"Büyük veri"yi yakalamak!
Daha önceki yazılarımızda Türkiye’nin büyüme ve 21’inci yüzyılın büyük ekonomileri içinde yer alma hedefiyle Ar- Ge harcamalarının pek uyumlu olmadığından söz etmiştik. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının, olması gerekenin yarısı düzeyinde seyretmesi bir yana, Türkiye’nin büyüme stratejisinin büyük ölçüde emlak spekülasyonuna bağlanmasının da inovasyon enerjisini sınırlayan en büyük etkenlerden biri olduğuna değinmiştik.
Önceki hafta İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) yayınladığı “Gelecek; Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nde” başlıklı raporda da benzer tespitler göze çarpıyor. Raporda dünya ticaretinde bilgi ve iletişim sektörünün payı yüzde 14’ler düzeyindeyken, bu oranın Türkiye’de yalnızca yüzde 3 olduğuna dikkat çekilerek 2023’te dünya ekonomisinde 10 büyük ülke arasında yer alma hedefindeki Türkiye’nin, ileride teknolojiye daha çok yatırım yapması gerektiği belirtiliyor. Aynı raporda küresel teknoloji yatırımlarındaki trendlere işaret eden bir dizi tespit de sıralanıyor. Dilerseniz sözü fazla uzatmadan İSMMMO raporunda yer alan tespitlerden bazılarını sıralayalım:
•Geçen yıl yüzde 5.3 büyüyerek 1.8 trilyon dolara ulaşan küresel teknoloji harcamaları, danışmanlık şirketi IDC’nin tahminlerine göre, 2012/2015 döneminde yılda ortalama yüzde 5.4 artacak.
•Küresel teknoloji harcamaları içinde yazılım yüzde 19’la en küçük paya sahip. Yüzde 47’lik payı donanım alırken, ikinci sırada yüzde 34’le bilişim teknolojisi (IT) hizmetleri yer alıyor.
•Dünya genelinde 335 milyar dolarlık büyüklüğe sahip yazılım sektörü, şirketlerin rekabet gücü konusunda kritik önem taşıyor. Şirketlere özel uygulama yazılımları sektörün yüzde 47’lik bölümünü, işletim sistemi yazılımları ise yüzde 53’lük bölümünü oluşturuyor.
•Veri toplama, saklama, gönderme ve işlemenin maliyetindeki ciddi azalma, teknolojiye olan bakışı hızla değiştiriyor. Araştırma şirketi Gartner’in verilerine göre, sabit disklerin (hard disk) gigabyte başına maliyeti 1998’deki 56 dolarlık seviyesinden 2012’de 5 cente gerilemiş durumda.
•Akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarların giderek daha yaygın hale gelmesi, yazılımın platform farkı gözetmeksizin (bilgisayar, tablet, akıllı telefon vs.) ulaşılması ihtiyacını yaratıyor. Şirketler bulut bilişim hizmetini müşterilere ait daha fazla veriye sahip olmak için daha cazip hale getirmeye çalışıyor. Bulut bilişim hizmetinin etkin şekilde kullanımı şirketlerin teknoloji bütçelerinin daraltılmasını da sağlayabilir.
•Şirketlerin pazarlama ve satış için sosyal medyayı daha fazla kullanmalarıyla, müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) için geliştirilen yazılımlara sosyal medya fonksiyonlarının eklenmesi de söz konusu olacak.
•Mobil iletişimin hızla büyümesi, bilişim ihtiyaçlarının da geçmişte olmayan çeşitlilik ve büyüklükte artmasına neden oluyor. 2011 sonu itibariyle dünya genelinde, konum bilgisi alan ve bunu bir merkezle paylaşan akıllı telefonların sayısı 780 milyon düzeyinde bulunurken, bu işlemin yarattığı veri büyüklüğü 600 petabyte’ın (1 milyon gigabyte) üzerine çıkıyor.
•Kapsamlı veri toplanması, gönderimi, izlenmesi ve raporlanması, verilerin yönlendirdiği bir sosyo-ekonomik modelin oluşmasına neden oluyor. OECD’nin “büyük veri” olarak tanımladığı bu modelde, yeni sektörler, süreçler, hizmetler ve ürünlerin geliştirilmesi mümkün olabileceği gibi; yapılan bu üretim firmaların rekabet gücünü artırarak rakiplerine karşı öne çıkmasını sağlayacak özellikler taşıyor.
•Gartner tahminlerine göre, veri ölçüm/raporlama sistemleri ışığında karar veren firmalar, üretim ve verimliliklerini diğer firmaların verdiği kararlara oranla yüzde 5-6 daha yüksek düzeyde tutmayı başarabiliyor.
Diğer yandan yine aynı raporda; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine dayanarak Türkiye’nin 2001 yılında Ar-Ge harcamaları için GSYH’nin yüzde 0.5’ini ayırırken, 2011 sonu itibariyle bu oranın yüzde 1’e çıktığı belirtiliyor. Bakan Nihat Ergün, 2023 hedefleri çerçevesinde milli gelirin 2023’te 2 trilyon dolara çıkmasının beklendiğini ifade ederek, bunun yüzde 3’ü kadar Ar-Ge harcaması yapılmasının hedeflendiğini söylüyor.
Önceki hedeflere göre, içinde bulunduğumuz yıl Ar- Ge harcamalarının GSYH’nin yüzde 2’sine, yani 20 milyar dolara ulaşması gerekiyordu. Oysa mevcut durum bunun yarısından daha az. Şimdi ise 2023’te GSYH ikiye katlanırken Ar-Ge”nin de 60 milyar dolara yükseltilmesi hedefleniyor.
Birinci soru, bu nasıl başarılacak? İkinci soru, 2 trilyon dolarlık hedefe ulaşabilmek için bu Ar-Ge harcama düzeyiyle on yıl boyunca her yıl kesintisiz en az yüzde 8,5’lik büyüme nasıl tutturulacak?