Portföyler düşük riskli fonlar ile dengelenmeli

E. Onur DUYGU
E. Onur DUYGU FON DÜNYASI [email protected]

Yılın ikinci ayını da tamamlayıp Mart ayına adımımızı attık. Yılın en kısa ayı olmasına rağmen Şubat ayı maalesef her anlamda çok zor ve kötü geçti. Piyasalar ve fonlar açısından bu ayı değerlendirirsek, Ocak ayındaki tablodan farklı bir tabloyu görmek mümkün.

Ocak ayını hatırladığımızda; yabancı hisse/BYF içerikli fonların özellikle teknoloji teması liderliğinde %10-30 arasında performanslar sergilediğini, yurt içinde ise Borsa İstanbul’daki olumsuz seyrin başta hisse senedi fonları olmak üzere değişken, karma, fon sepeti fonlarının çoğunun performansını düşürdüğünü görmüştük.

Kıymetli madenler de yılın ilk ayında yatırımcısını mutlu etmişti ancak tablo yine farklılaştı. Yurtdışı hisse/BYF ve kıymetli madenler içerikli fonlar; 3 Şubat ABD istihdam verisi ve sonrasında gelen, ABD’deki talebin canlı olduğu ve enflasyonu düşürmek için FED’in daha fazla faiz artışına gideceğine dair sinyallerle olumsuz etkilendi. İçerde ise deprem felaketi sonrasında piyasayı desteklemek için atılan BES düzenlemesi ve Şirket geri alımları gibi adımlar, Borsa İstanbul’daki hisse senetlerine olumlu etki etti.

Bu tabloda Tefas’ta işlem gören - serbest ve özel fonlar hariç - 283 fon Şubat ayını pozitif getiri ile tamamlarken, 132 fonun getirisi negatif oldu. Getiride ilk üç fon hisse senedi yoğun fonlardan oluşurken, bu fonlardan ikisi “İhracatçı Şirketler”in hisse senetlerine yatırım yapan fon olarak karşımıza çıkıyor.

İlk üçte yer alan fonların portföyünde, deprem felaketi sonrasında artış sağlayan çimento hisse senetlerini görmek mümkün. Hisse senedi fonlarında maksimum %18, minimum -%3 ve ortalama %4 performans görüyoruz, yani 2022’de gördüğümüz gibi genele yaygın bir hisse senedi fon performansından söz etmek mümkün değil.

Şubat ayında en olumsuz performansı %10 üzerinde negatif getiri ile Gümüş içerikli fonlarda görüyoruz. Altın/Altın Katılım fonları ise -%4-5 getirilerle Ocak ayındaki olumlu performansı terse çevirdi. Yılbaşından itibaren bakıldığında bu fonların ortalama getirisi -%1 olarak görünüyor. Dolar endeksinin kuvvetlendiği durumda ons altının gerilemesi, stabil Dolar/TL kuruyla birleşince fon performansını da olumsuz etkiliyor.

Altın/Gümüş ve diğer emtia da ABD enflasyonu ve FED’den gelecek haberleri bekliyor. Yabancı fonları geçen yazıda çok detaylı incelemiştik. Burada veri bağımlı seyrin devamını önümüzdeki dönem de görmeye devam edeceğiz. Talep ve istihdamın güçlü olduğuna dair veriler makroekonomi için olumlu olmakla birlikte, enflasyona dair endişeleri ve faiz artış trendinin devamını körüklediğinden piyasa tarafında olumsuz algılanıyor.

Uzun vadeli bakanlar için ana yön Ocak ayına benzer ama bu dönem yurtdışında finans, sağlık, turizm/seyahat gibi temaların öne çıktığını göreceğiz. Yatırımcı adetlerini değerlendirdiğimizde ise yabancı fonlardaki olumsuz getiriye rağmen, bu fonlara yönelimin devam ettiğini söyleyebiliriz. Şubat ayı içinde en çok yatırımcı adedi artan 10 fonun 7’si yabancı hisse senedi içerikli iken, kalan 3’ü altın fonu olarak karşımıza çıkıyor.

Bu durum; yurtdışında gelen veriler olumsuz olsa dahi FED’in faiz artışlarını sonlandıracağına dair beklentilerin kuvvetli olduğu ya da uzun vadeli temalara yatırımı yapmak isteyen yatırımcı kitlesinin varlığına işaret olabilir.

Her iki durumda da uzun vadeli olarak bu fonları değerlendirmek ve her negatif getiri durumunda çıkmamak işin doğrusu. Önümüzdeki dönem yurt içinde seçim, yurtdışında dolar endeksi/FED odaklı olacak. Risk iştahı bu iki ana tema üzerinden olumlu/olumsuz etkilenebilir, bu nedenle portföyleri düşük riskli fonlar ile dengelemek önemli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar