"Bazıları rakamları sevmez"

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

EKO ANALİZ / Alaattin Aktaş [email protected] Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin önceki gün yapılan grup toplantısındaki konuşmasında ağırlıklı olarak ekonomi üstünde durdu ve aynen şu ifadeyi kullandı: "Bazıları rakamları sevmez..." Ve şöyle devam etti Başbakan: "Bazıları rakamlarla, matematikle arası iyi değildir, bu gelişmeleri değerlendiremez, değerlendirmez de..." (Konuşmayı kaleme alanın da Türkçe ile arası pek iyi olmasa gerek, cümleye baksanıza.) Başbakan konuşmasında kimi çevrelerin ekonomide sağlanan gelişmeleri görmezden geldiğini dile getirdi, bazı rakamlarla ilgili olarak somut örnekler verdi. Başbakan Erdoğan, rakamların devlete ait olduğunu, başka rakamlara itibar edilmemesi gerektiğini de vurguladı. Devletin rakamları ortada. Merkez Bankası'nın, Hazine'nin, TÜİK'in ya da ilgili diğer kuruluşların web sayfalarında tüm rakamları bulmak mümkün. Bu rakamlara bir de biz bakalım dedik, tabii ki grup toplantısında söylenen rakamlara güvenmemekten değil de, acaba başka bir ayrıntı var mı, öğrenelim diye... Şirketler ve esnaflar Başbakan Erdoğan, grup konuşmasında yalnızca kapanan şirket sayısına bakmanın yanıltıcı olduğunu, açılanı da konuşmak gerektiğini söylüyor. Doğru. Ve devam ediyor Başbakan: "2002 kasım ayından 2007 yılı sonuna kadar 918 bin 478 esnaf ve sanatkâr ticari faaliyete başlamıştır. Ama aynı dönemde 521 bin 893 esnaf ve sanatkâr da faaliyetine son vermiştir." Şirket kavramıyla esnaf ve sanatkâr kavramı biraz karışmış ama asıl karışıklık rakamlarda gibi. TÜİK'in kurulan ve kapanan şirketler ve ticaret unvanlı işyerleriyle ilgili istatistikleri farklı rakamların varlığına işaret ediyor. Başbakan, kullandığı rakamları hangi kaynağa dayandırdı, bilemiyoruz. TÜİK verilerinden oluşturduğumuz tablo ekte. Buna göre, Cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşadığımız 2001 yılında kapanan her bir şirkete karşılık 12 şirket kurulmuş. Aynı yıl ticaret unvanlı işyerlerinin, yani küçük esnafın (tabloda firma diye kullanıyoruz) durumu ise çok kötü. Ticaretten çekilen her bir esnafa karşılık ancak 1.2 esnaf faaliyete başlamış. TÜİK, son verileri, Başbakan'ın grup konuşmasını yaptığı gün, yani 19 Şubat Salı günü açıkladı. Buna göre, bu yılın ocak ayında kapanan her şirkete karşılık yalnızca 3.7 şirket kurulmuş. Ticari faaliyetine son veren her bir esnafa karşılık, ticarete atılan esnaf sayısı ise 1.3 olmuş. Şirketlerdeki kapanan-kurulan dengesi 2001'den bile kötü, esnaf ve sanatkârlarda ise 2001'le neredeyse aynı. Kurulan-Kapanan şirketler Kurulan-Kapanan firmalar Kapanan/ Kapanan/ Kurulan Kapanan Kurulan(*) Kurulan Kapanan Kurulan(*) 2000 33.161 1.887 17,6 21.404 12.055 1,8 2001 29.665 2.464 12,0 16.295 13.583 1,2 2002 30.842 3.667 8,4 24.012 14.994 1,6 2003 32.259 5.436 5,9 33.039 13.229 2,5 2004 40.925 7.660 5,3 40.540 17.221 2,4 2005 47.401 8.886 5,3 48.657 17.556 2,8 2006 52.699 9.471 5,6 52.523 23.342 2,3 2007 55.351 9.954 5,6 48.673 23.595 2,1 Ocak 08 6.001 1.640 3,7 4 714 3 740 1,3 (*) Kapanan her bir şirkete ya da firmaya karşılık kurulan sayısı Borç; brüt mü, net mi? Başbakan Erdoğan, grup konuşmasında Türkiye'nin borcunun çok arttığına dönük görüşleri de sert bir şekilde eleştirdi. Kamunun borcuna özel sektöre ait borcu eklemenin yanlış olacağına dikkat çeken Başbakan, "Şu anda kamu net borç stoku iç ve dış olmak üzere 249 milyar YTL'dir" dedi. Bu cümledeki üç harflik bir kelime çok şeyi değiştiriyor; "net" kelimesi. Aslında borçlar genellikle net detayına girilerek konuşulmuyor, değerlendirilmiyor. Ama Başbakan bu hesabı tercih etti. Hazine'nin web sayfasında biraz uğraştıktan sonra net borç stokuna ulaşmak mümkün. "Biraz uğraştıktan sonra", çünkü aylık bile izlenmeyen ve ancak üç ayda bir açıklanan bu rakamları bulmak öyle pek kolay değil. Brüt rakamlar ise aylık olarak mevcut. Hazine'nin sayfasında geçen yılın üçüncü çeyreğine ilişkin rakamlar var ve buna göre brüt 359 milyar YTL olan iç ve dış borç stokundan "Merkez Bankası net varlıkları, kamu mevduatı ve İşsizlik Sigortası Fonu net varlıkları" düşülerek, 252 milyar YTL'lik net borç stokuna ulaşılıyor. Doğal olarak Başbakan daha yeni rakamlar sahip ve buna göre stok 249 milyara inmiş. Burada bir ayrıntı var. İşsizlik Sigortası Fonu'ndaki para Hazine'nin midir ki, fon tutarı brüt borç stokundan düşülüyor? Bu fona işveren yüzde 2, devlet ve çalışan ise yüzde 1'er katkıda bulunuyor. Yani devletin payı, dörtte bir. Üstelik, devlet o katkıyı fona "sonra alırım" diye de yapmıyor ki. Fondaki para, her ne kadar gereği gibi kullanılamıyorsa da, işsiz kalan işçinin parası. Dolayısıyla, brüt borç stokundan nete gidilirken fon varlıklarının düşülmemesi gerekiyor. Geçen yıl eylül sonunda 29 milyar YTL olan fon varlığı 30 milyarı aşmış bulunuyor. "Türkiye tanımlı" kamu net borç stoku 252 milyar YTL düzeyinde. Peki, "AB tanımlı" borç stoku ne kadar dersiniz? Yine Hazine verileri. AB tanımlı nominal borç stoku geçen yılın üçüncü çeyreği itibariyle 344 milyar YTL düzeyinde bulunuyor. Kamu borç stoku (İç + Dış) (Milyar YTL) 2002 2003 2004 2005 2006 2007 3.Ç. Toplam kamu borç stoku (Net) 216 251 274 270 259 252 Toplam kamu borç stoku (Brüt) 257 297 332 349 365 359 . Merkez Bankası net varlıkları 25 25 28 31 46 40 . Kamu mevduatı 11 12 16 30 36 37 . İşsizlik sigortası fonu net var. 5 9 13 18 24 29 AB tanımlı nominal borç stoku 247 287 321 336 349 344 Faiz ne kadar düştü? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iç borçlanmada faizi yüzde 63.4 düzeyinde devraldıklarını, şimdi ise faizin yüzde 16.2 olduğunu söylüyor. Bu oranlar elbette doğru; ancak borçlanmada nominal rakamlar değil, reel rakamlar, yani reel faiz bir anlam ifade ediyor. Yine Hazine rakamlarına dönelim. Hazine, reel faizi 2003 yılının aralık ayından itibaren açıklamaya başladı ve bu tarihteki reel faizin yüzde 11.91 olduğu duyuruldu. Reel faiz 2004 sonunda 9.49, 2005 sonunda 7.96, 2006 sonunda ise 7.79 oldu. 2003 yılı sonunda yüzde 11.91 düzeyinde bulunan, geçen yılın nisan ayında yüzde 7.41'e kadar indirilen reel faizin temmuz ve ağustos aylarında yeniden çift haneli olduğu görüldü. Hazine son olarak ekim ayındaki reel faizi açıkladı. Ekim ayındaki oran yüzde 7.63 düzeyinde. Hazine'nin geçen yıl ocakta iskontolu ihalelerde ortalama yüzde 20.36 faizle borçlandığını, bu yıl ocaktaki yıllık TÜFE artışının da yüzde 8.17 olduğunu dikkate alırsak, ocak ayı itibariyle reel faizin yüzde 11 dolayında bulunduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, döviz bazında ödenen dünya rekoru faizler de ayrı bir konu. Bir yandan faizin getirisi, bir yandan Türk parasının değerlenmesiyle oluşan getiri, 2004 yılının mart ayında dolar bazında yıllık yüzde 101.17 faiz verilmesine yol açtı. Dolar bazındaki yıllık faiz, geçen yılın haziran ayıyla birlikte yeniden yüzde 40'ın üstüne çıktı ve halen o düzeyde seyrediyor. Ekim 2007'deki yıllık faiz de yüzde 50.46 ile son dönemlerin rekorunu kırmıştı. İç borcun reel faizi(%) 2003 Aralık 11,91 2004 Aralık 9,49 2005 Aralık 7,96 2006 Aralık 7,79 2007 Ocak 8,76 Şubat 7,87 Mart 7,63 Nisan 7,41 Mayıs 8,75 Haziran 9,17 Temmuz 10,05 Ağustos 10,26 Eylül 9,16 Ekim 7,63

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar