Premier Lig'de futbolun suyu kesiliyor mu?
Geçen hafta UEFA, futbolun finansmanına yönelik önemli kararlar aldı. Buna göre kulüpler artık sadece maç günü geliri, yayın gelirleri, sponsorluk geliri gibi futbolun kendi asli gelirlerini transfer harcamalarında kullanabilecekler. Böylece futbolun dışından gelen paraların futbola enjekte edilmesinin önü bir ölçüde kesilmiş olacak. Yani, yeni Abramovichler, Şeyh Mansur Bin Zayitler bundan sonra futbola para plase etmek isterlerse, bu çok mümkün olamayacak.
UEFA'nın, daha doğrusu Michel Platini'nin aldırdığı bir başka önemli karar da, kulüplerin transfere harcayacakları paranın, yıllık futbol gelirlerini geçemeyecek olması…
Görünüşe bakılırsa, bu iki önemli kararın, en çok etkileyeceği lig olarak karşımıza Premier Lig çıkıyor. Daha doğrusu Platini'nin Premier Lig'in Avrupa futbolunda rekabeti bozduğuna ilişkin söylemleri, şimdi artık eyleme dönüşmüş oldu. Her iki uygulama da 2012 yılından itibaren hayata geçirilmeye çalışılacak…
UEFA daha önceden kulüpleri uyarmıştı
Michel Platini 2008-09 sezonu UEFA Kupası finalinin Türkiye'de oynanması nedeniyle İstanbul'a yaptığı ziyarette "Krizin futbolu vurduğunu ve bazı kulüplerin bu nedenle komaya girdiklerini; bu amaçla gerekli önlemleri almaya çalıştıklarını; astronomik transfer harcamalarına karşı neler yapabileceklerini belirlemek üzere kulüplerle temas halinde çalıştıklarını; şeffaflaşmak için bir kontrol komisyonu oluşturduklarını; bu bağlamda bütün kulüplerin hesaplarına bakılacağını; olmayan paranın harcanamayacağını; olanı harcamanın ise çok kolay olduğunu; kulüplerin borç sorununu çözebilmek için çok katı kurallar getireceklerini" ifade etmişti.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere Platini, UEFA Başkanı olduğundan bu yana özellikle kulüplerin aşırı transfer harcamaları ve borçlanmaları üzerine sürekli uyarılar yapıyor… Gelirlerinin üzerinde harcama yapan ve bu şekilde finansal fair-play'i bozan kulüpleri ve ligleri kontrol altına almaya çalışıyor. Nitekim, bu konuları katıldığı çoğu toplantı ve platformlarda hep dile getirmeye devam eden Platini sonunda UEFA Yönetim Kurulu'nu da ikna ederek, bu kararları çıkartabildi.
Platini'ye göre, bugünkü koşullar içinde kulüplerin yapmış oldukları transfer harcamaları ve oyunculara ödenen yüksek ücretler asla sürdürülebilir bir dinamik değil. Yine Platini, sorunun kaynağı olarak ta zengin işadamlarının kulüplere aktardıkları paraları görüyor. Bu paraların kaynağı incelendiğinde ise, bu fonların futbol dışından gelen paralar olduğu ortaya çıkıyor.
Yine UEFA Genel Sekreteri David Taylor da kulüpleri uyarmaya devam ediyor. Taylor, BBC'ye verdiği bir mülakatta bazı kulüplerin mevcut mali durumlarını sürdürmeleri halinde krizle yüz yüze gelmekten kaçamayacağını ifade ediyor.
İşte, UEFA almış olduğu bu kararlar ile kulüpler arasında finansal fair playi bozan; zengini daha güçlü, küçük bütçeli takımları ise daha da zayıflatan bu olumsuzlukları ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Gelirin kadar harca!
2012'ye kadar tüm kulüpler harcamalarını gelirleriyle orantılı olacak şekilde ayarlamaya çalışacak; 2012 sezonundan itibaren bu ayarlamayı yapamayan kulüpler, UEFA'nın organizasyonlarına katılamayacaklar. UEFA öz olarak, kulüplere (aslında zengin kulüplere) gelirin kadar harcayabilirsin; sağlam ve sürdürülebilir futbol gelirlerin yoksa, o zaman bu harcamaları futbol dışından paralarla fonlayamazsın diyor.
David Taylor'a göre, futbola dışarıdan enjekte edilen paraların transferlerde harcanması ve bunun giderek yükseliyor olması, oyuncu transfer maliyetlerini de artırıyor ve buna bağlı olarak yapılan büyük tutarlı kontratlar kulüpleri ileride daha zor durumlara düşürecek görünüyor.
UEFA harcamaların borçlanmayla yapılmasına karışmıyor
Platini'ye göre bir kulüp banka kredisi kullanarak veya borçlanarak transfer harcaması yapabilir. Günü geldiğinde bu kredisini yine uzatabilir. Bunda sorun yok. Ancak, kulübün zengin sahiplerinden; patronun diğer şirketlerinden gelecek finansal desteğe izin verilmiyor. Bu şekilde futbol dışından gelen/gelecek paralarla transfer harcamalarının finanse edilmesi asla istenmiyor. Burada temel amaç: Kulüp sahibi milyarder işadamlarının futbola büyük miktarlarda para yatırarak, kulüpler arasında finansal fair playi ve rekabetçi dengeyi bozacak parasal akımların önüne geçebilmek. Bu tür durumlar varsa bunların da iki yıl içinde sıfırlanması bekleniyor.
Zengin kulüpler ne yapacak?
Kulüplerin mali disiplinlerinin sağlanmasına yönelik UEFA'nın almış olduğu önlemler en çok zengin kulüpleri etkileyecekmiş gibi görünüyor. Aslında alınan önlemler gereği büyük kulüpler bu işten avantajlıymış gibi görünmekle birlikte; en büyük sıkıntıyı da yine onlar yaşayacakmış görünüyor.
Transfer harcamalarının kulüp gelirlerini aşamayacak olması bakımından olaya bakıldığında, yıllık gelirleri yüz milyon Euro'ları geçen kulüplerin daha fazla harcama yapabilme olanağı korunmuş olurken; diğer taraftan Chelsea (Roman Abramovich), Manchester United (Malcolm Glazer), Manchester City (Şeyh Mansur El Zayed), Real Madrid (Florontino Perez), Milan (Silvio Berlusconi), Inter (Massimo Moratti) gibi kulüplerin 2012'ye kadar finansal durumlarını, yukarıda belirttiğimiz şekilde UEFA kararları doğrultusunda ayarlamaları gerekiyor. Yani, bu kulüpler, bugüne kadar zengin sahiplerinden aldıkları paraları bir şekilde geri ödemek durumunda kalacaklar. Bunun nasıl ve ne şekilde yapılacağı ise şu anda merak konusu…
Bugüne kadar; Chelsea'ye Roman Abramovich 700 milyon Euro, Real Madrid'e Florontino Perez 300 milyon Euro, Manchester City'e Mansur El Zayed 350 milyon Euro, Milan'a Berlusconi 250 milyon Euro, Inter'e Moratti 275 milyon Euro, Manchester United'a Glazer 690 milyon Euro'yu kendi ceplerinden ya da sahibi oldukları şirketlerden aktarmış durumdalar.
Premier Lig değirmenin suyu nereden geliyor?
Avrupa futbolunda özellikle de Şampiyonlar Ligi'ndeki ezici İngiliz egemenliğinin , nereden geldiğini görebilmek için Deloitte'un verilerine bakmak yetiyor. Deloitte'un verilerinden yararlanarak oluşturduğumuz bilginin ışığında konuşacak olursak; İngiliz egemenliğinin en önemli gelir ve finansman kaynağını 1992-2010 arasında yaklaşık 11 milyar dolara ulaşan naklen yayın ve medya yayın haklarının satışından sağlanan fonlar oluşturduğunu görüyoruz. Bunu takip eden en önemli fon girişi olarak ta karşımıza kulüp satın almalar ve milyarder iş adamlarının Premier Lig'e yatırdıkları fonlar çıkıyor.
Bu bağlamda Premier Lig'e kurulduğu 1992 yılından bu yana 3,4 milyar dolarlık kulüp satın almalarından kaynaklanan fonlardan para girişi olduğunu; zengin kulüp sahiplerinin bugüne kadar 2,5 milyar dolar civarında kendi ceplerinden ya da diğer şirketlerinden paralar aktardığını gözlemliyoruz.
Premier Lig'e yabancı sermaye akını
Premier Lig'in diğer ve en önemli finansman kaynaklarından birisi de, kulüp satın almalarından gelen yaklaşık 3,4 milyar dolarlık yabancı fon. Başta Manchester United olmak üzere, Premier Lig'in 12 ekibinin hisseleri el değiştirmiş durumda
Deloitte'un raporlarına göre yıllık yaklaşık 3.5 milyar dolar civarında bir gelir yaratan Premier Lig, diğer liglerle kıyaslandığında gerçekten yabancı sermaye akınına uğramış durumda… Bu denli büyük para yaratan bu ligde tüm profesyonel kulüpler şirket şeklinde örgütlenmek zorunda oldukları için, bu şirketlerin hisseleri de alınıp satılabilmekte; kulüpler Londra borsasına kote olabilmektedirler. Gerek bu durum, gerekse Premier Lig maçlarının özellikle hafta sonları 170 ülkede canlı yayınlanıyor olması ve yaklaşık 470 milyon insanın bu ligi ilgiyle izlemesi, Premier Lig kulüplerinin yabancı yatırımcı için önemli bir cazibe merkezi olmasına neden oluyor.
Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Premier Lig'deki yabancı yatırım tutarı 3,389 milyon dolara ulaşmış durumda. Bu tutar, kulüp yatırımı için gelen sermaye olmakla birlikte, Roman Abramovich- Chelsea örneğinde olduğu gibi bir de kulüp sahiplerinin, faaliyetlerin finansmanına yönelik olarak kulüplere işletme sermayesi olarak koydukları tutarları da dikkate aldığımızda 6 milyar dolara ulaşıyor.
Premier Lig PLC. Yönetim Kurulu Başkanı Lord Triesman Ekim 2008'te yaptığı bir basın toplantısında PL ekiplerinde borçlanmanın giderek arttığını ve bu tutarın 5.5 milyar dolara ulaştığını ifade etmişti. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, PL ekiplerine plase edilen toplam yabancı yatırım tutarı 3 milyar 389 milyon dolara ulaşmış durumda…
Premier Lig'de yabancı sermaye Toplamı (milyon dolar)
Takım Kulüp sahibi Ülke Satın alma tutarı Payı (%) Alındığı tarih
Fulham Muhammed El fayed Mısır 48 100 1997
Chelsea Roman Abramovich Rusya 225 100 2003
Manchester United Malcolm Glazer ABD 1.275 100 2005
West Ham Eggert Magnussan İzlanda 138 100 2006
Aston Villa Randy Lerner ABD 252 100 2006
Portsmouth Alexander Gaydamak Rusya 17 100 2006
Blackpool Valery Belokon Litvanya 7 20 2006
Liverpool G.Gilett&T.Hicks ABD 762 100 2007
Arsenal Alisher Usmanov Rusya 113 14,6 2007
Leicester City Milan Mandaric Sırbistan 38 100 2007
Queens Park Rangers Laksmi Mittal Hindistan 300 20 2007
Manchester City Suleyman El Fahim B.A.E 216 100 2008
Toplam Tutar 3.389
Her ne kadar yabancı sermaye İngiliz futboluna önemli bir fon sağlıyorsa da, genel olarak Premiership ekiplerinin yüksek borçluluk oranları başta Football Association (FA) olmak üzere, UEFA ve diğer ligler tarafından da haksız rekabete konu olması nedeniyle ciddi bir şekilde eleştiriliyor…
İngiliz futbol kulüplerinin toplam borçlanmalarının 5,5 milyar dolara ulaşması UEFA'yı ve diğer ligleri de alarma geçirdi ve nitekim sonuçta geçen hafta UEFA yukarıda belirtmiş olduğumuz kararları almak zorunda kaldı.
Özellikle diğer liglerdeki kulüpler, Premier Lig'deki aşırı borçlanmanın PL ekiplerine hızla haksız rekabet üstünlüğü sağladığından şikayetçiler…
Ancak İngiliz futbolunda giderek artan aşırı borçlanma, kulüpleri sürekli pedalı çevirmek zorunda bırakıyor. Bu borçlanmanın sportif performansa dönüşmemesi durumu ise İngiliz kulüplerini tehdit eden en önemli unsur.
Bu kararların futbolda rekabetçi dengeyi ne kadar etkileyebileceği tartışmasına geçmeden önce, geçen haftanın diğer önemli gelişmelerine de kısaca bir göz atmamız gerekiyor.
Premier Lig, rekabeti yeniden düzenliyor!
Yerli basında çıkmayan ancak uluslararası spor basınında hayli yankı uyandıran önemli gelişmeler yaşandı Premier Lig'de.
Neydi bunlar?
Premier Lig CEO'su Richard Scudamore'un BBC'ye ve The Guardian'a yaptığı açıklamalara göre:
Pemier Lig ekipleri altyapıdan sekiz oyuncuyu kadrolarına alacaklar!
İngiliz kulüpleri gelecek sezondan itibaren kuracakları 25 kişilik kadrolarında, 16 ila 21 yaşın altında, altyapıdan gelmiş en az sekiz oyuncu bulunduracaklar. Federasyonun sıkı takip edeceği bu oyuncuların eğitimlerinden de kulüpler sorumlu olacak. Kulüpler, altyapıdan gelen bu yıldız adaylarının üç yıllık süre içinde eğitimlerini de planlayıp organize edecekler.
Bu uygulama 2010-11 sezonundan itibaren geçerli olacak. Bu sayede bir yandan genç ve yetenekli oyuncuların önü açılmaya çalışılırken; diğer yandan da kulüplerin altyapıya yönlenmeleri sağlanmış olacak. Altyapıya daha fazla bütçe ayıracak olan kulüpler, bu vesile ile bir şekilde transfer çılgınlıklarına girme yerine, altyapıya yönelecekleri için, zaman içinde kulüplerin transferlerden kaynaklanan cari futbol açıkları da kontrol altına alınmış; finansal disiplin de sağlanmış olacak.
İngiltere Spor Bakanı Gerry Sutcliffe, bu gelişme ile genç ve yetenekli oyunculara cesaret ve teşvik verilmiş olacağını belirtirken; diğer yandan da finansal disiplin ve kontrolün sağlanmış olmasının kulüplere orta ve uzun vadede istikrarlı ve sürdürülebilir bir mali yapı yaratacağını ifade ediyor. Zira, bakana göre İngiliz kulüplerinin finansal gelecekleri ciddi risk altında.
Premier Lig'de oynayan oyuncuların %59'u yabancı
Altyapıya yönelik bu düzenlemeler ile aynı zamanda Premier lig'deki yabancı oyuncu sayısının da orta ve uzun vadede azaltılması amaçlanıyor.
İngiliz ligi Profesyonel Futbolcular Gözlemcileri'ne göre, Premier Lig'de oynayan futbolcuların %59'u yabancı oyunculardan oluşuyor. İngiliz kulüpleri içinde en yüksek yabancı oyuncu rasyosuna ise %90 ile Liverpool sahip görünüyor.
Bu uygulamayla amaçlanan bir başka sonuç da; takımların kulübelerini gereksiz bir oyuncu depolama ve yabancı oyuncu çöplüğünden kurtarmak.
Bu uygulamadan taviz vermeyeceklerini belirten Scudamore, bu şekilde kulüplerin sağlıklı ve sürdürülebilir yapılarını koruyabileceklerini düşünüyor.
Premier Lig kulüpleri yeni finansal kurallara uyacaklar
Premier Lig CEO'su Scudamore, UEFA'nın yeni finansal kurallarına İngiliz kulüplerinin sıkı sıkıya uyacağını ifade ediyor. Bu bağlamda tüm İngiliz ekiplerinden, bağımsız dış denetimden geçmiş finansal tablolarını her yıl 1 Mart'a kadar Futbol Federasyonu'na (FA'ya) göndermeleri isteniyor. Kulüpler aynı zamanda göndereceği mali tablolarında, diğer kulüplere, oyunculara, teknik adamlara ilişkin gelecek yıllara sarkan yasal taahhütlerini de belirtmek zorundalar. Bir diğer konu da kulüplerin, ödenmemiş vergi ve sigorta borçları varsa bunları da ayrıca belirtmeleri gerektiği vurgulanıyor.
Ancak kulüp sahiplerine olan borçların, kulüplerce nasıl tasfiye edileceğine ilişkin Premier Lig yetkililerinin bir açıklaması henüz yapılmadı. Bu konu belki de İngiliz kulüplerini en çok sıkıştıran konu olacak.
UEFA Başkanı'nın açıklamasına göre kulüpler 2012'ye kadar bu sorunu bir şekilde çözmek zorundalar. Platini'ye göre Manchester City isterse transfere 300 milyon Euro da harcayabilir, fakat onların üç yıl içinde futbol dışından gelen paraları tasfiye ederek, futbol gelirleri ile transfer maliyetlerinde başa baş noktasını yakalamaları gerekiyor. Eğer bunu yapamazlarsa, UEFA'nın organizasyonlarına katılamayacaklar.
Sonuç
Zengin işadamlarınca futbola enjekte edilen paralar UEFA'ya göre finansal fair playi bozuyor, rekabetçi dengeyi küçüklerin aleyhine değiştiriyor. Bu olumsuzluk, kulüpler arasındaki finansal ve sportif uçurumun giderek artmasına neden oluyor. Bu durum doğal olarak, kulüplerin sağlıklı ve istikrarlı yaşamalarını da tehdit ediyor. Futbola dışarıdan giren paraların, diğer yandan finansal maliyetleri ve oyuncu ücretlerini yükseltiyor olması, bu harcama kaleminin kontrol altına alınmasını zorunlu kılıyor.
Bu nedenle UEFA almış olduğu kararlarla, kulüplere ancak faaliyetlerinden elde ettikleri gelirler kadar transfer harcamaları yapabileceklerini karar ve yaptırım altına alması önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, rekabetçi dengenin ve dengede rekabetin sağlanabilmesi açısından bu uygulama sorunları tek başına çözmekte yetersiz kalacakmış görünüyor. Zira, zaten yıllık gelirleri yüksek kulüpler, gelirleri yetersiz olan kulüplere karşı finansal üstünlüklerini bu uygulama ile devam ettiriyor olacaklar. Yıllık 370 milyon Euro geliri olan bir kulübe siz, sadece geliriniz kadar harcama yapabilirsiniz kısıtlaması getirseniz bile, bu kısıtlama büyük sayılar kanununa göre, o kulübe büyük para harcama olanağını kendiliğinden veriyor.
Sadece haksız rekabeti minimize edebilmek açısından yabancı fonların futbola yatırılmasında UEFA'nın almış olduğu kararlar çok daha anlamlı. Bu kapsamda şirketler ya da dolar milyarderleri kulüp satın alabilirler ama satın aldıkları kulüplerine, futbol dışı gelirleri enjekte edemezler. Çünkü bu kulüpler arasındaki güçler dengesini bozuyor ve haksız rekabetin artmasına neden oluyor.
Platini aldırmış olduğu bu kararlar ile kulüplerin finansal yapılarının daha sağlıklı ve rekabet edebilir hale gelmesine olanak sağlamakla birlikte, esas golü İngiliz kulüplerine atmış oldu. İngiliz kulüplerinin bu kararlara nasıl uyum sağlayacağını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.