Psikolojik şoklar sorunları çözemez
Kısa vadede finansal piyasalardaki eğilimleri yapay bir şekilde yönlendirerek beklentileri kontrol altına almak ve bu şekilde güven bunalımını aşmaya çalışarak sorunları çözmeye çalışmak şeklindeki yaklaşım işe yarar mı? Bugün küresel düzeyde hem sorunları, hem de nasıl tedavi edilmeye çalışıldığını anlamak ve olası sonuç konusunda fikir edinmek için bu soruya odaklanmak gerekiyor. Eğer gerçekçi olmaya çalışır ve orta vadeli bir bakış açısı ile konuya yaklaşır iseniz sonuç bu yaklaşımın işe yaramayacağı yönündedir; fakat çıkarlarınız gereği aksini iddia etmek zorunda iseniz insanları aptallaştırarak kısa vadeli bir bakış açısı ile insanları yönlendirmek adına finans piyasalarını yapay bir şekilde yönlendirmek ve sonuç alıncaya kadar gücünüz yettiğince zorlamak durumunda kalırsınız!..
Kısa vadeli yaklaşım şeffaflığı ve hassasiyeti azaltır; demokrasi ve serbest piyasa anlayışından süratle uzaklaşmak ve daha otoriter bir anlayışa hızla yol almak yönünde bir tercihtir. Amaç sorunları çözmek değildir, sadece yarattığı ağrı ve buna bağlı şikayetleri azaltmak adına uyuşturucu vermek gibidir; ağrıların daha az hissedilmesi ve şikayetin azalması hastalığın iyileştiği, sorunların çözülmeye başladığı anlamına gelmez. Teşhis çok geciktiği ve tedavi imkansız hale geldiği zaman gündeme gelir ve çözümsüzlüğün itirafından başka bir anlam taşımaz. Çok kez denenmiştir ve sonuçları bellidir: Özellikle 2001 yılında ABD'nin durgunluğa girmesi sonrasında çok yüksek bir yoğunlukta uygulanmış ve sorunların iyice ağırlaşması kaçınılmaz olmuştur.
Mali sektör, kamu kesimi ve finansal piyasalar durumu geneldeki büyüme performansı ve sürdürülebilirliğe bağımlıdır; genel gidişin yansımasıdır. Eğer küresel düzeyde gelir dağılımı bozuluyor ve rekabet koşulları olumsuzlaşıyor ise mali sektör ve kamunun durumu da olumsuz yönde gelişir ve finansal piyasalar eninde sonunda bu tabloyu fiyatlamak zorunda kalır. Fakat gerçeği gizlemek ve kitleleri beklentiler yolu ile bir süre daha yönlendirmek, başka bir deyişle zaman kazanmak adına geniş kitleleri aldatmak zorunda olursanız farklı bir görüntü oluşturabilirsiniz. Mali sektörde muhasebe kuralları ile oynar veya devlet güvencesi ile çok sıfırlı sermaye desteği gibi yaklaşımlarla güvensizliği aşmaya çalışırsanız; kamu kesimindeki olumsuzluğu ikinci plana atar finansal piyasalarda aşırı iyimser eğilimlerle spekülatif bir hava yaratarak güven bunalımını aşmaya çalışırsınız. Bu şekilde oluşturulan genel görünüm ekonomideki sorunları çözemez ve ağırlaşmasını önleyemez, büyümenin yeniden başlayıp sürdürülebilir olmasını sağlayamaz. Yapay bir görüntü ile olumsuz gerçeklerin gizlenmesi, geniş kitlelerin eksik ve yanlış bilgilendirilerek yönlendirilmesi gibi yaklaşımlar serbest piyasa ve demokrasi anlayışına aykırıdır; olsa olsa özgürlüklerin olmadığı daha otoriter ve planlı bir döneme yolculuktur...
Ekonomide gelir dağılımı ve rekabet koşullarındaki olumsuz eğilimlerin güçlenmeye devam ettiğini ve sorunları iyice ağırlaştırdığını görüyorum. Bu tablo istikrarsızlıktan başka bir şey üretmez. Büyümenin yerini küçülme almış, işsizlik hızla artmaya başlamış, talep daraldıkça hem bütçe açığı hem de sorunlu kredilerdeki artış kontrolden çıkmış ise ne beklersiniz? Herhalde her şeyin iyiye gitmesini değil!.. Asıl önemlisi IMF ile anlaşılacak olması bu tablodaki önemi nedir ve neden abartılıyor? Yanıtlayalım; IMF ile anlaşma küresel krizin de etkisi ile görüntü ile gerçekler arasındaki farkı kısa vadede abartmak ve yaşanacak bazı gelişmeleri bir süre geciktirmek dışında bir işe yaramaz; tersini iddia edenlerin durumu denize düşüp yılana sarılanlarınkinden farklı değildir.
Kısa vadede bol sıfırlı rakamlarla psikolojik şok uygulayarak finansal piyasaları ve beklentileri yapay bir şekilde yönlendirmek şeklindeki yaklaşım ekonomik açıdan tutarlı değildir. Bu tercih muhtemel gelişmeliri bir süre geciktirebilir; bazı kesimlerin yaptığı yanlışların faturasını başkalarına ihale etmesine yardım edebilir, günü kurtarabilir fakat sorunların ağırlaşmasını önleyemez. Zira fatura eninde sonunda geniş kesimlere çıkar ve çaresizlik artar, istikrarsızlık çok yönlü olarak gelişir; yaratılan kısır göngü kendi kendini besleyerek olumsuzlukları tırmandırır. Halkın hızla yoksullaştığı bir ülkede mali kesimin ve kamu dengesinin sağlıklı olması, demokrasi ve serbest piyasa anlayışının güçlenmesi, karanlığın aydınlığa dönüşmesi mümkün değildir. Bol sıfırlı rakamların istenmeyen yönde bir psikolojik şok etkisi daha vardır; bu tutarlar kimlerin cebinden çıkacaktır?.. Hedef kitlenin böyle bir imkanı yok ise neler yaşanacaktır!..