‘Projelerinizi Arap sermayesiyle hayata geçirin’ önerisi

Yaşar KUŞ
Yaşar KUŞ İZMİR'den [email protected]

Geçmişte Arap ülkeleri dendiğinde aklımıza sadece petrol gelirdi. Oysa bugün ticaretten sanayiye, iletişimden telekomünikasyona pek çok alanda Arap şirketlerinin dünyada etkilerini artırdıklarını görüyoruz. Arap coğrafyasında da yatırımlar hızla artıyor. Tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu bu ülkelerle ticari ilişkilerimizde de çok hızlı bir yükselme var. Anımsarsınız; TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu son 15 yılda Arap ülkeleri ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin 7.5 kat artarak 47 milyar dolara kadar ulaştığını söylemişti. Ayrıca Arap ülkelerinden gelen turist sayısı da aynı dönemde 9 kat artışla 3 milyon oldu. Rakamlar hızla artıyor ama Arap Ligi’nin 390 milyonluk nüfusunu, 2.8 trilyon dolarlık ekonomisini ve 2.7 trilyon dolarlık dış ticaretini düşününce ideal seviyeye geldiğini söylemek güç.

İzmir’de Türkiye’nin 22 Arap ülkesi ile ticaretini artırmak için 10 yıldır inatla mücadele eden biri var. Türk-Arap Ülkeleri İşbirliği Derneği’ni kuran ve halen başkanlığını yürüten Sabuhi Attar, son olarak geçen hafta iki taraftan iş adamlarını Kuşadası’nda eş zamanlı düzenlediği 3 etkinlikte bir araya getirdi. Efes Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen 4. Gıda ve Gıda Teknolojileri Fuarı, 2.Tarım ve Tarım Teknolojileri Fuarı ve 1. Otel Malzemeleri ve Ev Dışı Tüketim Fuarı İşbirliği Organizasyonları’na Türkiye’den 143 firma, Arap ülkelerinden 500’den fazla işadamı katıldı.

Turabexpo markası ile 4 yılda 9. kez bu zirvelerden düzenleyen Sabuhi Attar, artık iki taraf arasındaki ekonomik ilişkilerin ticaretten yatırıma doğru dönüşmesinin zamanının geldiğini düşünüyor. Bunun, sadece Türkiye ya da Arap pazarı için değil, dünyaya açılmak için de iyi fırsatlar sunacağını anlatan Attar, yaptığımız sohbette şunları söyledi: “Akla önce ticaret geliyor ama iki taraf için yatırım konusunda daha büyük fırsatlar var. Türk şirketleri büyük know how ve teknolojiye sahip.

Çoğu zaman önlerindeki en büyük engel sermaye yetersizliği. Arap işadamlarında ise durum tam tersi. Ciddi bir sermaye birikimleri var ama bilgi ve teknoloji konusunda eksiklikler yaşıyorlar. Yani iki tarafın avantajları ve dezavantajları birbirini tamamlar nitelikte.”

Bu durumu ortaya koymak zor değil. Hatta karşılıklı yatırımlar da bunun farkında olunduğunu ve harekete geçildiğini gösteriyor. Son 15 yılda Türk işadamlarının Arap coğrafyasına yaptıkları doğrudan yatırımın 36 kat, Arap yatırımcıların Türkiye'deki doğrudan yatırımlarının da 23 kat artarak 10 milyar doların üzerine çıkması en önemli gösterge. Ama bunların çok büyük kısmını büyük sermayeler arasındaki işbirlikleri oluşturuyor. İki taraf arasındaki ortaklıkların daha büyük bir ivme kazanması için KOBİ’lerin işe dahil olması şart.

Sabuhi Attar, bu konuda görevin Türk tarafına düştüğünü düşünüyor. Attar, “Talep eden biz olmalıyız. Malı ortaya koymazsanız kimse talip olmaz. Ar-Ge firmalarımız var. Üretimlerini büyütemiyor, sermayeye ihtiyaç duyuyorlar. Büyütemeyince de işlerini kapatmak zorunda kalıyorlar. Burada eksik olan tanıtım. Proje sahibinin çantasını alıp gideceği, tanıtım yapacağı organizasyonlar yapılmalı. İş artık basit ticaretten bu şekle evrilmeli. Projesi olan ortaya çıkarmalı. Büyük kuruluşlar bunu yapabiliyorlar. Ama bizim KOBİ’ler üzerinde çalışmamız lazım. Büyükler her konuda destek de alabiliyorlar. KOBİ’lerse projelerini nasıl tanıtacaklarını bile bilmiyorlar” diyor.

Sabuhi Attar’ın projesi olan KOBİ’leri Arap sermayesi ile buluşturma önerisi yabana atılmamalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar