Prof. Akat: Üretim için eğitim konusu beni 1960'ların heyecanına taşıdı

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Prof. Asaf Savaş Akat, "Üretim için eğitim konusu beni 1960'ların heyecanlı günlerine geri taşıdı. Üniversite gençliğinin sol fikirlieri tanımaya başladığı döremde, ekonomik kalkınmanın hedefi ile eşitlikçi bir toplum arayışı içindeydik. O dönemde, 'sanat toplum içindir', 'eğitim üretim içindir' gibi sloganlarda somutlaşan bir tazelik, bir naiflik vardı. Nüanslara dikkat edildiğini söyleyemem" diyor. Prof. Akat, 21. yüzyılda bu konuyu ele alırken, şu değerlendirme ile başlıyor:

"Modern toplumun en belirgin özelliği yüksek verimliliktir. Teknolojik gelişme ve sermaye birikimi, çalışan başına üretim miktarını hızla artırıyor. Geri planda, üretim sürecinin ve üretimde kullanılan araçların giderek daha karışık hale gelmesi yatıyor. Çünkü çalışanların bu karmaşıklığı yönetebilmesini mümkün kılacak beceriler ancak uzun ve etkili bir eğitim dönemi sonunda elde edilebiliyor.

21. yüzyılın ilk çeyreğinde iki kritik gelişme eğitime ek sorunlar getiriyor. Bir; bilim ve teknolojide nitel bir sıçramanın işaretleri artıyor. Yapay zeka, akıllı robotlar, genetik mühendislik ve benzerleri yarının üretim süreçlerinin bugünden çok farklı olacağını işaret ediyor. İki; Çin ve Hindistan gibi kıta ekonomiler hızla yüksek düzeyde verim düzeyini yakalıyor. Yeni neslin küresel düzeyde bugünden çok farklı bir rekabet ortamıyla baş etme zorunluluğuna işaret ediyor."

Prof. Akat, bu durumun ortaya çıkardığı yapıyı ve bizim eğitim yapımızı şöyle tanımlıyor:

"Sorular çok basit, cevapları ise fevkalade zordur. Bugün okula giden neslin gelecekte yüksek verimli üretim yapabilmesini sağlayacak beceriler nelerdir? Bugünün eğitim müfredatı ve anlayışı bu becerileri geliştiriyor mu?

İlkinin yanıtını pek kestirmesek bile, ikincisine kolayca 'hayır' diyebiliyoruz. Türkiye'nin mevcut eğitim sistemi geçen yüzyılın ihtiyaçlarına bile cevap vermekte zorlanıyor. Ezbere dayanan, çoklu testlerle hazırlanmayı eğitim zanneden, hala beyin yıkamayı önemli bir hedef olarak gören bu süreç öğrenme motivasyonunu da öldürüyor.

Okulu külfet gören, öğrenmeyi küçümseyen, testlere ve diplomaya odaklanan, kopyayı ve torpili onaylanan bir nesil yetişiyor. Neticede 12, hatta 16 yıl eğitim gören gençlerin, bırakın yarını, ekonominin bugün gerektirdiği becerilerden bile yoksun bırakıldıkları izleniyor."

Akat, bu olumsuz tabloyu ortaya koyduktan sonra önerisini şöyle yapıyor: "Türkiye'de herkes köklü bir eğitim reformunun acil ve zorunlu olduğunu söyler ('önce eğitim'). Buna karşılık uygulamaya yönelik ve yapılabilirliği olan (somut politika önerilerine rastlanmaz. Geçmiş eğitimin yetersizliği bir başka adımdır. Çağa uygun bir eğitim sistemini geliştirmemizin zamanı gelmiştir."

Prof. Asaf Savaş Akat, eğitim sistemimizin çağa uygun olmadığını örneklendirerek, çağa uygun bir sistem öneriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar