"Ekonomik kriz vize konusunu olumsuz etkileyebilir, sabırlı olmak l

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]



Geçtiğimiz hafta İktisadi Kalkınma Vakfı'nda gerçekleşen "Vize konusu ve Türkiye -AB Ortaklık Hukuku çerçevesinde Türk Vatandaşlarının Hakları ile ilgili son Gelişmeler" konulu seminerde, Türk vatandaşlarının AB vizesi konusunda yaşadığı sorunlar masaya yatırıldı. Seminer sonrasında sorularımızı yanıtlayan AB Uluslararası Göç, Mülteciler ve Ceza Hukuku Daimi Komitesi Başkanı ve Hollanda Nijmegen Radboud Üniversitesi Göç Hukuku Merkezi öğretim üyesi Prof. Dr. Kees Gorenendijk, Ankara Anlaşması'nın Türk vatandaşları için serbest dolaşım alanında doğurduğu haklar genelinde çifte vatandaşlık, vizesiz dolaşım özgürlüğü, aile birleşmesi ve AB vatandaşları ile eşit muamele konularında son gelişmeleri değerlendirdi.

Prof. Groenendijk son dönemde gerek Üye Devlet mahkemelerinde gerekse AB Adalet Divanı'nda (ATAD) bu konularda verilen kararların hukuki açıdan Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması'nın uygulanmasında önemli kazanımlara yol açtığını ve vize uygulamalarının serbestleştirilmesi için de sabırlı olunması gerektiğini söyledi. Groenendijk'ın yorumları şöyle:

Ekonomik kriz, Bakanlar Konseyi kararını olumsuz etkileyebilir

"Şu anda vize konusu AB'de iki ayrı yerde masaya yatırılıyor. Avrupa Bakanlar Konseyi ve AB Adalet Divanı. Adalet Divanı'nda bekleyen Demirkan davası, turist veya öğrenci olarak AB'ye girmek isteyen Türk vatandaşları için vizesiz dolaşım özgürlüğü ile ilgili. Bakanlar Konseyi kararı, AB'de yaşanan ekonomik krizden olumsuz etkilenebilir; çünkü ekonomik kriz, AB'nin göçe çok daha büyük bir endişe ile bakmasına neden oluyor. Fakat ekonomik kriz, Demirkan davasının beklediği Adalet Divanı kararında fazla etkili olamaz."

Üç aydan az hizmet sunumu için vize yok

Gerek Hollanda gerekse Almanya'da alt derece mahkemeleri ATAD'da görülen ve 2009 yılında karara bağlanan Soysal davasını kararlarında dikkate aldı. Buna göre üç aya kadar olan bir süre için AB üyesi devletlere hizmet sunumu kapsamında seyahat eden Türk vatandaşlarına - Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği 1.1.1973 tarihinde vize uygulanmıyorsa - vize zorunluluğu uygulanamaz. En önemli gelişme ise 14 Mart 2012 tarihinde Hollanda Danıştayı'nın verdiği karar oldu. Bu karara göre, Ankara Anlaşması Katma Protokol uyarınca Türk vatandaşlarının 3 aya kadar kalışlar için vizeden muaf oldukları bir kez daha teyit edildi. Hollanda Danıştayı, AB vatandaşları için vize istenmezken Türk vatandaşlarından vize istemenin aynı zamanda Ortaklık Anlaşması'nın 9 sayılı Maddesine de aykırı olduğuna ve bir ayrımcılık teşkil ettiğine hükmetti. Söz konusu 9 sayılı Madde Türk vatandaşlarına karşı ayrımcılığı yasaklayan madde olması sebebiyle büyük önem taşıyor. 14 Mart tarihli bu karar Benelüks ülkeleri, Fransa ve İtalya açısından da anlam ifade ediyor. Bu ülkeler de Komisyon'a bildirmemiş olsalar da Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği 1.1.1973 tarihinde Türk vatandaşlarına vize uygulamıyorlardı. Sosyal davası sadece hizmet vermek için AB'ye giden Türk vatandaşlarının durumunu ilgilendiriyordu. Bundan sonraki aşama bu serbestinin hizmet almak için giden, örneğin turistlere, aile ziyareti için gidenlere veya öğrencilere uygulanıp uygulanmayacağının açıklığa kavuşmasıdır.

Demirkan davası belirleyici olacak

"AB'nin turist ve öğrencilere yönelik vize uygulayıp uygulamamasını, Adalet Divanı'nın Demirkan davası için aldığı karar belirleyecek büyük ölçüde. Eğer Divan, Ankara Anlaşması'nın AB üye ülkelerinden hizmet alan Türk vatandaşlarını kapsadığına karar verirse, bu tüm Türk vatandaşlarının AB'ye vizesiz girebileceği anlamına gelmez. Öte yandan vizesiz seyahat edenler, üç aydan fazla bir süre için geldikleri ifade edilerek sınırdan geri çevirilebilirler. Demirkan davasındaki karar, 12 yeni AB üyesi ya da Avusturya, Finlandiya ve İsveç'te kısa süreli ziyaretler için geçerli değil. Türk vatandaşlarının, bu 15 ülke AB üyesi olduğu tarihte, vize almaları gerekiyordu. Dolayısıyla, vize mecburiyetinin devam etmesi, bu ülkelerin Türk vatandaşlarına yeni sınırlamalar getirilmesini gerektirmez."

AB üyeliği Ortadoğu'dan daha istikrarlı ilişkiler sağlıyor

"Şu anda, Türkiye ve AB ilişkileri her zamankinden daha soğuk bir süreç yaşıyor. Fakat uzun vadede, Türkiye ve AB'nin gerek ekonomik, gerek siyasi, gerekse nüfus açısından birbirine daha fazla ihtiyacı olacak. Türkiye, Almanya gibi önemli bir ülke. Öte yandan her iki ülkenin de Çin, Hindistan ve ABD ile eşit şekilde iş yapabilmesi için AB'ye ihtiyaçları var. Orta Asya ülkeleri ile özel ilişkiler içinde olmak ya da Ortadoğu'da 'sahip ve uşak' olmak, AB üyeliği kadar istikrarlı siyasi ilişkiler ve karlı ekonomik ilişkiler sağlamıyor. Bugün Avrupa Birliği genelinde 3 milyon Türk vatandaşı yaşıyor. Bu da Türkiye ve AB'deki çok sayıda Türk ailesi arasında yakın ilişkiler olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'nin dışında yaşayan Türk vatandaşlarının dörtte üçünden fazlası AB üye ülkelerinde yaşıyor. AB üyeliğinin önündeki gerçek ve hayali bariyerlerin kalkması için sabır ve yaratıcılığa ihtiyacımız var. İngiltere'nin üyelik başvurusunun kabul edilmesinin de seneler sürdüğünü unutmayalım."  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar