"Çin bugün hâlâ tam bir pazar ekonomisi değil"
Çin ekonomisi diğer ülkelerden daha hızlı toparlandı, çünkü krizden önce harekete geçti, aşırı büyümeyi ustalıkla yönetti, ekonomik ısınmayı engelledi ve devlet hiç bir zaman 'piyasa karar versin' yaklaşımını uygulamadı. Yani Gang'ın sözleriyle, "Çin bugün hala tam bir pazar ekonomisi değil."
Bugün Çin'de yaşanan her gelişmenin etkisi tüm dünyada yaşanıyor. Dolayısıyla bu değişimleri yakından izlemek, yarının ekonomisinin nasıl şekilleneceğini belirlemek açısından önem taşıyor. Çin Ulusal Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü Direktörü, Çin Reform Vakfı Başkanı, Çin Halk Bankası Para Politikası Komitesi Üyesi Fan Gang bu konuda izlenmesi gereken isimlerden birisi. Çin'in en etkili ekonomistlerinden biri olan Gang, aynı zamanda Davos Dünya Ekonomik Forumu'nda "Yarının Küresel Liderleri" arasında sıralandı.
Gang, Çin ekonomisinin diğer ülkelerden daha hızlı toparlanmış olmasının sadece krizi başarılı bir şekilde yönetmiş olması ile ilgili olamayacağını söylüyor. Gang'a göre Çin'in başarısı, küresel krizden bir yıl önce harekete geçmiş olmasından kaynaklanıyor. "Krizden çıkartacağımız ders, aşırı büyümenin ustalıkla yönetilmesi ve finansçıların 'daha fazla gelir sağlama avında' yakından izlenmeleri" yorumunda bulunan Gang, başarının önemli bir diğer etkeni olarak devlet yetkililerinin hiçbir zaman devreden çıkmamalarını, "bırak piyasa karar versin" yaklaşımı sergilememeleri olduğunu kaydediyor.
Çin'in işi çok kolay değil
Çin 2009 yılında yüzde 8.7 oranında büyüme kaydetti. 2009 yılı son çeyreğinde büyüme oranı yüzde 10.7'ye ulaştı. Dünyanın büyük bir bölümü Çin'in küresel krizi atlatmasının ve 2010-2011 yıllarında güçlü bir büyüme sergilemeye devam etmesinin kolay olduğunu düşünse de, Gang, Çin'in büyümesini sürdürmesinin sanıldığı kadar kolay olmadığını ifade ediyor.
Peki Çin'in diğerlerine oranla hızlı toparlanmasının sırrı ne ve büyümenin devam etmesi neden sanıldığı kadar kolay değil? İşte Yarının Küresel Liderleri arasında yer alan Gang'ın bu sorulara verdiği cevaplar:
. Çin, krizden önce harekete geçti
"Krizin hemen başında uygulanan güçlü, kararlı ve doğru zamanlamalı destek politikaları, Çin'in hızlı toparlanmasında etkili oldu. Krizin ilk kez etkisini gösterdiği Ekim 2008'de hükümet son derece mantıklı bir paket uyguladı. 2009 yılında vergi açığı GSYIH'nın yüzde 3'üne denk geliyordu; bu da yüzde 3 oranında GSYİH büyümesi sağladı. 2008 yılında bütçe açığı ise sıfır idi. Ülkenin 'ılımlı rahatlama' adı verilen para politikası da, 2009 yılında banka kredilerinin yüzde 34 oranında artmasını sağladı. Parasal büyüme, enflasyonist baskılar ve piyasalarda balonlara neden olabilirdi, fakat Çin ekonomisi bu kısır döngüne girmemeyi başardı. Emlak ve otomobil piyasalarında tüketimi artırmayı hedefleyen diğer girişimler de başarılı oldu. Özetlemek gerekirse Çin ekonomisinin diğer ekonomilerden daha önce toparlanmış olmasının nedeni, Çin'in küresel krizden bir yıl önce harekete geçmiş olmasından kaynaklanıyor. Buradan çıkartacağımız ders, aşırı büyümelerin ustalıkla yönetilmesi ve finansçıların 'daha fazla gelir sağlama avında' yakından izlenmeleri. Bu sadece gelişen değil, gelişmekte olan ülkeler için de geçerli."
. Aşırı büyüme dönemlerinde hükümet temkinli davrandı
"Küresel kriz vurduğunda Çin ekonomisi oldukça iyi bir durumdaydı. Çin'in aşırı büyüme dönemlerinde uygulanan temkinli makroekonomik yönetim, erken düzenlemeler, Çin'i diğer ülkelere oranla daha avantajlı bir konuma getirdi. Çin ekonomisi 2004 yılından bu yana hızla büyüyor, fakat devlet yetkilileri hiçbir zaman devreden çıkmadı; "piyasalar karar versin" yaklaşımını uygulamadı. Tam tersine ekonominin aşırı ısınmasını engellemek için önlem aldılar. Yüksek miktarlara ulaşan hükümet yatırımları, hisse senetlerinde izlenen balonlar ve küresel piyasaların Çin ürünlerine yönelik hızla artan talebi karşısında, hükümet sıkılaştırma politikalarını artırdı. Emlak piyasasındaki aşırı ısınma 2007 Ekim ayında; borsadaki aşırı ısınma ise hemen bir ay sonra durduruldu. Çok sayıda yerel yatırım projeleri durduruldu. İhracatın büyümesini yavaşlatmak için önlemler alındı. 2007 yılında yüzde 30 oranında büyüyen ihracat, yüzde 17 gibi daha mantıklı bir boyuta çekildi. Tüm bunların sonucu olarak, 2007 yılının son çeyreğinde, yani küresel kriz vurmadan bir yıl önce, Çin ekonomisi soğumaya başlamıştı. 2008 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 13'e varan çeyrek dönem büyüme hızı, 2009'un üçüncü çeyreğinde yüzde 9'a çekildi."
. Her gelişen ekonomi gibi bizim de yapısal sorunlarımız var
"Tabii ki Çin ekonomisinin yapısal ve kurumsal sorunları var. Hangi gelişmekte olan ülkenin yok ki? Çin'in makroekonomi politikaları hala çok fazla 'idari' yapıda. Bir ekonominin en önemli oyuncuları piyasa fiyatlarının verdiği sinyallere etkisiz kalıyorsa, ki Çin'de durum bu, ekonomi politikasının da bu oyuncularla etkin bir şekilde başa çıkabilmesi için idari yapıya sahip olması gerekir. Bu yapının son otuz yıldır sağlamış olduğu en büyük avantaj, Çin'in aşırı ısınmaya karşı temkinli davranmasını sağlamak oldu. Çinli otoriteler bazı durumlarda çok fazla temkinli davrandılar. Fakat gelişme sürecinin başlarında olan bir ekonomi ve genç ruhlu yeni nesil şirketler için, aşırı temkinli olmak, diğer seçeneklerden çok daha iyi.
. 21. yüzyıl pazar ekonomisinde devlet müdahalesi gerekiyor
"Hükümetin çok güçlü olan makroekonomik yönetimi, piyasa odaklı reformların gerçekleşmesini geciktirebilir. Fakat finans krizi, 21. yüzyıl pazar ekonomisinde devlet müdahalesinin gerektiğini gösterdi. Çin gibi gelişmekte olan bir ülkede, hükümetin aktif bir rol alması gerekiyor. Bu, batı ülkelerinin piyasa ekonomisine geçtikleri ilk zamanlarda yaşadıkları ve hala da yaşamakta oldukları iniş çıkışları engellemek açısından önemli."
. Çin, gerçek bir pazar ekonomisi değil
"Çin finans sektöründe yeterli seviyede düzenleme var. Bu sayede ekonomik krizi ve balonları engelledik. Gelişmekte olan ekonomilerin finans piyasalarında balonların oluşması çok kolay. Çin iflas veya depresyonun ne anlama geldiğini bilmiyor. Böyle bir deneyimimiz yok. Nasıl davranmamız gerektiğini gelişmiş ülkeleri seyrederek öğreniyoruz. Asya krizinden önce Çin bankaları gerçek anlamda ticari banka değildi, devlet kurumuydu. Ticaret kavramı hakim değildi. Kimse karlılığı amaçlamıyordu. Bir bankanın banka olabilmesi için devlet kurumu olmaması gerekli. Biz başta bunu anlamadık. Devletin bankalardaki batık kredileri alması, bankaların yeniden yapılanmasını amaçladı. Bugün hala tam bir pazar ekonomisi olduğumuzu söyleyemeyiz, fakat bankalar daha iyi konumda; kar odaklı, daha iyi bir şekilde düzenleniyor. riskler değerlendiriliyor. Daha ticari bir bakış açısı kazandılar. Belki çok fazla düzenleme var, fakat bu da zaman içinde değişecek."