‘Proaktif olmalıyız, bizim yoğurdumuz ekşi değil’
Bu sözler Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’e ait… Türkiye’nin son yıllarda, özellikle satın almalarla globalleşen, ‘yıldız’ grubunun stratejilerinin anlatıldığı toplantıda konuşan Ülker, 15 Temmuz sonrasını değerlendirirken, Türkiye’nin değerleriyle yerinde durduğuna dikkat çekti. Murat Ülker, burada proaktif tavrın önemine de işaret ediyordu. Türkiye’nin uluslararası arenada gücünü korumasında şirketlerinin ve markalarının önemi büyük… Ülker, mevcut gücünü kaybetmiş markaları, Gözde Girişim altında satın alarak-ortak olarak, tekrar ekonomiye kazandırıp değer kattıklarını söyledi.
Önce biraz sıcak konulardan başlayalım… Sonda konuştuğumu önce yazayım. Sohbet etme fırsatı bulduğum Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’e son dönemde yaşananların ardından, uluslararası alanda, belirli genel bir olumsuzlukla karşılaşıp karşılaşmadıklarını sordum… Ülker, Türkiye’ye sermaye girişinin olduğunu, kendi işlerinde de bunları gözlemlediklerini söylüyordu. Ülker, “Bizim işlerimiz iyi gidiyor. İhracat da yatırımlarımız da iyi gidiyor. Sorunuza yanıt olarak, proaktif olmak gerekiyor. Hepiniz bana soru sorun da ben hepsine cevap vereyim, kendimi savunayım demenin manası yok. Bizim yoğurdumuz ekşi değil. Hemen ne yaptık, yani 15 Temmuz haftasının başında. Yabancı ortaklarımızla oturduk. Onlara durumu anlattık. Onlar da dediler ki biz Türkiye’deki yatırımlarımıza devam ediyoruz, işlerimize devam ediyoruz. Yaptığımız ve yapacağımız yatırımları açıkladık. Burada en mühim şey sorulmadan cevabını vermek. O hafta sonu yabancı ortaklarımız bizi arayıp siz iyi misiniz diye sordular. Yanıt verince de iyi olduğumuz anlaşıldı. Arkadaşlar o hafta içinde ne olacağını konuşurken bize Almanya’dan para geldi. Farmamak’ı sattık. Etkilenecek bir şey olsa Alman hükümeti der ki, dur. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Baktığınız zaman Türkiye’ye hâlâ sıcak para girişi var. Yatırım yapmaya niyetli insanlar bütün bunları bir fırsat olarak görüyorlar. Türkiye yine aynen yerinde duruyor” diyordu.
‘Gözde’yi çok önemsiyorum’
Geçtiğimiz hafta içinde Yıldız Holding’in yöneticileriyle gerçekleşen basın buluşmasında, grubun farklı alanlardaki stratejilerini dinleme fırsatı buldum. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’in değerlendirmelerinin yanı sıra grubun bisküvi-çikolata işlerini altında topladığı Pladis’in CEO’su Dr. Cem Karakaş son durumu özetledi.
Murat Ülker’in özellikle dikkat çekmek istediği konu ise Yıldız Holding’in ‘yan işlerini’ yönettiği Gözde Girişim’in üstlendiği misyondu… Ülker şöyle anlattı: “Gözde benim çok önemsediğim bir şirket. Neden çok önemsiyorum? Gözde sadece Yıldız Holding'e değil, Türkiye ekonomisine de çok önemli katkı sağlıyor. Türkiye'nin varlıklarını kaybolup gitmekten kurtarıyor, kurtarmakla da kalmıyor değer katıyor. Gözde'nin altında birbirine benzemeyen pek çok irili ufaklı şirket var. Bu şirketlerin benzeyen tarafı ise, Gözde'ye girmeden önce bir kısmında işlerin yolunda gitmemesi. Gözde bu şirketleri büyütüp, geliştirip kendi sektörlerinde bir ‘değer’ haline getiriyor. Böylece şirketler kendi bilançolarını kısa sürede toparlayıp sağlıklı birer şirket haline geliyor.”
Yıldız’dan girişimci şirket modeli
Gözde Girişim CEO’su Mustafa Aydemir, Yıldız Holding’in yüzde 27’sini Gözde Girişim çatısı altındaki şirketlerin oluşturduğunu işaret ederken, “Altı yıllık genç bir şirketiz. Bugüne kadar bünyemizdeki şirketlere 1.3 milyar TL’yi aşan bir yatırım gerçekleştirdik. Şirketlerimizin toplam çalışan sayısı 26 bin” dedi. Markaları alt alta koyarsak Şok Marketler, Derby, Kümaş, Makine Takım, Polinas… Hepsi Türkiye ekonomisinin yarattığı önemli değerler... Tabii burada ekonomiye ciddi bir katkı var. Ancak, Yıldız Holding’in uyguladığı model de aslında, günümüz iş dünyası içinde ‘Girişimci Şirket’ modeli… Yeni ekonomik rekabet ortamında, bir şirketi veya markayı yeniden yaratmak çok zor. Oysa, potansiyeli olanları, değerlerine getirmek çok daha önemli bir yol… Burada eğer yapılabilirse satışların yerli şirketlere yapılması katma değeri bir kat daha artırıyor. Çünkü ülkenin girişimlerinin ve girişimcilerinin güçlenmesi önemli…
‘Dikey entegrasyon zorunlu değil’
Şunu belirtmek gerekiyor, Yıldız Holding, bu işlere girerken kalıcı değil yatırımcı olarak giriyor. Murat Ülker konuşmasında ‘kor’ işlerden uzaklaşmayacakları sinyalini de veriyor. Geçmişte bunun zorunluluktan olduğuna dikkat çekiyor. Yine büyüme çikolata-bisküvi-şekerleme merkezinde devam edecek. Ülker bunu şöyle açıklıyor: “1944'te Ülker'de bisküvici olarak başladığımız işimize zaman içinde çikolata ve keki de ekledik. Dedik ki bizim ustalığımız bu işlerdir. Bu işlerimizde ilerleyelim. Fakat gelin görün ki, bisküvi ve çikolatada istediğimiz kaliteye ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz hammadde ve hizmetleri 1970'lerin Türkiye’sinde temin edemiyorduk. Biz de o dönem ülkenin şartları nedeniyle yağımızı, sütümüzü, unumuzu hatta ambalajımızı kendimiz üretmek zorunda kaldık. Dikey entegrasyona gittik. Sabri Bey’in prensibi ile yağ ve süt sektörüne girişimiz de böyle oldu. Böylece, müşterilerimize istediğimiz kalitede kesintisiz ürün sunabildik. Bu süreç içerisinde böyle bir zorunlulukla Yıldız Holding, gıda alanında büyümesine devam etti. Yani, işe dikey entegrasyon ile başlamışken zorunluluktan yatay organizasyonla ağırlıklı olarak gıda alanında büyüdük. Bu şirketlerin bazılarını öyle büyüttük ki sahalarında lider oldular, yurt dışından ortak olmak isteyen şirketler çıktı. Ana kategorimiz dışında kalan şirketlerimiz de çok başarılı oldu. Rüştlerini ispat etti. Ülkemiz de çok şükür gelişti, artık dikey entegrasyon zorunluluğumuz kalmadı. Biz de kapımızı çalan taliplilere evet dedik. Bildiğiniz gibi, sırasıyla Ak Gıda’yı ve içecek işimizi (Cola Turka, Çamlıca, meyve suyu) sattık, küçük ortak olduk. Çünkü, stratejimiz bize artık bu manada bir yatay organizasyona gerek kalmadığını işaret etmişti. Tüm bu devirlerin ülkemize büyük katkısı oldu. Şimdiye kadar 6 yabancı ortağımız ile Türkiye’ye 1 milyar TL’ye yakın reel yatırım yapmış olduk. Yatırımcı girişleri ile bu rakam 4 milyar TL’yi aşıyor.”
Polinas Avrupa’nın ikincisi
Gözde’nin önemli şirketlerinden biri de Polinas… Toplantıda, ambalaj filmi üretiminde (BOPP) Avrupa’da tek çatı altındaki en büyük kapasiteye sahip olduklarını ifade eden Polinas’tan Sorumlu Başkan Yardımcısı Merih Ceyhan ambalaj sektörü ve şirkete dair şunları söyledi: “Polyester üretimi ile işimizi daha da çeşitlendirmek için, Avrupa’da bu işin teknolojisini bilen, uzun yıllardır yapan ve rüştünü ispat etmiş İtalyan Nuroll’u 2011 yılında bünyemize kattık. Böylece hem know-how’ı hem de Nuroll’un pazarını satın almış olduk. Bu know how’ı Türkiye’ye kazandırarak 2012 yılında Manisa’da modern bir polyester ambalaj tesisi kurduk. Son yıllardaki yatırımlarla kapasitemizi iki katına çıkardık. İstihdam da neredeyse iki katına çıktı. Polinas, Türkiye’de lider konumda. Şu anda Manisa’daki BOPP tesisimiz Avrupa’da tek çatı altındaki en büyük kapasiteye sahip. Avrupa’da toplam kapasite anlamında ikinciyiz, dünyada da ilk 15 içindeyiz.”
‘Pladis'te organik büyümeyi hedefliyoruz'
Toplantıda, Yıldız Holding’in global anlamdaki yolculuğunu ise Pladis CEO’su Dr. Cem Karakaş anlattı. Pladis’in yıl sonuna kadar yüzde 15’lik büyüme hedefini tutturacağını ifade eden Karakaş, büyümeyle ilgili şu mesajı verdi: “Organik büyüme hedefliyoruz. Bizim organik büyüme potansiyellerimiz o kadar yüksek ki. Önümüzde çok çok gidecek yol var. Dünyanın birçok coğrafyası var.” Cem Karakaş’ın söyledikleri şöyleydi:
- Global atıştırmalık pazarı 350 milyar dolar değerinde ve yıllık büyüme oranı yüzde 4, ilk 4 oyuncu sektörün yüzde 20’sini oluşturuyor.
- Batı Avrupa ve Asya-Pasifik, dünya bisküvi-çikolata-şekerleme pazarının en büyük iki merkezi. Biz Batı Avrupa’da varız. Diğer pazarlarda da büyüyoruz. Afrika, Amerika, Çin ve Güney Asya en hızlı büyüyen pazarlar arasında öne çıkıyor.
- Dünyada bisküvi-çikolata-kek-şekerleme- sakız kategorilerinin tamamında faaliyet gösteren iki global şirketten biriyiz.
- Rakiplerimizden bizi ayıran farkımız ise güçlü yerel markalarımızın olması. Ülker, Türkiye’nin ve EMEA bölgesinin en güçlü markası... McVities İngiltere ve Avrupa’da, Godiva ise Amerika’da çok güçlü.
- Hedeflerimiz, sektörün en hızlı büyüyen oyuncusu olmaya global ölçekte devam etmek. İngiltere’de ve Türkiye’de pazar liderliğini korumak, İngiltere’de premium çikolatada lider olmak. ABD’de premium çikolatada liderliği ele geçirmek. Afrika’da 3 yıl içinde en büyük iki oyuncudan biri olmak.
‘Koşan ata nal çakacak yetkinlikteyiz'
Yıldız Holding’in Türkiye’deki işlerinin yüzde 27’sini Gözde Girişim çatısı altındaki şirketlerin oluşturduğunu işaret eden şirket CEO’su Mustafa Aydemir, diğer yatırım şirketlerinden farklarını ise şöyle anlattı:
- En büyük farkı karmaşık satın alma veya finansman işlemlerini çok hızlı yapabiliyor olmasında. Bu özelliğimiz, bizimle iş yapan kurumlara çok ciddi bir güven sağlıyor. “Bu insanlar bakar ama almaz” algısı oluşturmuyoruz. Bu güven, şirketine ortak veya finansman arayanların bize gelmesini sağlıyor. Şok Market, buna en büyük örnektir. Biz Şok’ta deyim yerindeyse ‘Koşan ata nal çaktık.’ 9 gün gibi çok kısa bir sürede imza attık ve iki ayda tüm işlemleri tamamladık. Bu sırada marketler de çalışmaya devam etti.
-Yaptığımız yatırımlar ciddi anlamda dönüşüm isteyen işler. Biz burada insan kaynağımıza güveniyoruz. 70 yıldır devam eden fabrika kurma, bilgi işlem altyapısı oluşturma, hızlı satın alma ve satış ağı kuracak yetkinlikten faydalanıyoruz. Bir sorunu çözmemiz gerektiğinde Yıldız Holding’in gücünden yararlanıyoruz.