"Analitik" temel girdi haline gelince...
Hanover Fuarı benim gözümde insanlık aklının en uç noktasının yarattığı araç-gereç ve metotların sergilendiği bir alandır. Hanover Fuarı'nda yaptığım her incelemede, günlük yaşamın oluşturduğu "kör alanların" farkına varıyorum; kendimi sorgulamaya dönük bir dizi uyarıcı bilgiye ulaşıyorum.
Birkaç yıl önce fuarda akademisyenlerin ve uygulamacıların tartışmalarını izledim. Bilim ve teknolojideki gelişmelerin yarattığı eğilimlerin tartışıldığı akademisyen ve uygulamacı sunumlarında, yabancı dilimin yetebildiği ve yetemediği anlatımlar oldu. Dil sorununu aşmak için, sürekli yinelenen kavramların çetelesini tuttum. Yinelenen kavramların sıralamasını yaptığımda, ilk sırayı "analitik kavramı" aldı. İkinci sırada, " akıllı imalat/ sessiz devrim/ endüstri 4.0" yer alıyordu. Üçüncüsü, "akıllı, bağlantılı ürünler/her şeyin interneti" kavramıydı. Dördüncü sırada, "üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim" kavramı yerini aldı. Beşinci sıraya da " insan kaynağı 2.0" yerleşti.
Hayatın özü; keşfetme, tanımlama ve iletişim kurarak iş geliştirmeye dayanır. Kavramları keşfettim ama bileşen ve bağlamlarıyla ilgili gerekli bilgiye sahip olmadığımdan tanımlama yapamıyordum. Tanımlayamadığım şeylerle ilgili düşünce üretmem, ilişki kurmamın olanaksızlığının da farkındaydım.
Erişebildiğim kaynakları tarayarak oluşmakta olan yeni dünyanın dilini, kavramlarını anlamaya çalıştım. Bu yazıda en çok tekrarlanan "analitik kavramının" bileşen ve bağlamlarını gözeterek tanımlamalar yapacağım. Çağımızın yeni dilini oluşturan diğer kavramları da başka yazılarda tartışmaya açacağım.
Gelenek ve inancın kolaycılığı
Bireyler, topluluklar ya da toplumlar gelenek ve inançlarına sığınma kolaycılığını göstermiş olmalı ki, Mevlana "İki yol var her insanın önünde/ Kolayını arar gelenekte dininde/ İçine yolculuk yaparsa eğer/ Farklı yollar bulacaktır derinde" diyor.
Öğrendiğimiz, kendimizi inandırdığımız düşünceler alışkanlık yaratır; alışkanlıklar da etkili uyuşturuculardır. "İnançtan düşünceye geçmek", gelenek ve inançta kolayını arama yerine, aklımızı hiç bir şeye emanet etmeden, karşılaştığımız olay ve olguları sorgulamaktır.
İşlerimizi atadan, dededen gördüğümüz gibi yapma aşamasını "analitik 0.0" olarak tanımlıyoruz. Görgüyle düşünme bireylere, topluluklara ve toplumlara sinmiş yaygın alışkanlıktır.Görgüyle iş yapma, çok yavaş değişen tarımsal üretimin geçerli olduğu yaklaşık 12 bin yıllık dönemde insanlığın ihtiyacını karşılayabildi. Sanayi Devrimi sonrasında üretimin çeşitlenmesi, uzmanlıkların artması, kentleşmenin hızlanması, kurumsal ilişkilerin öne çıkması ve karmaşık sistemlerin oluşması ayrıntı bilgisinin önemini artırdı. Artan bilgi ihtiyacı, görgüyle iş yapma tarzını üretim alanının dışına itmeye başladı.
Sosyolojide "farklı dönemlere ait olanların eş zamanlılığı ilkesi" nedeniyle bugün de görgüyle iş yapanlar var ama, giderek üretim sisteminin dışına itiliyor; görece önemleri azalıyor. Görgüye dayalı üretimin toplam üretim içindeki payı hızla azalıyor. Görgüye dayalı üretim, ana akım üretim alanında çok küçük bir parçasını oluşturuyor.
Alışkanlıkla yönetimi analizle yönetime taşıma
İnsan çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak bulduğu araç-gereç ve metotlardan oluşan teknolojiyle yapabilir. Özellikle ulaşılabilirlik ve erişebilirliği artıran, akışları hızlandıran, karşılıklı-bağımlılıkları küresel boyutlara taşıyan gelişmeleri yaratan da teknolojik gelişmelerdeki ileri kazanımlardır.
İnsanlık, ‘sanayi toplumu’ aşamasından, ‘bilgi toplumu’ aşamasına geçti. Ekonomide "güç merkezi kayması" yaşanıyor. Refah arayan insanların göçleri, "kentleşmeyi" hızlandırıyor. "Dönüştürücü inovasyonlar" rekabet gücü yaratmanın odağına yerleşiyor. "Orta sınıfın artması" tüketici değer, beklenti ve davranışlarını değiştiriyor. Ölçek ekonomisinin erişilebilirliğiyle küçük ve orta ölçek yapının esneklik ve hızını dengeleyen "piyasa yapıcısı örgütlenmelerin" önemi artıyor. Emtia, yan mal kapitalizminden entelektüel kapitalizm aşamasına geçiliyor; eğitim güçlerini sermayeye dönüştürebilenler, rakiplerinin önüne geçebiliyor. Fikirleri, piyasanın isteğine uygun ürün ve hizmetlere dönüştürme yetenekleri, üretim sistemini emek-sermaye ekseninden, yaratıcı-yenilikçi eksene kaydırıyor. Bilgiye erişebilirliğin etkisiyle, satıcı piyasa egemenliği, alıcı piyasa egemenliğine kayıyor. Algılar, yerel ve doğrusal işleyişten, üstel ve küresel işleyişe doğru evriliyor.
Dünya genelindeki temel eğilimler, "işleri alışkanlıkla değil, analizle yapmaya" zorluyor. İş yerlerinde düzgün kayıtların tutulmasına, verilerin oluşturulmasına, verilerin enformasyon ve bilgiye dönüştürülmesine, anlamanın derinleştirilmesine, verimliliklerin artırılmasına "analitik 1.0" aşaması deniyor.
Büyük veriyi ehlileştirme
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler "veri üretim hızını" artırdı. Veri hacminin genişlemesi, hızının artması, veri çeşitliliği insanlık tarihinde ilk kez tanıklık ettiğimiz gelişmelere yol açıyor. Bireye, topluluklara, toplumlara ve bütün insanlara ulaşabilirlik, kolaylaştı erişilebilirlik alanları genişledi. Veri sürecindeki hızlanma yapının farklılaşması, işlevlerin çeşitlenmesi ve kültürün değişmesi sonucunu doğurdu.
Avcı- toplayıcı aşamada açlık peşinde koşarken, "keşfetmesini" öğrenen insanoğlu, doğanın işleyişini kavradıkça, yeni araç-gereçler ve iş yapma yöntemlerini geliştirdi. Icatlar, buluşlar, keşifler, tanımlamalar ve iletişim kurarak ürettiği değerlerin paylaşım alanı da genişledi. Organik enerji dönemindeki toprak, su gücü, rüzgar gücü, hayvan gücü kullanma ölçeklerini aşan, kol gücünün uzantısı olan makineler yeni bir dönemi başlattı. Sanayi toplumu, yaklaşık üç yüzyıldır bütün yaşam biçimlerimizi ve yaşam tarzlarımızı derinden etkilemiştir.
Yaklaşık 300 yıldır makinelerin güçleri, hızları, işlevleri, enerji kullanma verimlerindeki değişmeler oldu. Geride bıraktığımız yarım yüzyılda, dijital teknolojinin gelişmesi, insanın çıplak gücüyle erişemediği alanlara, aklını kullanarak bulduğu araç-gereç ve metotlarla erişebilmesinin ölçeğini alabildiğine büyüttü. Çevrimci sensörler görme, duyma, tatma ve dokunma duygularımızın sınırlarını alabildiğine genişletiyor.
Dünyayı sezme ve anlama, kendi olanak ve kısıtlarımızı değerlendirme ve gelecekle ilgili planlar yapabilmek için derlenen "veri alanları" farklılaştı.
Sanayi Devrimi'nin ilk üç aşamasında veriler değer yaratma zincirinin farklı katmanlarından sağlanıyordu. Akıllı ürünlerin geliştirilmesi, bağlantılı ürünlerin yaygınlaşması, veri üretimine yeni bir boyut ekledi: Günümüzdeki verilerin çok önemli bir bölümü, doğrudan ürünle tüketicisi arasındaki ilişkilerin gerçek zamanlı bağlantılarından derleniyor.
Verilere erişme sınırlarının genişlemesi yanında, verilerin saklanmasını sağlayan teknolojiler de hızla gelişiyor. Ayrıca saklanan verilerin analizini kolaylaştıran teknolojiler de gelişiyor.
Teknolojik gelişmeler bir yandan yeni veriler üretirken, öte yandan geleneksel yöntem ve araçlarla erişilemeyen verilere etkin biçimde erişilebilirliğin önündeki engelleri aşmaya yardımcı oluyor.
Veri hızındaki artış, yararlı verilerle yararsız verilerin karması olan "veri okyanusları" oluşuyor. Büyük verinin oluşma sürecindeki hızlanmalar, "vahşi veri okyanusu" yaratıyor. Eğer veri okyanuslarını veri göllerine, veri göllerini analiz ederek "veri kalıplarına", veri kalıplarını da "kategorilere" ayıramazsak "verilerin işe yararlı" olanlarını ayıklamaktayız.
Neden vahşi veri? Vahşilik kavramı yabani, yıkıcı, kaba, saygısız, uyumsuz, güçlünün hakim olduğu hoyrat, ıssız ve kan dökücü sözcükleriyle açıklanıyor.
Vahşi kavramı, insanı diğer varlıklarla olan ilişkilerde, tanımlanmış kurallara göre yaşamayan, kendine fren koyma ilkesine uymayan, kendine ayna tutmayan, insanlarla ve başka varlıklarla ilişkilerinde empati kuramayan, hak ve hukuk sınırlarını bilmeyen; kendisi ve başkaları için yarar üretmeyen anlamını da çıkarabiliyoruz.
Günümüzde sık kullanılan "analitik 2.0" kavramı, büyük ve vahşi veriyi ehlileştirerek, işe yarayan ve yaramayan verilerin ayıklanmasını aşamasını anlatıyor.
Rekabet edebilir ürün ve yarar üretme
Veri oluşturma ve veri analizi, büyük verinin ehlileştirilmesi sonucunda erişeceğimiz "yararlı verileri" malumata, malumatları bilgiye, bilgileri anlamaya dönüştürmediğimiz zaman önem taşıyor ama değer ifade etmiyor. Verilerin bir değer ifade edebilmesi, verileri bir ürünün geliştirilmesine, bir metotla daha etkin iş yapma tarzı ortaya çıkarılmasına, farklı ve rekabet edebilir bir ürün, etkili bir iş yöntemi ortaya koyma anlamını içeriyor. Yararlı verilerin iş süreçlerinde kullanılarak farklı ve rekabet edebilir yeni bir ürünün piyasaya sunulması ve tutundurulması aşaması da "analitik 3.0" olarak ifade ediliyor.
Veri, malumat, bilgi ve anlama sürecindeki hızlanma "veri analitiğini" üretimin temel girdisi haline getiriyor. Akademik çevrelerin ve uygulamacıların gelişmeleri analiz ederken başvurdukları "analitik kavramının" aşamalarını zihnimizde netleştirmek; kavramın bileşenlerinin neler olduğu üzerinde kafa yormak, çağımızı okuyabilmenin, erken uyarılarla hareket etmenin gerek şartı. Yeter şartı ise öngörme ve önlem alma ilkesine uyarak, gelecekle ilgili plan yapmadır.