Profesyonel ahlak, yüzleşme özgüveni gerektirir

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Çalıştığım kurumun yönetim kurulu başkanın bulunduğu bir yemekli toplantıda, ülkemizde tanınmış bir işadamı tartışılıyordu. İşadamının servetinin nasıl elde edildiğinin "sır olan” yönüne vurgu yapılıyordu. Söze girip, "Servet ve sermayenin kaynağını bilemem ama fabrikaya dönüşmüş olması, işadamının sırtına alıp götüremeyeceği bir esere yansıması, o servet ve sermayeyi milletin malı yapmıştır”  dedim.

Yönetim kurulu başkanı bu söze anlamsız bir tepki verince, genel müdür ve yönetim kurulu üyelerinin bulunduğu yemekli toplantıda, "Sizi yarın sabah rahatlatabilirim. Ben her saniyenin hesabını verebilirim ama herkesin verebileceğini sanmam” dedim.

Tartışmaya tanıklık edenlerin biri dışında hepsi yaşıyor. Anlatılanlarda eksik ve yanlış varsa açıklama yapmalarını isterim.

Verdiğim sert yanıt, yönetim kurulu üyeleri arasında şaşkınlık yarattı... Özellikle de kuruluştan bağımsız bir alanı temsil eden üyeler, yemek sonrasında cesareti nereden bulduğumu sordular. Kendilerine, "Attığım her adımı, yanlışları ve doğruları ile kaydediyorum” dedim. Bu iddiamın ayaklarının ne kadar gerçeği yansıttığını kanıtlamak için sizlere çok küçük bir örnek sunmak istiyorum.

Ambalaj çalışmaları

Çalıştığım dönemde ambalaj çalışmalarının da içinde bulundum. Arşivime bakarak, söz konusu çalışmanın ayrıntılarını bugün de belgeleriyle açıklayabilme derecesine ilişkin kendimi sorguladım. Herhangi bir zamanda hesap verebilmek için tuttuğum notların bir kronolojisini çıkardım. Hesap verebilir olmanın özen, dikkat, emek ve özveri gerektirdiğini somutlaştırarak, genç kuşak yöneticilere bir örnek sunmak istiyorum.

1. İcra Kurulu 4 Eylül 1984 tarih ve 5846 sayılı karar ile ambalaj sorunlarının II. Grup Koordinatörlüğü başkanlığında araştırılmasını kararlaştırmıştır. Koordinatörlük konunun araştırılması için Planlama ve Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğünü (PEAM) görevlendirmiştir.

2. PEAM'ın hazırladığı “Topluluğumuzun Kağıt-Karton Ambalaj Sorunları Ara Raporu” Ocak 1985 'de tamamlanmıştır.

3. 14 Şubat 1985 tarihinde topluluğa bağlı kuruluş yetkililerinin katıldığı “Ambalaj Konseyi” PEAM'ın hazırladığı raporu görüşmüş; saptanan ilkeler özetlenerek raporun İcra Kurulu'na sunulması kararlaştırılmıştır.

4. 21 Şubat 1985 tarihinde İcra Kurulu, Ambalaj Geliştirme Merkezi ve Ana Depo kurulması kararını almış, üretim tesisi için bir fizibilite hazırlanmasını istemiştir. Üretim tesisiyle ilgili çalışmaların Pazarlama Koordinatörlüğü'ne bağlanması, ihtiyaçların yurtiçi ve yurtdışından karşılanması için II. Grup Koordinatörlüğü' nün görevlendirilmesine karar verilmiştir.

5. İcra Kurulu 2.4 1985 tarihinde PEAM'ın hazırladığı “Ambalaj Geliştirme Merkezi ve Ana Depo Hakkında Not” ve Merkez Pazarlama Müdürlüğü'nün hazırladığı "Merkezi Bir Ambalaj Örgütü Kuruluş Çalışmaları İçin Temel Kavram ve Ambalaj Merkezi Modeli Notları” konulu raporları incelenerek; üretim tesisi fizibilite çalışmalarının hızlandırılması kararı verilmiştir.

6. 31 Mayıs 1985- 8 Haziran 1985 tarihleri arasında Günay Apak, Rüştü Bozkurt ve Necdet Uygurer'in katıldıkları Avrupa ülkeleri gezisi ve fizibilite verilerinin toplanması incelenmesi yapılmıştır.

7. 4 Temmuz 1985 tarihinde Ambalaj Üretim Tesisi Ön Fizibilitesi İcra Kurulu'nda görüşülmüştür. Çalışmaların derinleştirilmesi kararı alınmıştır.

8. 11 Temmuz 1985 tarihli İcra Kurulu toplantısında konu yeniden gündeme alınmış, "Teknik Bilgi” görüşmeleri yapmak için biri heyetin yurtdışı incelemesi yapması kararlaştırılmıştır.

9. 23-29 Ağustos tarihlerinde Remzi Ormancı, Erhan Aras, Günay Apak ve Rüştü Bozkurt'un katıldıkları heyet önce Batı Almanya' da daha sonra Erhan Aras, Günay Apak ve Rüştü Bozkurt'tan oluşan heyet İsviçre ve Avusturya' da ambalaj tesislerinde incelemeler yapmıştır.

10. 16-17 Eylül 1985 tarihinde Norveç'ten Sabsborg Popp yetkilileri İstanbul'a gelmiş ve teknik sorunlar üzerinde görüşmeler yapılmıştır. Bu kuruluş teknik yardım anlaşması yapamayacağını bildirmiştir.

11. 25 Eylül 1985' te TUD yetkileriyle görüşme yapılarak Ambalaj Tesisi yatırımının İstanbul'da yapılmasının teşvik edilmesi için sözlü onay alınmıştır.

12. 22-23 Eylül 1985 günleri Batı Almanya'da Stabernach firması yetkilisi İstanbul' a gelmiş, kendisiyle "yabancı ortaklık” konusu görüşülmüştür.

13. IFC yetkilileriyle Ambalaj Üretim Tesisi' ne ortak olmaları ve kredi temin etmeleri konusunda öngörüşmeler yapılmıştır.

14. 14 Ekim 1985 tarihinde DEG (Almanya Finans Kurumu) temsilcisiyle tesise ortaklık ya da kredi temininde pozisyonlarının ne olacağını sorgulayan bir görüşme yapılmıştır.

15.18-20 Ekim 1985 tarihinde Genel Müdür Talat Orhon, Erhan Aras ve Günay Apak Almanya'da Fulda'da Stabernach tesislerinde inceleme yapmıştır.

16. 25 Ekim 1985 tarihinde Türkiye Şişecam Fabrikaları A.Ş yönetim kurulu Ambalaj Tesisi kuruluşunu görüşmüştür.

Bu tarihten sonra Japonya'ya yapılan bir inceleme gezisi nedeniyle çıkan görüş ayrılığı nedeniyle çalışmalara sadece planlama boyutu ile katıldım, gelişmeleri birinci elden değil, toplantı notlarından izlemeye başladım. O ayrıntıları aktarmak yazının sınırlarını çok aştığı için bu çerçevede sınırlı tuttum.

Dosyalarınıza hakim olun!

Eğer çalışmalarınızı kayıt altına alarak, ona hakimiyetinizi artıyorsanız; hesap verebilme özgüveniniz de artar.

Genç profesyonellere, sadece elektronik kayıtlara güvenmenin ötesine geçmelerini önermek istiyorum. Zaman zaman, çalışmalarınızı geriye doğru yazıya dökerek belgelerseniz, dosyanıza hakim olmak için çok önemli bir adım atmış olursunuz. Birkaç konuda bu çalışmaları yaptığınız zaman çevrenizdeki üstlerinizin de astlarınızın da saygısını kazanırsınız.

Çeyrek yüzyıl önce yapılan bir çalışmayı bütün ayrıntıları ile tartışabilecek gücü kendimizde bulmalıyız. Bu, "yaptığım her şey doğruydu” iddiası değildir; olmamalıdır. Öylesine şişirilmiş bir egoya sahip olmak tehlikeli olduğu kadar, insanlık değerlerine de aykırıdır. Yaptıklarımızın yanlışlarını da doğrularını da gerekçeleri ile savunabilmeliyiz; eksiğimizi kabul etme olgunluğu göstermeliyiz. Toplumların birikimi, bilinci, sağlam bakış açısı, buluş yeteneği, beklenti dengesi ve bereket üretme gücü ancak bu yolla ilerletilebilir. Bu birikimlerin derlenmesini, yazılı kayıt altına almasını becerebilen kurumlar sıçrama apar; yapamayanlar da içten içe çürürler.

Hatta, ciddi biçimde gelecek inşa etme niyetinde olan kurumların, kendi hafızalarını oluşturan geçmişteki çalışmaları bugünkü yönetici kuşaklarının önünde tartışma fırsatı yaratmasının çok büyük birikim ve zenginlik yaratacağını düşünenlerdenim. Yöneticilerin kendilerini "milat” kabul etmelerinin, geçmişten bağlarını koparmalarının "yaşamın sürekliliği ve bütünlüğü” ilkesine aykırı olduğunu, kuruluş ve kurumlara ciddi zararlar verebileceğini çok söylüyor, otuz yıldır da durmadan yazıyorum.

Dünün birikimlerini yarına, geleneği geleceğe taşımadan sağlıklı bir gelişme yaratamayız.
Profesyonelliğin temel ahlakı, dosyalarımıza hakim olmak; her ortamda yanlışlarıyla doğrularıyla onlarla yüzleşebilmektir.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar