PremiereVision’u Türkiye’ye bölgenin ‘dinamizmi’ getirdi

Handan Sema CEYLAN
Handan Sema CEYLAN ANADOLU'DAN [email protected]

PremiereVision’un CEO’su Philippe Pasquet’nin  “Hayalim, ilerleyen zamanlarda, İstanbul’un tarihine yakışır şekilde, tüm coğrafyanın buluşma noktası olması” sözlerini duyduğumda aklıma Kitaro’nun muhteşem müziği eşliğinde çocukluğumuzda izlediğimiz İpek Yolu Belgeseli geldi. İhracatta ikinci büyük sektörümüzün tekstil olması aslında tesadüf değil, yılların birikimi. Şimdi bu birikimin yeniden eski dönemdeki şaşasına kavuşması için önemli bir fuarımız da var. 

Dünyanın en prestijli tekstil fuarı PremiereVision Paris, moda trendlerinin belirlendiği, koleksiyonların şekillendiği, Chanel, Versace gibi lüks segmenteki devlerin boy gösterdiği bir fuar. Düne kadar Türkiye’den firmaların giremediği, hatta ilk stantları alanların başarı hikayesi olarak not ettiği bir buluşma. 
İki yıldır bu buluşmanın İstanbul’da da bir ayağı var. PremiereVision Türkiye Temsilcisi Nihal Kaya’nın da eşlik ettiği bir söyleşi ile PremiereVision CEO’su Philippe Pasquet ile bu önemli fuarı konuştuk. 

“PremiereVisionParis ve PremiereVisionİstanbul birbirini tamamlayan fuarlar. İstanbul’u seçmemizin nedeni hem Türkiye hem de çevresindeki coğrafyanın dinamizmi” diyor Pasquet, “Bu potansiyele inanmasaydık, burada bir fuar düzenlemiyor olurduk. PremiereVisionParis daha çok Avrupa pazarını hedefliyor. İstanbul hem coğrafi hem zamanlama yönünden Paris’i tamamlıyor” diyor. Paris’in dışında, New York, Sao Paulo, Şangay’da da düzenlenen fuarın çok kısa bir süre önce Moskova ayağına son verilmiş. Moskova, İstanbul ile neredeyse aynı tarihlerde düzenleniyormuş. Bu konuda bir tercih olup olmadığını soruyoruz Pasquet’ye, cevap şöyle: “2006’da Moskova fuarını düzenlemeye başladığımızda orada yeni doğan bir tekstil endüstrisi vardı. O kadar büyük bir coğrafyaya bunu götürmek istedik. Fakat 2009 da gerçekleşen kriz ekonomilerini alaşağı etti. Bu yeni doğan bebeği de çok fazla geliştiremediler, ileri götüremediler. İstanbul’u bundan bağımsız tutmak lazım. Türkiye hem çok büyük bir üretici hem de çok büyük bir tüketici ülke. Dolayısıyla bu, bu pazarın gerçeği.”

KRİTERLER; YARATICILIK, KATMADEĞER, GÜVENİRLİLİK 

Seçici bir fuar olması sebebiyle İstanbul ve Paris arasındaki katılım kriterleri farklarını soruyoruz Philippe Pasquet’ye  “Katılma kriterleri aynı, farklılaşan küçük noktalar var. Globalde olmazsa olmaz değerlerimiz yaratıcılık, katmadeğerli ürün ve güvenirlilik. Firmanın sağlam bir firma olması. Paris, orada sunulan ürünlerle doğru orantılı olarak biraz daha yüksek kriterlere sahip. Oradaki katılımcılar lüks ürün segmentinde ürün sunuyorlar. İstanbul’a geldiğimizdeyse, yine altını çizerek katmadeğerli ve yaratıcı olmak kaydıyla, orta üst segmentte ürün sunan katılımcıları hedefliyoruz” diyor. 

CHANEL, YILDA 9 KOLLEKSİYON YAPIYOR

Vitrinlerin baş döndürücü bir hızla değişmesinin ve ‘fast fasion’ akımının fuarları nasıl etkilediğini de soruyoruz Pasquet’ye, “Hız var ama biz de buna ayak uydurmuş durumdayız” diyor ve şöyle devam ediyor: “Sadece zincirler için değil, lüks üreticiler için de böyle. Artık Chanel senede 9 koleksiyon yapıyor. Firmalar bu hıza yetişmek için formüller buluyor. Tüm yıl için yaptıkları çalışmaları parça parça sunuyorlar. PremiereVision’un tamamlayıcı fuarları var. Dünyanın her hangi bir yerinde ayda bir fuarımız var. Aynı zamanda çok güçlü olduğumuz bir taraf da bizim sunduğumuz moda bilgilendirme çalışmaları, trend rehberleri.” 

İSTANBUL’UN MUAZZAM HİKAYESİ...

İstanbul’un altını çizerek hatırlatıyor Pasquet, “İstanbul’un muazzam bir hikayesi var. Bu beni her zaman çok etkileyen bir şey. Biz de o hikayeye çok yakışan bir yere gelebiliriz. Biz bu projemizi uzun soluklu görüyoruz. Bugünden yarına olacak şeyler değil. İlerleyen zamanlarda, PremiereVision İstanbul’un tarihine yakışır şekilde, tüm coğrafyanın buluşma noktası olması benim idealim” diyor.  

GAZİANTEP, ADANA BURSA’DAN YOĞUN İLGİ 

Fuara Bursa, Gaziantep, Adana, Kahramanmaraş, Denizli gibi kentlerden yoğun katılım var. Her ne kadar Pasquet üstüne basa basa “Seçici olmak beraberinde rakamsal hedefler getirmiyor. Hedefimiz kalite. Belli hedefi olan katılımcıyı, ne istediğini bilen alıcıyla karşılaştırmak” dese de ben fuara dair bir iki rakamı paylaşmak istiyorum. 
Arzu Kaprol’ün marka elçisi olduğu ve bu kapsamda ilk olarak hostesleri giydirdiği fuara 14 ülkeden 163 firma katılmış. CNR Expo’da 2. defa düzenlenen PremiereVision İstanbul’un düzenlendiği salon sayısı da 1’den 2’ye yükselmiş. Ortadoğu ve Doğu Avrupa’daki taleplerin büyüttüğü fuar için geçen yıl yüzde 51’i Premiere Vision’a ait, yüzde 49’u CNR Holding’e ait bir de şirket kurulmuş. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar