"279 ekonomisini 555 ekonomisine döndürmek lazım"

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

 

Türkiye'de son dönemde yaşananlar yabancı yatırımcıyı tedirgin etti. Hatta gelişmekte olan ekonomiler arasında "yükselen yıldız" olarak gösterilen Türkiye, son dönemde "kırılgan beşli" arasında anılmaya başladı.

İstanbul dışında Ankara, İzmir, Bursa ve Adana'da ofis açan Deloitte Türkiye, denetim ve verginin yanı sıra, siber saldırılarla mücadele, şirketlerde risk yönetimi, büyük veri analizi ve finansal danışmanlık alanlarında önemli yatırımlara imza atıyor.

Deloitte Türkiye CEO'su Hüseyin Gürer, "Bugünün ekonomik şartları ile dünün ekonomik şartları farklı. Likidite yön değiştirdi. Türkiye de bundan etkileniyor" diyor.

Orta ve uzun vadeli yatırımcıların Türkiye'ye inancının tam olduğunu söyleyen Gürer, durgunluğun kısa vadeli ve fırsatçı kesimde izlendiğini belirtiyor.

Deloitte Türkiye CEO'su Gürer'in dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik yorumları şöyle:

Orta vadeli yatırımcının Türkiye'ye inancı tam

"Satın almalarda geçen seneden bu yana azalma oldu. Ülke içindeki gerginlikler yatırımcıları beklemeye itti. Orta ve uzun vadeli yatırımcıların Türkiye'ye inancı tam. Onlar, burada iş yapma konusunda kararlılar; herhangi bir tereddüt yaşamıyorlar. Fırsatçı yaklaşan kesimde ise durgunluk oldu. Bu ay itibariyle, Türkiye'ye gelmek isteyen yatırımcılarda artış yaşanacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin parlayan yıldız olma hala şansı yüksek. Erdem Başçı'nın bahsettiği, yüzde 5 büyüme, yüzde 5 cari cari açık, yüzde 5 enflasyon anlamına gelen '555 ekonomisi'ne ulaşmak zorundayız. Bugün 279 ekonomisi söz konusu. Büyüme öngörüsü yüzde 2; cari açık yüzde 7; enflasyon ise yüzde 9'larda. Cari açığı aşağı çekecek tedbirler gerekli. Dış talep negatifken, iç talebin yerli mallara dönük olarak canlandırılması gerekiyor."

Para gelişmiş ekonomilere yöneldi

"Bugünün ekonomisi ile Türkiye'nin 'parlayan yıldız' olduğu günlerin ekonomisi arasında fark var. 2005, 2006 ve 2007, ekonomi açısından mükemmel yıllardı. Türkiye'ye 50 milyar dolar yabancı yatırım gelmişti. Bu yıllar özel yıllardı. 2008 ise global bir kriz oldu. Her ne kadar bizi çok etkilemese de, 2009'da krizin olumsuz yanlarını görmeye başladık. Likidite, Güney Kore, Brezilya, Türkiye ve Hindistan gibi yıldızı parlayan ülkelere aktı. Avrupa'nın ekonomisi yüzde sıfırlara yakın bir büyümeye geldi. Bugün ise ABD yüzde 3 civarında büyüme hedefliyor. Bono faizleri yüzde 3'lere yükseliyor. Parasal ödemeler dengesi daha kontrol altında. Avrupa ekonomileri resesyondan çıkıyor. Türkiye'de ise yüzde 2.5-3 oranında büyüme bekleniyor. Faiz oranları TL bazında yüzde 16'yı geçti. Türkiye'nin bir diğer eksisi cari açık. Yabancı yatırımcının tereddüdü de bu noktada başlıyor. Para, yönünü yeniden gelişmiş ekonomilere çevirdi. Türkiye'nin yıldızı o dönemde parlaktı, bu dönemde de parlak, fakat para gelişmiş ülkelere yöneldiği için, nasibimizi gerektiği kadar alamıyoruz."

Yatırımcıda bekle-gör durumu var

"Yabancı yatırımcının en fazla rahatsız olduğu konu şu: Türkiye'de hukukta geriye işleme var. Bugün bir kanun çıkarıyorsunuz, ama bu kanun geriye dönük çalışıyor. Yatırımcı, 'Yeni geldim, ama mevcut bir şirketi satın almayı planlıyorum, geriye dönük yasalar benim satın alma sürecimi etkiliyor' diyor. Hükümetten talebimiz güvenli ve ileriye dönük bir sistem oluşturulması. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen insan geçmişin bedelini ödemesin. Hukuktaki dalgalanmalar insanları bekle-gör durumuna itiyor. Biz sermaye ihtiyacı olan bir ülkeyiz. Hükümetler yabancı yatırımcıya teşvikler veriyor. Türkiye'de de teşvik paketlerinin geliştirilmesi lazım. Bakanlıkların daha yaratıcı yapılar geliştirmesi gerekiyor."

Kurumsal yönetim rekabet unsuru olacak

"Enerji sektörü her zaman için ekonomik büyümenin olmazsa olmazı. Yenilenebilir enerjiler, gaz, nükleer gibi her alanda ihtiyaçların olduğu, yatırım yapılması gereken bir sektör. Perakendecilikte de ciddi bir potansiyel var. Türkiye'de üretimin arzu edilen hızda gitmediğini görüyoruz. Cari açığı düşürmek için yerli malı kullanarak üretmek gerekir. Oysa bugün daha çok, ticaret hakim. Katma değeri yüksek olmayan, kısa vadeli yatırımlar, makro düzeyde yardımcı olmuyor. Sağlık sektörü çok önemli. Gerek sağlık turizmi gerekse hastaneler açısından Türkiye çok cazip bir merkez haline gelecek. Bu süreçte aynı zamanda kamu özel ortaklıklarının çok önem kazanacağına inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde kurumsal yönetim rekabet unsuru olacak. Türkiye'de yerli rating firmaları kurulacak. 2019'ten sonra daha farklı ve daha hayecanlı bir Türkiye görüyorum. Türkiye'de bazı gerçekleri ekonomi yönlendiriyor. Bunlar, vazgeçilmez gerçekler."

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar