Proje-odaklı siyaset, işyeri yönetim tarzını da etkiler

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

Siyaset her zaman iki ana eksen üzerine gelişir: Biri, doğuştan kazanılan değerler üzerinde kuruludur; ırk ve inançların bilinen temel kavramlarını kullandığı için kendini anlatması, kitleleri çekmesi kolaydır. Değer-odaklı siyaset, sorgulama ve irdeleme yerine "inanma" esası üzerinde inşa edilir.

Değerler üzerinde siyaset özünde ayrımcı ve çatışmacı bir temelde gelişir; çoğu kez de toplumların çok şeyi yitirmesine yol açmıştır.

Eğer kısaca değinilen bu yargılara tarihten bir tanık arıyorsanız; İlber Ortaylı'nın "Tarihimiz ve Biz" adlı kitabından Hasan Padişah örneğine bakabiliriz,

"Osmanlı edebiyatında Akkoyunlu Uzun Hasan'a Hasan Padişah" denir. Onun Doğu Anadolu toprak düzeni için çıkardığı kanunnameler hemen hemen olduğu gibi kabul edilmiştir. 'Hasan Padişah" teşkilatçılığı ve meşruiyeti tasdik edilmiş bir hükümdardır. Ancak Otlukbeli Savaşı da son derece önemlidir; çünkü Otlukbeli, iki Türkmen devleti arasında geçmiş bir kavgadır. Bu Türkmen devletinin bir tanesi, Türkmenliğin bütün ananesini, teknolojisini, askeri ve idari yapısını devam ettiriyor. Öbürü ise, yeni çağların Rönesans'ın askeri tekniklerini almış, uyarlamış ve uygulamış bir kuvvettir.

Uzun Hasan, bilindiği gibi Trabzon Kommen Hanedanı'nın torunudur. Bizans İmparatorluğu ailesinin, dolayısıyla Gürcü hükümdarlarının kanını taşır. Bu soy ileride Şah İsmail'in şahsında etkinliğini gösterecektir. Şah İsmail Safevi, Uzun Hasan ile Erdebilli Şeyhleri'in çocuğudur. Bunlar Ehli Beyt'e mensup, emperyal ailelerdir. Safevilerin askeri fevkalade iyi savaşan, inanmış kitledir. Peki niye yeniliyorlar? Yeniliyorlar, Çünkü Safeviler devlet olarak teşkilatlanmaya çalışıyor. Bunun için dini ve ideolojiyi kullanıyorlar. Şiiliği ilk defa resmi din ilan ediyorlar. Böyle bir mezhep her zaman varlığını sürdürmüştür; ancak devletin resmi dini ilan edilmesi ilktir."

Şah İsmail'den Hümeyni'ye

Şah İsmail'den Humeyni'ye inanç değerlerini siyasetin temel unsuru yapmanın ne gibi sonuçlar yarattığını biliyoruz. Sadece bizim yakın çevremizde değil, Güney Amerika'da iki büyük uygarlığın bir avuç İspanyol askerine yenilmesinin ardında da değerlere dayalı siyasetin acı anıları vardır.

İkinci eksen, proje-odaklı siyasettir. Proje siyaseti belli bir amaç etrafında örgütlenen, fırsatların, tehlikelerin, olanakların ve kısıtların alabildiğine irdelendiği; ortak değerlere, ortak iradeye, ortak yararlara, ortak projelere ve ortak kurumların yaratılmasına dayalı olarak geliştirilir.

Doğuştan kazanılan değerler karşısında, yeni adlandırmalara, kavramlara, düşüncelere ve davranışlara dayalı "proje-odaklı siyaseti" üretmek ve kabul ettirmek büyük emek ve zaman gerektirir. Toplumlar bu bedeli göze alırlar; çünkü değer-odaklı siyaseti dengelemenin başka etkin bir yolu bulunmuş değildir.

Bugün toplumumuzda siyaset gündemi yapay konulardan uzaklaşıp, ekonomi-odaklı geliştirici ve ilerletici bir odağa oturmuyorsa; bunun başlıca nedeni, proje-odaklı siyaset üreten bir siyasi yapılanmanın ortaya çıkmamasıdır.

Dönüşüm dönemlerinde

Toplumların "ciddi dönüşüm süreçlerinden geçtiği" dönemlerde; değer-odaklı siyasetin dengelenmesi önemlidir. Bu dengelemeyi yapacak projelerin, iş yaşamında ağırlığı artan hizmet çalışanlarına yönelmesi, yaratıcı-girişimcilik zenginlik üretiminin ve geleceğe güven altına almanın özünü oluşturur. Bu öze dayalı siyasi projeler üreterek bir yere varılabiliriz.

Hizmet üretenlerin örgütlenmesi kuşkusuz güç bir iş. Ama jenerik emeğin üretim dışına kaydığı, kendi kendini programlayan emeğin üretimde vazgeçilmez konuma geldiği göz ardı edilerek siyaset üretilemez.

Ülkemizde değer-odaklı siyasetin bu denli ağırlık kazanması toplumun uzun dönemli çıkarları açısından yararlı sonuç vermeyecektir. Bu kesin hükme, yakın ve uzak tarihin sayısız örneğinden yola çıkarak varıyoruz. Eğer "tarih bilinci" geçmişten ders alarak, daha sağlıklı gelecek yaratma ise, bizim değer-odaklı siyasetin olumsuz etkilerini dengeleyici bir siyasi örgütlenmeyi hızla hayata taşımamız gerekiyor.

Bizim sezgilerimiz, bilgilerimiz ve anladıklarımız; "proje-odaklı siyasetin" özellikle işyerleri açısından büyük yararları olacağını söylüyor. Proje-odaklı siyaset öne çıkarılabilirse, medyada makroekonomik çerçeve sorurlar yanında; proje-odaklı sorunlar öne çıkacak; iş yerlerinin alışkanlıkla değil, analizle yönetiminin kaynak verimindeki önemi tartışma gündeminde gerekli ağırlıkta ele alınabilecektir.

Eğer makro konuları tartışmadan hoşlanıyorsak; tartışmaya proje-odaklı siyaseti nasıl üreteceğimiz noktasından başlayalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar