"ABD’de harcamaları kısmak, Ortaçağ doktorlarının kan akıtmasına be
Krugman ve Stiglitz. Her ikisi de Nobel Ekonomi ödülü sahibi. Her ikisi de Avrupa ve ABD'nin borç krizi ile mücadele etme yöntemlerinin yanlış olduğunu düşünüyorlar. Her iki ekonomiste göre bütçe harcamalarını kısmak, bugünkü şartlarda yapılacak en yanlış hareket.
2008 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Paul Krugman, ABD'nin borç tavanını yükseltme anlaşmasının, Başkan Obama'nın "teslim olması" anlamına geldiğini söylemiş ve bu anlaşmanın ABD ekonomisi üzerindeki etkilerinin yıkıvcı olacağını gündeme getirmişti. Krugman, bundan bir hafta önce New York Times gazetesinde yer alan makelesinde, "Anlaşma, sadece Obama ve partisi için değil, zaten krizde olan ABD ekonomisi için bir felaket niteliğinde. Bu anlaşma, borç sorununu çözmek bir yana dursun, uzun vadede daha da çözülmez bir boyuta getirecek" yorumlarında bulunmuş ve ABD üretiminin de seneler boyunca düşüşe geçeceğini yazmıştı. Krugman'ın bu öngörüsünü destekleyen yorumları şöyle oldu: "Devlet harcamalarında büyük kesintiler olurken, gelirde herhangi bir artış olmayacak. Kongre bünyesinde özel bir komisyon, yapılması gereken ek bütçe kısıntılarına yönelik görüş sunacak. Bu görüşler kabul edilmezse, otomatik olarak ek kesintiler uygulanacak. Bu senaryonun kaçınılmaz olmadığını düşünen Krugman, Obama'nın, kendine karşı gelenlere çok kolay teslim olduğunu ifade ediyor.
Hem ekonomik, hem siyasi felaket
Nobel ödüllü ekonomiste göre ABD başkanı, ülkenin borç sorununu öngöremedi. "Obama, borç tavanını 2010 yılının Aralık ayında yükselmiş olmalıydı. Sonuçta, aşırı sağcılarla müzekere etmek ve teslim olmak zorunda kaldı" diyen Krugman, ABD'nin bütçe kısıntısı planını eleştiriyor. "Bu şartlarda yapılacak en kötü şey hükümet harcamalarını azaltmaktır; çünkü bu, ekonomik bunalımı daha da ciddi bir boyuta taşır. Güven 'perisi'nden bahsedenleri ya da sıkı bütçe politikalarının yatırımcı ve tüketiciyi rahatlatıp daha fazla harcamaya yönlendirdiği yönündeki yorumları dikkate almayın. Bunun böyle olmadığını tarih boyunca çok kez gördük" diyen Krugman, şu ilginç benzetmeyi yapıyor: "Harcamalarda kısıntı yapılmasını isteyenler, Ortaçağ doktorlarına benziyorlar. Ortaçağ doktorları hastaları tedavi etmek için, kanlarını alırlardı. Kan kaybetmek ise onların daha fazla hastalanmasına yol açardı. Bugün, hem ekonomik hem de siyasi açıdan felaket yaşıyoruz. Demokratlar, Cumhuriyetçiler karşısında baskı kuramadıklarını gösterdiler."
Stiglitz'e göre, ABD ve Avrupa aynı yanlışları yapıyor
2008 yılında yaşanan büyük resesyonun ardından, Avrupa ve ABD ekonomilerinin bir türlü yoluna giremediğini ifade eden 2001 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Joseph E. Stiglitz ise, Avrupalıların ve Amerikalıların aynı hataları yaptıklarını söylüyor. Yaşanan borç krizinin ardından, hükümetlerin bütçe kısıntısına sarıldıklarını, fakat bunun da işsizliği kabul edilemez boyutlarda tutacağını ifade ediyor Stiglitz. AB ve ABD'nin yanlışlarına Stiglitz gözüyle bakmak gerekirse;
. Avrupa Birliği, hem ülkelerin hem de euro bölgesinin geleceği açısından, aşırı borçlu ülkelere yardım etme kararı aldı. Fakat bunu yaparken, krizden etkilenmeyen ülkelere de "harcamalarınızı kısın" deme riskini göze aldı. Bu durum, krizden etkilenmeyen ülkelerdeki büyümeyi olumsuz etkiledi. Oysa Yunanistan gibi zor durumda olan bir ülke için, en iyi çıkış yolu, ticaret ortaklarının ekonomik toparlanması olacaktı. Kriz öncesinde, ekonomik temellerin güçlenmesine yönelik hiçbirşey yapılmamış olması, batının bamkacılık sisteminin ne kadar kırılgan olduğunu gösterirken, merkez bankaları da, siyasi kurumlar olduklarını ve siyasi hedefler doğrultusında hareket ettiklerini ortaya koydular.
. ABD'de de durum daha iyi değil. Aşırı sağ, hükümeti bloke etmekle tehdit etti ve bunun sonucunda Başkan Obama, vergilerin artması söz konusu olmadan, borcun kısılmasını öngören dengesiz bir stratejiyi kabul etti. Bu karar, ekonomik çevrenin daha da kötüleşmesine yol açacak nitelikte. Kötü ekonomik duruma bağlı olarak vergi gelirlerinin yetersizliği, büyümeyi de olumsuz etkiliyor. En iyi çözüm, ABD'lilere yeni istihdam fırsatları yaratmak olurdu; fakat yeni anlaşma tamamen ters yönde ilerliyor.
"ABD'nin kötü finans yönetimi, Avrupa'da bugün yaşanan sorunları gündeme getirdi. Avrupa'da yaşanan finans krizi de, ABD bankacılık sisteminin kırılganlığı dikkate alındığında oldukça riskli" diyen Stiglitz'e göre gerçek sorun, kötü düşünceler ve yanlış ekonomi kavramlarının bir kıtadan, diğer kıtaya bulaşması ihtimalinin yüksek olması.