"Ekonomik suça ekonomik ceza amma"
Çek yasası mecliste son şeklini alır ve "Karşılıksız çeke hapis cezasının kaldırılması" öngörülürken, piyasalarda çok farklı iki değerlendirme ortaya çıktı. Bazıları ve özellikle çekte hapis cezası çeken yada hapse mahkum olabilecek durumda olanlar buna alkış tutarlarken, alacaklarını alamayanlar "hapis cezası caydırıcıydı" ortadan kalkarsa "güvensizlik olur" ödemeyi zorlayıcı yeni konuya ihtiyaç var, düşüncesini ortaya koyuyorlar. Hapis cezası sonlanırken mutlaka ödemede güvenliği sağlayacak yeni desteklere ihtiyaç olacaktır.
Karşılıksız çekten dolayı 10 bin kişi hapis yatarken, mahkemelerde 217 bin çek dosyası varken, karşılıksız çekten dava açılan yüz binlerce kişi dava ile karşı karşıyayken, TBMM Adalet Komisyonunda Cuma günü "Karşılıksız çek suçlarında hapis cezasını ortadan kaldıran" içerikli yasa tasarısının görüşülmesine devam edilecek. Yeni çek kanunu ile ilgili piyasada çok farklı, birbirine zıt iki değerlendirmeye neden oluyor.
"Ekonomik suça ekonomik ceza" olması gerektiğini savunan ve "Hapis cezasına son verilmesini savunanlar" yeni yasayı yerinde buluyorlar. Düzenlemeye karşı çıkanlar ise "Hapis tehdidiyle var olan caydırıcılığın" ortadan kalkması ile çek kullanımının azalacağını ve piyasada "güven eksikliği ve durgunluk doğacağını" öne sürüyorlar.
Merkez Bankası verilerine 2009 yılında 1 milyon 910 bin, 2010'da azalmasına karşılık 900 bin 272'ye, 2011 yılında ise azalarak 609 bin 621'e inmiş durumda. Mahkemelere intikal eden karşılıksız çek olayı ise son üç yılda 236 bin 547'ye ulaşmış durumda.
Biz, çek kullanımında bu tabloya nereden geldik?
Türkiye ticari hayatı uzun yıllar "Söz senettir" ilkesine dayalı yürürdü. Sonra, ticarette vadeli ödemelerde "Senet esastır" ilkesi gündeme geldi. Ödenmeyen senet davaları artıp, süreler uzayınca, piyasada yeni arayış gündeme geldi. Bu kez senedin yerini "vadesiz ödeme aracı olan çekin vadeli kullanımı" aldı. Çünkü, "Çekin ödenmemesinin ardında hapis cezası" vardı. Vadesiz olması gereken "çek" böylece "vadeli ticaret aracı senetin" yerini aldı. Ancak, kriz dönemlerinde çek ödemelerinde de önemli aksamalar gündeme geldi. Sonuçta haberde ve yukarıdaki satırlarda belirtilen olumsuzlukları ifade eden sonuçlar ortaya çıktı.
Çekten hapiste olanlar ve hapis tehdidi altında olanların sayılarında önemli artış olunca "Karşılıksız çekte hapisin" kaldırılması isteğiyle harekete geçtiler. "Ekonomik suça ekonomik ceza" içeren yeni düzenleme istediler. Alacaklılar ise "Hapis cezasının caydırıcılığının ortadan kalkması bizi cezalandırmak anlamına gelir" düşüncesini ortaya koyuyorlar.
Yeni çek yasası düzenlenirken, "Söz senettir" le başlayan piyasada vadeli satışlardaki "Güveni" yeniden gündeme getirecek bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Çek yasasını da içine alacak yeni düzenleme ile hem piyasanın vadeli yapısının sürmesi, ticaretin frenlenmesinin önüne geçilmeli, hem de bozulan piyasa ahlakının ortaya çıkardığı "ödemeden kaçınmaları" ortadan kaldıracak bir "Sigorta" sistemi yaratabilmelidir.
Bu da çok kolay sağlanabilecek bir denge değildir. Sadece çek yasasındaki hapis cezasını kaldıran düzenleme yeterli olmayabilir. Bunun alanı-satanı mağdur etmeyecek yan payandalarla desteklenmesi gerekir.
NOT: Önceki günkü "Teşvik sistemi mutlaka envantere dayandırılmalı" yazımda demir-çelik sektörünün bazı sektörlerle birlikte "Stratejik" sektör olarak isimlendirilip yatırımlarının özel destekleneceği bilgisine yer vermiştim. Bir dostum uyardı, Tansu Çiller döneminde AB'ye demir çelik için 20 milyon ton limit bildirdiğimizi, onun için yeni teşvikte destek için "Demir çelik türevleri" denilmesinin çıkabilecek AB engelini ortadan kaldıracağını söyledi.