Putin’in iki ordusu
Seçim telaşından, sıcak dış politika haberleri ister istemez gündemin dışında kaldı. Ancak geçtiğimiz günlerde, Ukrayna ve Rusya savaşına dair iki önemli gelişme gündeme geldi. Bunlardan ilki; başta İngiltere ve Fransa olmak üzere, Avrupa’nın yaklaşık üç milyar dolarlık bir savunma paketi ile Ukrayna’ya destek hazırlığında olmasıydı. Uzun zamandır ABD’den gelen milyarlarca dolarlık desteği de düşündüğümüzde, hava savunma sistemleri ve kara güçleri ile Rusya’nın karşısında bir direnç oluşturmaktan öte itici bir güç olma yolunda ilerliyor. Ukrayna, Batı desteği ile gitgide güçlenirken, Rusya tarafında ise hem askeri hem siyasi hem de ekonomik olarak belirgin sıkıntılar var. Bir kere şunu kabul etmek gerekir ki; 2022 yılının başlarında Ukrayna’ya giren Rus ordusu, Stalingrad direnişini gösteren, Berlin’e kadar giren, bütün Doğu Avrupa’yı Nazilerden temizleyen İkinci Dünya Harbi sonrası Kızıl Ordu’su değil. Herkesin algısında var olan o büyük Rus kara gücü, algılardaki yerinden çok uzaklarda bugün. Bunu savaşın ilk günlerinden beri görüyoruz. Rusya’nın söylem ve hedefleri ile sahadaki kazanımları baştan beri örtüşmüyordu. Rusya zorlanıyordu, hem de çok. Bunu sadece askeri ve ekonomik güce ya da Batı’nın Ukrayna’ya yaptığı yardıma bağlayamayız.
Ukrayna savaşı başladığından beri, ordunun yönetiminde dört kez büyük değişiklik oldu. Öncelikle Alexander Dvornikov ile başlayan komuta süreci 2022’nin mayıs ayında Gennady Zhidko’ya devredildi. Dört ay bu görevde kalmayı zorlukla başarabilen Zhidko’nun ardından ekim ayında göreve Sergey Surovikin getirildi. Ukrayna’nın Kharkiv ve Kherson’deki başarılı operasyonlarından sonra, ocak ayında Surovikin’in yerine Valery Gerasimov getirildi. Kısacası sürecin başından beri komuta kademesinin en tepesinde dört ayrı komutan ile çalışıldı. İşin enteresan tarafı; Ukrayna tarafı savaşın basından beri bütün süreci Valery Zaluzhny ile götürdü. Gördüğümüz gibi dışa çok yansımasa da bu savaşta Rusya’nın sıkıntısı sadece Ukrayna’ya yapılan batı desteği değil, uzun zamandır adı konulmayan bir iç karışıklıkta Rus ordusunda mevcut. İşte tam bu noktada geçtiğimiz hafta yaşanan gelişmelerden ikincisini söyleme zamanı. Wagner Grubu’nun lideri Yevgeni Prigojin’nin basına düşen açıklaması oldu. Prigojin’in Ukraynalılara belli bir fiyat karşılığında, Rus askerlerinin konumları, sayıları ve daha birçok istihbaratı verebileceğini ve böyle bir teklifi Ukraynalılara yaptığı iddia edildi. Tabii bu haberlerin hemen ardından Prigojin bu iddiaları tamamen yalanladı.
Belki de en önemlisi; Wagner grubu ile Prigojin’in kim oldukları, ne amaçla kuruldukları, nasıl işlediği meselesidir. Bilhassa da Ukrayna savaşı sürecinde yaşanan askeri istikrarsızlıkların ve karar alma sıkıntılarının temelini burada görebileceğimiz gerçeğidir. Prigojin zengin bir Rus iş adamı; son yıllardaki ünlü tabir ile Rus oligark. Her sektörde çalışıyor, Putin’e çok yakın bir isim. 2014'te kurduğu Wagner Grubu basit anlamı ile paralı asker şirketi. İstihbarat topluyorlar, operasyon yapıyorlar, savaşıyorlar. Birçok kişiye göre Putin’in özel ordusu. Suriye’den Libya’ya, Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Mali’ye ve Mozambik’e kadar birçok ülkede faaliyet gösteriyorlar. Bu grubun askeri gücünü binlerle, iki binlerle, üç binlerle ölçüldüğü günlerden bugüne geldiğimizde, elli binin üzerinde bir asker sayısına sahip olduğu düşünülüyor. Bir çoğunuz şahit olmuştur bazı haberlere, Rusya’da hapishaneler boşaltılıyor ve mahkumlar savaşa yollanıyor diye. İşte mahkumları devletin izni ile alıp, askeri eğitim veren, Ukrayna savaşında kullanan Wagner Grubu. Ukrayna savaşına kadar Wagner’in aktif olduğu bölgelerdeki operasyonları hep destekleyici ya da belli hedefler odaklı oldu. Oysa ki Ukrayna Savaşı’nda Rus ordusu kendi topraklarından başka bir toprağa hava ve kara gücüyle taarruza kalktı. Rusya, Genelkurmay, Savunma Bakanı ve üst düzey generaller ile resmi bir savaşın içerisinde artık.
İşte bu noktada Wagner grubu ile ordunun resmi kanadının arasındaki gerginlik, yöntem farklılıkları ve emir komutaya sirayet eden problemler iyice ortaya çıkmaya başladı. Son olarak ordunun başına atanan Valery Gerasimov’un tavrını netleştirmesi ile Wagner çatlağı kamuoyunda da konuşulmaya başlayan bir konu haline geldi. Özellikle geçen hafta gündeme gelen, bahsettiğim haber bazı hareketlerin ve Wagner’e karşı muhtemel bir operasyonun başladığının bir göstergesi. Putin sonu belli olmayan bu savaşa, Wagner sorununun üstü örtülerek devam edilemeyeceğinin farkında. Bundan dolayı Rusya-Ukrayna Savaşı’nı konuşurken asıl belirleyici etkenin, Rusya’nın daha da doğrusu Putin’in bundan sonraki süreçte bu gerilime dair alacağı kararı görmek ve buna göre savaşın şekilleneceğini bilmek gerekir.