Portföyde kaç fon olmalı?
Son günlerin gündem konusu hisse senetlerinde sepet nasıl yapılmalı ve kaç hisse olmalı oldu. Farklı görüşler olmakla birlikte en azından sepet yapma mantığının tartışılması ve birden fazla hissenin portföyde olmasında mutabık olunması açısından değerli bulduğumu ifade edeyim.
Bu tartışmaya paralel şekilde sıklıkla sosyal medya üzerinden ve eğitimlerde soru olarak karşıma çıkan “fonlardan oluşan bir sepette kaç fon olmalı?” sorusuna bu yazıda değinmek ve kendi görüşlerimi aktarmak istedim.
Sonda söyleyeceğimi başta ifade edeyim, fonlardan oluşan bir sepette fon adedi 1 de olabilir 10 da. Önemli olan husus, aldığınız fonların birden fazla varlık sınıfını (Sabit Getirili, Kıymetli Maden, Hisse, Yabancı Hisse, Eurobond vb.) içerip içermemesi diye düşünüyorum. Çünkü fonların zaten kendi içinde mantığı çeşitlendirmeye dayanıyor. Bir örnek verelim, hisse senedi fonlarını değerlendirdiğimizde, portföylerde ortalamada 10 ve üzeri hisse bulunduğunu görüyoruz.
Bu hem portföy yöneticilerinin çeşitlendirme ve riski dağıtma isteğinden hem de SPK’nın yatırım fonları ile ilgili düzenlemelerinde yer alan kısıtlardan kaynaklanıyor. Tabi genel mantıkta doğru olan, tek varlık sınıfı üzerinden değil birden fazla varlık sınıfında çeşitlendirme sağlamak. Bunun önemini 2023 yılının kasım-aralık aylarında çok net gördük. Bizim piyasamızda hisse senetleri negatif bir performans sergilerken, yurt dışı hisse senetleri, altın ve bunlara yatırım yapan fonların oldukça pozitif performans gösterdiklerini görüyoruz.
Dolayısıyla bu üç varlık sınıfını içeren bir fon sepeti yapmış yatırımcıların son dönem getirileri pozitif ayrıştı. Tabi hep böyle olacak anlamına gelmiyor, bazen tüm varlık sınıfları aynı anda negatif performans da gösterebilir; buna önlem olarak da daha stabil getiri sağlayabilecek ve portföy riskini dengeleyecek para piyasası fonları ve temkinli/dengeli değişken fonları bulundurmak da değerli.
Varlık sınıfını belirledikten sonra aynı varlıklar içinde de çeşitlendirmeyi önemsiyorum. Yani hisse senetlerinden örnek verirsek, portföydeki ağırlığı sadece BIST30 veya BIST100 dışı yapmak yerine bunlar da dahil olacak şekilde farklı tema/sektördeki hisse fonlarını da değerlendirmek önemli.
Yine geçen seneden örnek verelim, geçen sene BIST100 dışı fonların ağustos - kasım performansı çok parlak iken, yılın son iki ayında negatif getiri sağladı. Dolayısıyla bu dönemde çeşitlendirme yapmadan tek bu fonlara yatırım yapan yatırımcıların, bekledikleri getirileri sağlayamadıklarını söylemek mümkün.
Yabancı fonlar için de benzer değerlendirmeyi yapabiliriz. Yabancı içerikli fonlarda da temaların son dönemde çeşitlendiğini görüyoruz. Teknoloji fonları dışında sağlık, sürdürülebilirlik, finans, temiz enerji ve turizm/seyahat içerikli fonlar üzerinden tema bazında çeşitlendirilmiş bir yabancı fon portföyü de oluşturmak mümkün.
Baştaki soruya tekrar gelecek olursak, yatırımcılar ister bu şekilde - para piyasası, dengeli değişken, hisse/hisse ağırlıklı değişken, yabancı hisse, kıymetli madenler (altın/gümüş) ve eurobond fonlarından oluşan bir dağılımı birden fazla fonla yapabilirler ve bu dağılımdaki ağırlıkları dönemsel gelişmelere göre revize edebilirler, ya da fon sepeti fonları (düşük, orta, yüksek riskli) üzerinden fon seçimlerini portföy yönetim şirketlerine bırakarak tek fonla tüm portföylerini çeşitlendirilmiş şekilde yönetebilirler. Dolayısıyla fonlarda 10 fon da mümkün tek fon da, yeter ki yatırımcı kendi risk/ getiri tercihini doğru belirleyerek, ona uygun fonu seçsin.