PPK toplantısı sonrası

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI ibrahim.unalmis@dunya.com

Mart ayı PPK toplantısı geride kal­dı. Kurul üyeleri politika faizinin 250bp daha indirilmesine karar verdi. Piya­salar tarafından da beklenen karar olduğu için ve fiyatlamalar önceden yapıldığı için karar sonrasında fiyatlamalarda kayda değer bir değişim olmadı.

Faiz indirimlerine de­vam edilmesi ardında yatan temel sebeplere baktığımızda kısa vadeli enflasyon ana eğili­minin TCMB’nin tahminleri ile tekrar uyuş­maya başlaması olduğu söylenebilir. Çekir­dek enflasyon göstergeleri tekrar düşerken petrol fiyatlarının yurt dışında küresel ge­lişmelere bağlı olarak düşüyor olması da TC­MB’nin elini rahatlatıyor. Sıkı para politika­sının etkilerini en çok hisseden sektör olan imalat sanayinde yıllık enflasyon %24.76’ya geriledi.

ÜFE tarafında mücevherat hariç dayanıklı tüketim malı enflasyonu %34.5, dayanıksız tüketim malı enflasyonu %33.5 seviyesinde. TÜFE altındaki mücevherat hariç dayanıklı tüketim malı enflasyonu ise %19.6. Bu durum bize dayanıklı tüketim mal­ları gibi sektörlerde talebin zayıf, rekabetin ise yüksek olduğunu gösteriyor. Dolayısıy­la mal enflasyonu gelişmelerinin TCMB’nin arzu ettiği gibi hareket ettiği söylenebilir.

Enflasyon gelişmelerinde TCMB’nin elini zorlaştıran temel sektör hizmetler sektörü. Yıllık kira artışının %97 seviyesinde oldu­ğunu görüyoruz. Kira gideri bireyler için ol­duğu kadar birçok sektör için temel maliyet kaynağı. Özellikle hizmetler sektöründe fa­aliyet gösteren işletmeler için bu durum söz konusu. Lokanta ve oteller, sağlık hizmetle­ri, eğitim ve diğer hizmetler kira giderindeki artışlardan doğrudan etkileniyor.

Konut sek­töründe gelişmeleri ve neden kiraların bu kadar yüksek seyrettiğini geçtiğimiz hafta­ki yazımızda tartışmıştık. Konut ve kira sek­törü için kapsamlı önlemler alınmazsa, gıda sektöründe olduğu gibi uzun seneler üzerin­de konuşacağımız bir sorun olarak önümüz­de duracak. Hem gıda hem de konutun temel yaşam ihtiyaçları olduğunu düşünürsek bu sektörlerde daha kalıcı adımların daha fazla zaman kaybetmeden atılmasının elzem ol­duğu daha iyi anlaşılacaktır.

Sanayi üretiminde Aralık ayında gözlem­lediğimiz canlılığın yeni yıla aktarılmadığını düşünüyoruz. Ocak ayı PMI verisi 48, Şubat ayı PMI verisi ise 48,3 seviyesinde gerçek­leşti. Şubat ayında, gıda sektörü hariç tüm sektörlerde PMI verilerinin 50 kritik seviye­sinin altında kalması dikkat çekiyor. Kapa­site kullanım oranı verisi de üretimde güç­lü bir artış sinyali vermiyor. Diğer taraftan, güven endekslerindeki toparlanma geleceğe dair olumlu bakıldığına işaret ediyor.

Bu gelişmeler gelecek dönem para politikası duruşu açısından ne ifade ediyor?

Para politikasına sadece enflasyon ve üre­tim perspektifinden bakmak para politika­sı dinamikleri açısından yeterli olmayabilir. Özellikle son dönemde küresel ekonomik ve politik arenada yaşanan değişimler Türki­ye için önemli sonuçlar doğurabilir. ABD’nin daha “bencil” bir siyesi ve ekonomi politika­sı uygulamaya başlaması diğer ülkeleri çıkar­ları doğrultunda bir araya gelmeye itebilir. ABD’nin Avrupa’ya daha mesafeli davranma­sı ve özellikle savunma alanında AB’yi yalnız bırakma isteğinin önemli sonuçları olacaktır.

Almanya’nın altyapı ve savunma harcamala­rı için toplamda 500 milyar euroluk bir kay­nak ayıracağı ve bu konuda uzlaşmaya varıl­dığı anlaşılıyor. Bu harcamanın Almanya’nın milli gelirine katkısının gelecek sene %2 pu­an civarında olacağı tahmin ediliyor. Alman­ya ekonomik aktivitesinin canlanması Tür­kiye’nin ihracatını doğrudan olumlu etkile­yeceği gibi savunma sanayi alanında Türk şirketleri ile yapılacak iş birliklerinin ekono­mimiz açısından olumlu sonuçları olacaktır.

ABD’nin uyguladığı ya da uygulamayı plan­ladığı tarife artışlarının ise Türkiye açısın­dan henüz olumsuz bir etkisi gözlenmiyor. Mevcut durumda doğrudan bir etkiyi biz de beklemiyoruz. Hatta, mevcut durum Türkiye ekonomisi için bazı fırsatlar içeriyor.

Gelecek dönem para politikası tasarımına dönersek enflasyon sürecindeki gelişmelerin ve dış koşulların faiz indirimlerine izin ver­diği bir dönemdeyiz diyebiliriz. Enflasyon­daki olumlu görünümünün son bahara kadar devam edeceğini öngörüyoruz. Bu bağlamda, faiz indirimlerinin, veriye bağlı olarak, Nisan ve Haziran toplantılarında da devam edece­ğini varsayabiliriz. Faiz indirimlerinin piya­sa faizlerine geçişkenliğini gelecek hafta tar­tışacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Siyaset ve ekonomi 24 Mart 2025