Putin’in Türkiye’den Batıya mesaj niteliği taşıyan gezisi

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Rusya Devlet Başkanı Putin 10 bakanıyla yaptığı Türkiye gezisinde kendisine Ukrayna sorunu nedeniyle ambargo uygulayan Batılı ülkelere, Türkiye’den mesaj veriyor. Aslında İzvestiya’nın “Olağanüstü dönemde Olağan ziyaret” başlığıyla tanımladığı bu gezi  iki ülke açısından da önemli. Rusya, Batının ambargo tutumuna katılmayan Türkiye ile 35 milyar dolarlık ticaret hacmini 2020’de 100 milyar  dolara çıkarabilmeyi amaçlıyor. Rusya’nın Akkuyu’da Türkiye’ye 20 milyar dolarlık bir nükleer santral yapma kararı var. Batılılar doğalgaz alımlarını azaltırsa, hem Türkiye’nin alımlarını artırabileceği, hem de  Türkiye üzerinden satışlarını artırabileceğini düşüncesi de bu dönemde gündeme geliyor.

Bu açıdan gezide doğal gaz fiyatlarında indirime gidilmesi, dış ticaret hacmini artırma yolunda Türkiye’nin doğal gaz alımını artırırken, tarımsal ürün ihracatı önündeki engelleri, gümrük sorunlarını azaltarak Rusya’ya ihracatını artırması için kararlar alınabilir beklentisinde olmak yanlış olmaz. Müteahhitlerimizin iş hacimlerini artırabilmesi konusunda da gelişmeler olabilir.

Dış politika açısından sorunlara farklı yaklaştığımız Ukrayna sorunu, Suriye konusuna farklı yaklaşım, Kıbrıs’ta gaz aranması, Karabağ sorunu gibi konular ise bu gezi sırasında masaya gelen konular olmayacaktır düşüncesindeyim.

Bizim Rusya ziyaretinde dış ticaret dengemizin iyileştirmesini amaçlayan önerilerde bulunmamız gerekir. 2013 yılı Rusya toplam ticaretimiz 32 milyar dolarken, bunun 25 milyar dolarlık bölümünü, yüzde 78.2’sini bizim alımlarımız ithalatımız, yüzde 11.8’ini yaklaşık 7 milyar dolarlık bölümünü ihracatımız oluşturmaktadır. Bu dengesiz dış ticaretin dengelenmesi için ihracatımızın artırılması gerekir. Bu dengesiz yapıda bizim Rusya’ya doğalgaz ve petrol alımlarından  dolayı bu ülkeye enerji bağımlılığımızın etkisi vardır. Ama konunun başlangıcında bu dış ticaretin denge içerisinde olması amaçlanıyordu.

Sovyetler Birliği’nin dağılması öncesi Özal döneminde 1984 yılında imzaladığımız Doğalgaz Anlaşmasının içeriğine göre, ödemelerin yüzde 70’inin mal ve hizmet olarak karşılanması koşula bağlanmıştı. Buna bağlı olarak müteahhitlerimizin Rusya’da önemli taahhüt işleri aldıklarına tanık olduk. 2000’li yıllarda  150 müteahhidimiz  Rusya’da yıllık 2.5 milyar dolarlık iş hacmine ulaştılar. 2010 yılında 20 milyar dolarlık bir portföye ulaşmışlardı. 1996 yılında 600 bin Rus turistin ziyaret ettiği ülkemize  2007 yılında 2 milyon turist geldi ve 1.4 milyar dolar gelir sağlamamıza yol açtı.

Doğaldır ki, Rusya’ya ihracatımızın ithalatımızın dörtte birinden az olduğu 32 milyar dolarlık dış ticaretimizi 2020 yılında 100 milyar dolara çıkartmayı hedeflerken bu dengesiz yapıya son verecek şekilde, yeni düzenlemeler gerekir.  İşin başlangıcında Özal dönemindeki doğalgaz alım anlaşmasında  olduğu gibi dengeli bir dış ticaret için adımlar atılmalıdır. O dönemdeki doğalgazın yüzde 70’ini mal ve hizmet olarak ödenmesi gibi bazı yeni koşullarla bizim ihracatımızın artırılabilmesi gerekir. Doğalgaz alımlarında bugün  Almanya’dan yüksek fiyat ödüyoruz. Burada da dengeli bir fiyat uygulamasına geçilmelidir.

Türkiye’nin Rusya’ya satabileceği tarımsal ürünlerin artırılması, tekstil-konfeksiyon ihracatının, taahhüt işlerimizin sürdürülmesi, sanayi ürün satışımızın artırılması, gelen turist sayısının arttırılması gibi ülkelerimiz arasındaki  dış ticareti dengeleyen bir yola girerek 100 milyar dolarlık 2020 hedefini dengeli hale getirmemiz mümkün olacaktır.

Bu gezi beş yıldır devam eden yıllık buluşmalarımız açısından olağan bir buluşma iken, Batının Rusya’ya ambargosuna katılmamamız açısından olağanüstü özellikler taşıyan bir gezidir. Bu gezinin, enerji faturamızın azaltılması, tarımsal ihracatımızın artırılması gibi olumlu gelişmelere fırsat verebilecek özellik taşımakta olduğu unutulmamalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar