PPK’dan Jackson Hole’a para politikası konuşulacak
Türkiye’de stagflasyon, ABD’de ise resesyonsuz iniş tartışmaları güçlenirken gözler içeride OVP, dışarıda ise Jackson Hole Toplantısı’ndan çıkacak sinyallere çevrilmiş durumda.
Bu gelişmelerden ilk sırada olanı yarın gerçekleşecek olan TCMB’nin PPK kararı; politika faizinde bir değişiklik beklenmezken, bu defa TCMB Başkan Yardımcısı Sn Akçay’ın yapacağı sözlü iletişimin daha sade ve anlaşılabilir olması fiyatlanacak gibi gözüküyor. Zira oksimoron kelimesi ne denli TT olduysa; III. Enflasyon Raporu sunumunda verilen sözlü yönlendirme de bir o kadar fransız kaldı…
İşin esprisi bir tarafa TCMB, şimdiye kadar kendisine düşeni ziyadesiyle yapmış ve sterilizasyon açısından da yapmakta gözüküyor ancak Türkiye ekonomisindeki sorunlar sadece bir merkez bankasının çözeceği türden değil.
Hatta bunu rezerv para doların sahibi Fed bile başaramamış olsa gerek ki bu sene Jackson Hole toplantısında "Para Politikasının Etkinliğini ve Aktarımını Yeniden Değerlendirmek" konusu ele alınıyor. 22-24 Ağustos tarihleri arasında yapılacak toplantıya TCMB Başkanı Karahan da katılıyor.
Sinemacılar Cannes, merkez bankacılar Jackson Hole’da
Fed Kansas City şubesi ev sahipliğinde 1978’den bu yana düzenlenen ekonomi sempozyumu, ismini düzenlendiği yer olan ABD’nin Wyoming eyaletinin Jackson Hole kasabasından alıyor. Katılımcıları özellikle sınırlı tutulan toplantının baş aktörleri merkez bankacılar, ekonomistler ve bazen de finans profesyonelleri
Toplantılarda her sene para politikaları açısından önemli görülen bir sorun ele alınıyor. Örneğin durgunluk ve faiz artışlarının görüldüğü ve piyasalar açısından volatil olan 2014 yılında "İşgücü Piyasası Dinamiklerinin Yeniden Değerlendirilmesi" ele alınmış.
Konu başlıklarına bakarak, ekonomiyi anlamak
2007’deki tema durumu çok daha anlaşılır kılacak türden: "Konut, Konut Finansmanı ve Para Politikası" hakkında tartışılmış ancak belli ki işe yaramamış…
Bugünlere geldiğimizde yine istihdam (durgunluk) ya da enflasyona yönelik tehdit tartışmalarının ardından ilk kez geçtiğimiz yıl "Küresel Ekonomide Yapısal Değişimler" mevzusu ele alınarak, artık ekonominin bir dönüşümden geçtiği kabul edilmiş.
Bu yıl Fed Başkanı Powell ve BoJ Başkanı Ueda’dan beklentiler piyasaları şekillendirecek türden: Fed’in Eylül ayındaki toplantısında faiz indirimlerine başlaması ve indirimlerin dozajı noktasında Powell’ın sempozyumda şahin bir tavır sergileyeceği; Japonya Merkez Bankası’nın ise faiz artış döngüsünden vazgeçtiğine yönelik bir sinyal daha vermesini bekliyorum.
Dikkate değer bir katılımcı da bana göre TCMB Başkanı Karahan olacak. Ülkemizdeki keskin para politikası dönüşümü ve gelinen noktada KKM gibi bir enstrümana rağmen Türk lirasına olan güvenin yeniden tesis edilerek, döviz rezervlerinin arttırılması bu görüşüme dayanak oluşturabilir. Her ne kadar son aylarda stagflasyona yönelik endişeler artış kaydetmiş olsa da TCMB’nin Haziran 2023’ten itibaren hiç de kolay olmayan bir dönüşümü başardığı ve gelir eşitsizliği konusunda da politikası açısından bir bağlayıcılığı olmadığı görülmelidir.
Bu yılın en çarpıcı ekonomi vakası Türkiye’den
Bu senenin teması olan “Para Politikasının Etkinliğini ve Aktarımını Yeniden Değerlendirmek” noktasında TCMB politikaları ve Türkiye’nin makroekonomik görünümünün; para politikasını destekleyici bir maliye politikasının önemi bağlamında oldukça etkileyici ve güncel bir vaka teşkil edeceğini düşünüyorum.
Çünkü gelir dağılımının bozuk, üretimde verimliliğin düşük olduğu gelişen ülke ortamında üretim artışı yapmaksızın ya da arz kaynaklı yapısal sorunları çözmeden talebi baskılayıcı parasal adımlar atmanın enflasyon üzerindeki etkinliği düşük olmakla beraber, gerek ekonomi gerekse de piyasalar açısından oluşturacağı yıkıcı etkilerinin bir durgunluğa işaret etmesi stagflasyon riskini de öne çıkartmaktadır.
Bu da hiç kuşkusuz TCMB’yi değil, neoliberalizmin gelişen ülkeler üzerindeki etkisini sorgulamayı beraberinde getiriyor.