"DASK MASK bilmem; öldükten sonra parayı ne yapayım"
17 Ağustos depreminin üzerinden 11 yıl geçti. Viyadükler depreme dayanıklı hale getiriliyor, bazı binalarda yapı güçlendirilmesi yapılıyor. Ama 11 yıl sonra... Geçenlerde "Deprem Araştırma Komisyonu Raporu" yayımlandı. TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı İdris Güllüce, ''Hemen hemen tüm illerin sorununun yasal olmayan yapılaşma'' olduğunu ifade ederek, ''Bu konuya, af oluşturmayacak bir çözümün bulunması şarttır'' dedi. Dedi de, 11 yıl sonra dedi. Özetle çarpık ve kaçak yapılaşma 10 yıl önce de vardı, önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Çünkü bu işlere ne yazık ki Belediyeler izin veriyor.
Devletimiz ZDS yaptırılsın istiyor mu ?
17 Ağustos Depremi'nden sonra kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) bugüne kadar 3.5 milyona yakın konuta Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) yapmış. Yüzde 95'i deprem riski altında olan konutların henüz 4/1'i sigortasını yaptırmış. Buna seviniyoruz çaresiz. Devletimiz DASK'ı kurup Deprem Sigortası yaptırılmasına "Zorunlu" demiş... Yine de kimse yaptırmamış. Çünkü bir ceza yok yaptırmayan için. Trafik Sigortası da zorunlu poliçe ama onu her sürücü yaptırıyor, üstelik ZDS'den daha pahalı olmasına rağmen. Çünkü trafikte her an soruluyor, yoksa cezası var. Zorunlu Deprem Sigortası'nda ceza yok, takip yok, bu nedenle kimse yaptırmıyor. Kat Mülkiyeti Kanunu sırasında bir fırsat ele geçti. Kanun Tasarısı'nda "Kat Mülkiyetine geçişte Zorunlu Deprem Sigortası'nı yaptırmak gerekiyor" maddesi vardı. Son anda Kat Mülkiyetine geçeceklere ek külfet getirmesin diye bir Milletvekilimizin önergesi ile bu madde iptal edilmişti. Sayın Milletvekilimiz milletine iyilik yaptığını sandı.
Sigortanın sigortası var
Vatandaşların kafalarında soru işaretleri var. Öncelikle bunlara açıklık getireyim. Vatandaş diyor ki "Deprem olursa zaten sigorta şirketleri bu kadar konutun parasını veremeyecek, yaptırmama gerek yok " Bu yargı çok yanlış, bu risk dünyanın en büyük reasürans şirketlerine plase edilmiş durumda. Yani sigortanın sigortası yaptırılmış. Ayrıca gidip yaptırmak istediğinizde geriye yönelik bir cezası yok. Allah Korusun olası deprem sonrasında hayatta kaldınız ve eviniz yıkıldı. Eviniz yıkıldığında size metrekare maliyet oranında bir tazminat ödeniyor. Yani evinizi tekrar inşa etme parası veriliyor. Bebek'teki 100 metrekare daire ile Sarıgazi'deki 100 metrekare daire sahibi aynı tazminatı alacak. Devlet yardım edecekse, sigortası olan ikinci bir tazminat alacak. Artık hasarsızlık indirimi var ve toplu yapılan ZDS'de indirimler mevcut. ZDS yaptırabilmek için yapının kaçak olmaması ve Belediye sınırları içerisinde olması gerekiyor. Özeti bu.
ZDS için de Devlet desteği
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu'nun Raporu'na geri dönecek olursak... Raporda sigorta ile ilgili en çarpıcı iki madden biri "Düşük gelir gurupları için deprem sigortalarına ilişkin prim desteği sağlanarak sigorta bilinci geliştirilmelidir." Diğeri ise "Sigorta sektörünün yapı denetim sistemine entegrasyonu sağlanmalıdır." görüşleri. Ve son olarak da "Afetlerle ilgili hukuki sorunların ve özellikle afet sonrası oluşması muhtemel uyuşmazlıkların süratle çözümü için ihtisas mahkemeleri oluşturulmalıdır." denmiş raporda.
Asıl sorun güven
Devletimizin sigorta primine katkısı Tarım Sigortaları'nda da uygulanan bir sistem ama orada da istenilen seviyelere gelemedi sigortalılık oranı henüz. Vatandaşlarımızın bu sigortayı pahalı olduğu için yaptırmadığını varsayacak olursak yıllık 50-200 TL arasındaki bu parayı veremeyenlerin gidip otomobillerinin Zorunlu Trafik Sigortasını yaptırdığını görürüz. Bence sebep para olmamalı. Kanun maddesindeki "Zorunlu" ibaresi gerçek olmalı. Cezasının olacağı bilinmeli, bakın o zaman nasıl koşa koşa sigorta yaptırılıyor. TRT'de program için yaptığım röportaj sırasında bir vatandaş "DASK- MASK bilmem, ben öldükten sonra parayı ne yapayım, zaten kim verebilir ki bu kadar parayı, ayrıca bu paraların nereye gidiyor biliyorum" demişti, bilgiç bilgiç. Bunu diyen vatandaşımızın cebinde iyi bir marka sigara vardı. Ayda 150 TL sigaraya verebiliyor, senede 150 TL sigortaya vermiyor. Çünkü sisteme güvenmiyor. Önce güven sorgulanmalı ve vatandaş bu konuda bilgilendirilmeli. AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, sigorta şirketleri ile birçok ortak kampanyaya imza atıyor. Geçenlerde "SigortaHaber TV"ye yaptığı açıklamada "Vatandaşlarımızın deprem ve sigorta konusunda bilinçlendirilmesi için sürekli ve her bilinç düzeyine farklı olarak eğitime ihtiyaç var" demişti. Bence de sanki işin özü bu...