"Az para az futbol, bol para bol şike"

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Yazımızın başlığı efsane Macar futbolcu Ferenc Puşkas'a ait. Yetmiş dokuz yaşında vefat eden futbol üstadı Puşkas'ın aktif futbolu bıraktıktan sonra gazetecilere verdiği bir demeçte bu cümleyi söylüyor.

Gerçekten de futbolun giderek parasallaşması ve sonunda ticari bir karaktere bürünmesi, onun tüm masumiyet ve güzelliğinin de kaybolmasına yol açtı. Uruguaylı büyük yazar Eduardo Galeano'nun "Gölgede ve güneşte futbol" isimli olağanüstü kitabında da betimlediği gibi "Futbol "iş" olarak oynanmaya başladığından itibaren güzelliğinden de bir şeyler kaybetti.

Bu bağlamda futbolun öyküsü, zevkten zorunluluğa uzanan hüzünlü bir öyküdür bir bakıma…

Futbol yıllar geçtikçe parasal gelişimin esiri oldu. Daha önceden futbol paraya yön verirdi, şimdi ise para futbola yön veriyor. Parasallaşmanın kaçınılmaz sonucu ise kendini pratikte teşvik, şike, rüşvet ve şiddet olarak somutluyor.

Peki, bu gelişime set vurulabilir mi? Parasallaşmanın önüne geçilebilir mi?

Ne yazık ki, bugün içinde yaşadığımız sosyal, ekonomik ve politik koşullarda parasallaşmayan bir nesneye ulaşmak mümkün değil. Her şey diyalektiğin acımasız değirmeninde öğütülüyor. Her şey değişiyor, gelişiyor, etkiliyor, etkileniyor. Yaşam denen döngüde herkes bir şekilde yerini alıyor. Ve yaşamın olduğu her yerde, her şey kendini yeniden üretmenin yolunu arıyor. Doğal seleksiyonun eleğinden elenmemek için kendisini yaşam koşullarına adapte ediyor. İşte futbolun parasal, ticari ve nihayetinde de endüstriyel gelişimine böyle bakmak gerekiyor. Futbol da kendisini yeniden üretebilmek için parasallaşmanın dinamiklerini harekete geçiren reyting canavarına kurban gidiyor.

Bugün "iş" haline dönüşen futbolun temel yaşam dinamiğini reyting oluştururken, naklen yayın gelirleri de bu ekonominin temel yakıtını sağlıyor. Yıllık on milyar eurolara ulaşan devasa parasal gelirler ve bunlara bağlı olarak oluşturulan milyarlık bütçeler futbolun hızla kirlenmesine de davetiye çıkartıyor. Son derece masum, güzel ve basit olan bu oyun teşvik, şike ve rüşvet gibi anti-futbol unsurlarından kendisini koruyamıyor. Bu olumsuzlukların etkisiyle zaman içinde bağışıklık sistemi çöküyor. Futbol hastalanıyor ve dışarıdan kurtarılmayı bekliyor. İşte bu koşullarda futbol topu kirleniyor.

Yukarıda dile getirdiğimiz konular aslında nostalji kokan, pür futbola olan özlemi yansıtıyor ama yaşam çok acımasız ve bir o kadar da gerçekliğin vefasızlığını taşıyor.

Furtbol artık ürünleri pazarlayan meta

Futbol bugün ekonomik ve sosyal gelişmeye paralel olarak kendisini konumlandırıyor. Futbol, artık günümüzde başka ürünleri pazarlayan bir meta konumunda. Futbol sayesinde milyonlarca ürün dünyanın dört bir tarafına pazarlanıyor, taşınıyor.

Futbolun zayıf karnından yararlanmaya çalışan parasal ve asalak bir ekonomi türedi aynı zamanda. Benim "şike ekonomisi" olarak nitelendirdiğim bu ekonomi bir kanser gibi futbolun tüm uzuvlarına metastaz yapmış, tüm dokularına invazif hale gelmiş…

İşte bu olumsuzluklardan çıkabilmek ve hasta olan futbolu ayağa kaldırabilmek için yıllarca bu konularda yazdım, görüşlerimi sizlerle paylaştım. Futbolun içinde bulunduğu olumsuzluklardan onu arındırabilmek, sağlığını tehdit eden unsurlara karşı iktisadi, mali, yönetsel ve hukuksal çözüm arayışlarımızı Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte hala sürdürmeye çalışıyoruz. Kimisi doğru algılıyor bu çabalarımızı, buna göre aksiyon alıyor, görüşlerimizden yararlanmaya çalışıyor, kimisi okuduğunu anlamıyor parasal futbolun savunucusu olarak değerlendiriyor. Oysa ortada somut bir gerçek var ve bu gerçeğe göz yumamayız. Artık o kırklı, ellili yılların futbolunu izleyemeyiz, oynayamayız bugün. Futbol bugün çok farklı bir gelişim ve değişim içinde yoluna devam ediyor. Nasıl ki, endüstrileşmeye karşı çıkmak mümkün değilse, bugün futbolun kendisini yenilemesine, teknolojinin nimetlerinden yararlanmasına da bir şey diyemeyiz. Parasallaşmanın önüne geçmek, nehrin akışını terse çevirmekten başka anlam ifade etmiyor. Hal böyleyken, yapılması gereken: değişen ve gelişen, parasallaşan, ticarileşen ve endüstriyelleşen futbolu anlamak, onu tüm olumsuzluklardan koruyacak bir sağlıklı yapıya kavuşturmak olmalı. Buna göre günümüz futbolunun analizini yaparak, sorunlarına çözüm bulmaya çalışmak, adeta koruyucu hekimlik gibi onu olması gereken mecraya yönlendirebilmek temel amaç olmalı.

Parasal gelirlerin artması, daha büyük yolsuzluklara da davetiye çıkarttı

Futbolun parasallaşması ve ticarileşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu determinist yapıya biz ne kadar insan iradesini koyabilirsek, o da kendine göre yolunu bulacaktır. Bu bağlamda örneğin tüm sorunların anası olarak karşımıza hala futbol kulüplerinin konvansiyonel yöntemlerle yönetilmeye çalışılması çıkıyor. Kurumsal yönetimden nimetini alamamış, çağın gereksinimlerini anlamak ve algılamakta zorlanan yöneticilerin adeta oyuncağı haline getirilmiş kulüpler, bağışıklık sistemi baskılanmış onkoloji hastaları gibi tüm dış etkenlere açık bir yapısal bünyeyle varlıklarını devam ettirmeye çalışıyorlar. İşte burada futbola yapılacak en büyük iyilik, onu bu olumsuzluklardan koruyacak, sağlığını bozmayacak önlemleri yasal, yönetsel ve sosyo-ekonomik olarak alabilmek ve hayata geçirebilmektir.

Futbolun parasallaşmasının getirdiği sorunlara önlemler alabilmek ve onları uygulayabilmek tüm futbolseverlerin görevi olmalıdır. Bu sadece futbol otoritesinin görevi olmamalıdır. Futbolun çünkü gerçek sahibi taraftardır, oyuncudur.

"İtalya'dan çok daha şeffaf"

İşte yukarıda söylediklerimizin ışığında geçen hafta sevgili dostum Kaan Ark'ın organizatörlüğünde İstanbul'da EuroAsia Sports'un organize ettiği "Çıkış Tüneli Global Şike Gerçekleri" konferansı futbolun kanayan yarası "şike" gerçeğini masaya yatırdı.. Toplantıya konuşmacı olarak Türkçe'ye de çevrilen "Şike: Futbol ve Organize Suçlar" kitabının yazarı Declan Hill, şike konusunda kitaplarıyla bilinen İtalyan gazeteci Oliviero Beha ve aynı ülkeden meslektaşı Andrea Di Caro, Liverpool Üniversitesi Futbol Endüstrisi Grubu Başkanı Prof. Dr. Rogan Taylor katıldı. Şike konusunda dört uzman isim de, Türkiye'deki şike soruşturmasından övgüyle söz ederken, "İtalya'dan çok daha şeffaf, hızlı bir soruşturma süreci yaşadığımızı ve bunun evi temizlemek için çok büyük bir fırsat"olduğunu" belirtti.

Rogan Taylor, Çin ve Brezilya'nın bahis ve diğer şike konusunda başı çektiğini belirtirken, "Bir arkadaşımın şirketi Çin'de kulüp satın alacaktı. Ancak üçüncü defterde gerçek hesaplara ulaşabildiler. Orada her hafta maçlarını yönetecek hakemlere para verildiğini görmüşler. Nedenini sorunca da, 'Çünkü rakibimiz de hakeme para veriyor' demişler" dedi. Şikenin önüne geçilmesi için şeffaflık ve caydırıcılığın şart olduğunu kaydeden Taylor, "Türkiye'de yaşananlar futbolda temizlik için çok büyük bir fırsat olarak değerlendirdi ve bu durumun umut verici bir gelişme olduğunu kaydetti. Taylor, Macaristan'ın eski ünlü yıldızı Ferenç Puşkaş'ın "Az para az futbol. bol para bol şike" sözünü de aktardı. Dr. Declan Hill ise, "Türkiye'de nihayet birileri çıkıp 'Yeter. Nereye kadar giderse gitsin bu soruşturmayı yapacağız' diyerek, bunu çok sevindirici bir durum"olarak değerlendirdi.

Yine hemen hemen tüm katılımcılar parasal gelirin arttığı 1990'lardan sonra bu kaynakların iyi yönetilememesi sonrası kulüplerin çok önemli sorunlarla karşı karşıya kaldığını ifade ettiler.

Sonuçta;

Futbolun gelirlerinin 90'lı yılların sonrasında geometrik bir artış kaydederek milyar eurolara ulaşması, tüm faktörlerin futbola olan ilgisinin artmasına yol açtı. Bu gelirlerden daha fazla pay alabilme savaşımı futbol dışı unsurların da filizlenmesine neden oldu. Futbol bir yandan parasallaşırken, diğer taraftan ticaretin de aktif bir öğesi haline geldi. Futbol sayesinde birçok ürün küresel olarak pazarlanır konuma geldi. Futbolun parasal gelirleri artarken, yönetsel ve kurumsal gelişiminin bu denli hızla gerçekleşmemesi futbolun bünyesel sorunların da etkisiyle onu teşvik, şike ve rüşvet gibi anti-futbol unsurlarına karşı mücadelede zaman zaman yetersiz kalmaya başladı. Parasal gelirlerin artması, daha büyük yolsuzluklara da davetiye çıkartır oldu. Bazen bağışıklık sistemi çöktü, bazen bu tür habis tümörlere karşı uluslararası futbol otoriteleri lokal federasyonlar aracılığıyla bazı önlemler almaya çalıştı ve çok önemli de yol kat ettiler. İşte bugün karşılaştığımız bu sorun ve sıkıntıların ana nedenleri bu yukarıda dile getirdiğimiz sorunlar.

Bu gelişime karşın aynı süreçte futbolun endüstriyel bir niteliğe çevrilmesiyle futbolun standartları da alabildiğine yükseldi. Bu bağlamda futbol endüstrileşerek kulüplerin, futbolcuların, taraftarın kısaca tüm paydaşların hayatını kolaylaştırdı, konforu artırdı, verimliliği yükseltti, kaliteyi arttırdı. Tüm bunlara bağlı olarak parasal gelirler daha da arttı. Futbolun refah düzeyi yükseldi. Bugün bu bağlamda bir futbol maçını anında dünyanın dört bir tarafında büyük bir heyecan ve konforla izlemeye başladık, statlar bir futbol mabedi haline geldi, topun oynandığı alan ve top futbolcunun tüm yeteneklerini sergilemesine ilave katkı sağladı, en güzel golleri evimizde keyif içinde yaşayarak izleyebildik. Endüstriyel gelişimin kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkması kısacası futbolun sosyal yaşamda daha içsel bir olgu haline gelmesine olanak sağladı. Bu nedenle endüstriyelleşme ile parasallaşma ve ticarileşmeyi birbiriyle karıştırmadan konuyu doğru algılamak ve analiz etmek gerekiyor. Şunu da söylemek gerekir ki, endüstriyel futbol hiçbir ortamda kendi ölümüne neden olabilecek teşvik, şike, rüşvet ve şiddet gibi mezar kazıcılarını yaratmak istemez. Aksine rekabeti olumsuz etkileyecek tüm öğeleri ortadan kaldırmayı önüne temel hedef olarak koyar. Bununla beraber parasallaşma ve buna bağlı olarak kar hırsı kontrol altına alınmadığında işte bugün yaşadığımız şike skandallarıyla karşılaşırız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar