"Alan uzmanlığına" dayalı gazete
Bu kriz sonrasında, küreselleşmenin alacağı yeni biçim, rekabeti daha yoğunlaştıracak, derinleştirecek, kâr marjlarını daraltacak, verimlilik yarışını çok ileri boyutlara taşıyacak.
Krizle ilgili içtenlikle değerlendirme yapan dostlar, "…medya olumsuz haberleri alabildiğine abartıyor; korku yayılmasını körüklüyor; o nedenle insanlar aşırı korku nedeniyle ahlaki sınırları zorlayan davranışlara yöneliyor. Son tahlilde bu gelişme kaynaklarımızı israf etmemize yardımcı oluyor" diyorlar.
Biri çıkar da, "…senin yazdığınız gazetenin özellikleri nedir? Bu açıdan siz sosyal sorumluluğunuzu yerine getiriyor musunuz?" diye sorarsa, hazırlıklı olmak için düşündüğüm ve tartışma sabrı olanlarla paylaştığım görüşlerimi bu yazıda aktarmak istiyorum.
Yazı yazdığım gazetenin bazı özelliklerini paylaşmalıyım:
Bu gazete genelde bir "alan uzmanlığına" sahiptir. Ağırlıklı olarak "ekonomi haberlerine" yer veren bir "ihtisas gazetesi" olarak yayınlanmaktadır. Uzmanlığının derinliği, yoğunluğu ve netliği elbette ki tartışılabilir. Kendisini genel gazeteciliğin eğilimlerinden ne ölçüde arındırabildiğini sorabilir; tartışmaya açabilirsiniz. Ama çıkış noktası olarak, bir "alan uzmanlığına" yöneldiği tartışılmaz.
Eğer bir gazete "alan uzmanlığını" yayın politikası olarak seçmişse; ikinci adım o alan içinde "derinlik" yaratmadır. Ekonomi genel bir alandır; ekonominin içinde "sektör uzmanlığı" geliştirilmesi gerekir. Sektör uzmanlığı birikimini sağlamak için sadece o sektörde aktif olan aktörlerle görüşme, onların fikrini almak yetmez. Sektörün dünya genelindeki gelişmelerini yakından bilmek gerekir. Bunun için olmazsa olmaz koşul, sektörle ilgili en önemli yayınlardan birini izlemektir. Çünkü bilginin yüzde 98'inden fazlası bu tür açık literatüre yansır. Literatür izlemeden "sektör uzmanı" olunmaz. Çalıştığım gazetenin sektör uzmanlığı konusunda attığı adımlar vardır; ama alacağı mesafenin uzun olduğunu söyleyebilirim. Çünkü daha yapacak çok iş var.
Genel gazete, "konjonktür haberlerini değerlendirir"; onların sorunu "okuyucuya günü aktarma" noktasına odaklanmaktır. Alan uzmanlığına soyunmuş gazete ise "eğilim haberlerini" öne çıkarmak durumundadır. Bu özelliği nedeniyle, alan uzmanlığı olan gazetenin "editörleri" ve "yöneticileri" daha ağır bir yük altındadır.
Genel bir gazetenin haber ağırlığını "oluşmuş haberler" oluşturur. Oysa, alan uzmanlığı olan gazete haberlerin çoğunu "yaratma haberlerle" oluşturma zorundadır. Bu zorunluluk, gazete yöneticilerini "interaktif ilişkiye" zorlar. Bir alan uzmanlığı olan gazete, interaktif ilişkilerle hedef kitlesini oluşturanlarla yüz yüze ilişkiler içinde değilse, uzun soluklu bir gazete-okuyucu ilişkisi kurmak çok zor olur. İnteraktif ilişki, yararlıdır; ama tehlikelidir. Eğer ilişki içinde olduğunuz insanlar sizin içtenliğinize inanmaz, bilginizi yeterli bulmazsa, sizden kolay usanır; ilişkilerini koparabilir.
Alan uzmanlığı olan gazetede herkese, her şeye gerektiği kadar "mesafe" tutturmak gerekir. Ölçüyü kaçıran ilişkilerin hemen sezilir; yüzünüze söylenmese bile kişilik ve kimliği aşındırır. Alan uzmanlığına soyunmuş bir gazete "gerçekten yana duran bağımsız kişiliğini" korumada son derece özenli olmak zorundadır. Bazı kişileri ve kurumları öne çıkaran tutum, gazete için tehlikeli bir davranış biçimi olur.
Alan uzmanlığı olan gazete "abone tabanlı" olmalıdır; hedef kitlesinin bayiye değil, gazetenin hedef kitle ayağına gitmesi gerekir. İkincil sözel kültürün yayılması, okumadan çok görsel izleme kültürü yaratıyor; o nedenle okuyucunun "elinin menzilinde" olmak maliyetli olsa da korunması gereken bir ilişki biçimi oluyor.
Alan uzmanlığı olan gazetenin muhabiri, editörü, dağıtıcısı, bölge temsilcisi, teknisyeni ile hep birlikte "daha çok ve farklı çalışma" içinde olmaları gerekiyor. İki okuyup bir yazmak genel medya için yeterli olabilir; eğer alan uzmanlığını esas almış bir gazetede görev yapıyorsanız, "on okuyup, yirmi görüp bir yazmayı" göze almak gerekiyor.
Bütün bunları niye yazdım? Sanılmasın ki, biz hem kendi iç dünyamızda, hem de gazete bütününde bunları tartışmıyoruz. Tartışıyoruz ve bir "çerçeve oluşturmaya", o çerçeveyi de "dinamik yapı" içinde "sürekli yenilemeye" uğraşıyoruz. Bütün bu uğraşılar bizi bir yere getiriyor; ama istediğimiz yerde olmadığımız da açık.