden fazla güç kullanmak, başarısızlıktır."
- "Bir kişinin aşırı güç kullanması sadece gücünü yozlaştırmaz, aynı zamanda başka türlü bir zayıflığa da neden olur. Liderleri kabalaştıran şey, sadece güçlerini tek gerçek gibi algılamaları değil, eşit ve karşıt bir gücün olduğunu sürekli olarak görmezden gelmeleridir. Bu karşılıklı zararın sonucu, dengesiz liderliktir."
- "Aristo, düşünce ve hareket olarak iyi, erdemli ve etkili olanın, eksiklik ve aşırılık arasındaki orta nokta olduğunu söyler. Aristo'nun bu yönergesi herşeyde ılımlılığı, itidali öngörmek olarak algılandı. Tam tersine, cesaret ve tutkudan bahseden Aristo, her durumda doğru hareket etmekten bahsediyordu ve şöye diyordu; 'Herkes sinirlenebilir ve herkes para verebilir; fakat doğru insana sinirlenmek ya da doğru insana para vermek; doğru miktarda parayı, doğru zamanda, doğru bir nedenle ve doğru bir şekilde vermek kolay değildir; herkesin yapabileceği bir şey değildir.'"
Güç, zayıflığa dönüşebilir
Kitapta dikkat çekilen bir diğer konu da, politikada, gücün zayıflığa dönüşebilmesi. Bunun somut örneklerinden biri olarak Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande gösteriliyor.
Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin "büyük ego"sunun tam tersi bir görüntü yaratmak için,seçimler sırasında kendisini "Bay Normal" olarak tanıtan Hollande'ın bu normallik tutkusu ters tepti ve "güçsüz, küçük" bir lider olarak algılanmasına yol açtı.
Kaplan ve Kaiser, liderliği temelde iki başlığa ayırıyorlar. Bunlar "Şiddetli liderlik" ve "Etkinleştirici liderlik".
Şiddetli lider; Otorite kullanarak gidilecek yönü belirleyen; net bir pozisyonda durup, kararları alan ve bunları deklare eden; insanları zorlayan ve hesap verir hale getiren lider olarak tanımlanıyor.
Etkinleştiren lider; İnsanların katılımcı olmasını sağlayıp, onları daha etkin bir konuma getiren; dışardan gelen fikirleri dinleyen ve etkilere açık olan; insanlara iyi davranan, değer veren lider olarak tanımlanıyor.
Lider, halkına güvenmeli
Liderlik konusu, bugün dünyanın bir çok bölgesinde gündeme gelen bir konu. New York Times yazarı Thomas Friedman'ın İstanbul'un ev sahipliği yaptığı Dünya Ekonomik Forumu sırasında söylediklerini hatırlamakta fayda var:
"AB, ABD ya da Arap dünyası liderlerinden birisi, sadece birisi halkına doğruyu söyleme fırsatını kullansa, nerede olduklarını, neler yapabileceklerini, ne yöne doğru gitmeleri gerektiğini ve doğru yolu bulmak için neye ihtiyaç duyduklarını anlatabilse, işte o zaman sanal takipçileri ya da arkadaşları değil, gerçek arkadaşları ve gerçek takipçileri olur.
AKP hükümetinin en önemli başarılarından birisi insan potansiyelini ortaya çıkarmak.Türkiye, Ortadoğu'dan farklı olarak, petrolsüz bir ülke. Dolayısıyla AKP, petrol gelirlerine güvenen diğer ülkelerden farklı olarak, sadece kendi halkına güvenebilir.
Gençlerin son derece eğitimli olduğunu unutmamak çok önemli. Genç insanlar artık kendi potansiyellerini ortaya koyacakları bir ortam istiyorlar. Türkiye kendi insanına bunu sağlayabilirse, diğer ülkeler için de ilham kaynağı olabilir."