Portakalın yaşam mücadelesi
Portakal, Türkiye’nin önemli marka olabilecek ürünlerinden bir tanesi, tıpkı zeytin ve zeytinyağı gibi... Fakat maliyetlerin yanı sıra Rusya gibi pazar zorlukları bunu güçleştiriyor. Diğer yandan güzel öyküler de yok değil. Finikeli Apaydın Ailesi’nin genç kuşağı, ortakları Akın Veziroğlu ile modern tarım tekniklerinin yanı sıra kurdukları portakalbahcem.com ile online satış modeliyle zorlukları aşmaya çalışıyor. İşte onların ve portakalın öyküsünden kısa bir kesit...
Hayatımda ilk defa portakal hasadına gittim... Portakal hem Türkiye’nin hem Akdeniz Bölgesi’nin en önemli markalarından biri... Zeytin ve zeytin yağında olduğu gibi, bu ‘doğal’ marka değerini kullanabildiğimizi söyleyemeyiz. Özellikle benim gittiğim Finike Bölgesi neredeyse narenciye için yaratılmış özel bir yer. Arkası dağlarla çevreli, nemin hapsolduğu bu ortam, portakal için ideal ortam yaratıyor. Cinsi ne olursa olsun, bu koşullarda ‘Finike Portakalı’ lezzeti oluşuyor. Fransa’nın küçücük portakal üreticisi kasabalarına aslında sadece hasat için binlerce turist gidiyor. Adana Bölgesi’nde bir festival var ancak biraz yerel kaldığını söyleyebiliriz. Benim gidişime vesile olan ise Portakalbahcem.com’un kurucularından Mete Apaydın oldu. Ortakları Akın Veziroğlu ve Murat Apaydın ile de orada tanıştım. Tam olarak yıllarını portakala vermiş, yeni nesil ‘çiftçiler’e örnek bir aile... Biraz bu ailelerin çoğalması, ama bunun için de uygun maliyet ve kazanç koşullarının pazarda oluşması gerekiyor. Yoksa dünyada en değerli şey toprak ve su olurken, biz bu kaynaklarımızı yeterince kullanamıyoruz. Burada örneğin Anadolu Grubu gibi, büyük gruplarımızdan bazılarının girişimlerini görüyoruz. Cesur çiftçiler ve büyük grupların yatırımlarıyla Türkiye meyvede markalaşabilir.
Modern çiftçi imajı yok
Türkiye’de online ilk portakal ve narenciye ürünü satan portakalbahcem.com’u kurduktan sonra ilk ürünleri gönderdiklerinde, ilginç tepkiler almışlar. Nasıl bir ‘çiftçi’ online satışa mı başladı? gibi... Mete Apaydın bunu bana anlatırken, Türkiye’de çiftçilik ile ilgili imajı ortaya koymaya çalışıyordu. Ortakların hepsi üniversite mezunu ve üretimleri ise en modern tekniklere sahip. Eğitimli genç kuşakların tarıma, çiftçiliğe dönmesinin ne kadar önemli olduğunun en güzel örneği... Bu konuda en modern yatırımları yapmaya çalıştıklarını söylüyor. Örneğin donu önlemek için 7 tane dev pervaneyi portakal bahçelerine yerleştirmişler. Mazotla çalışan bu pervaneler, soğuk dönemlerde hava akımları yaratarak bahçeyi dondan koruyor. Apaydın, “Aslında tüm verileri şu anda ölçüyoruz. Nem oranını, sıcaklığı özel yazılım ve GSM teknolojisi ile anında cep telefonumuzdan takip ediyoruz. Ancak bu ölçümlerin bize faydasını birkaç yıl sonra daha iyi göreceğiz. Elimizde tuttuğumuz datalar bize daha iyi ürün almak için yol gösterecek” diyor.
Gastro turizm olabilir mi?
Tarımda, böyle bir önemli üründe devlet desteğini hissettiklerini söylemek çok mümkün değil. Adeta ‘başlarının çaresine’ bakıyorlar. Dünyada toprak ve gıda ürünleri altın değerine yükselirken biz toprak ve çiftçiyi maalesef yeterince koruyamıyoruz. Mete Apaydın, “Tüm maliyetlere karşın çiftçinin genel olarak yeterince bu işi sürdürecek kazancı elde ettiğini söyleyemiyoruz. Üstelik bizim gibi ve çağımızın modern tekniklerine yatırım yapmak çok daha zor. Bu nedenle tarım arazileri ne yazık ki arsalara dönüşüyor. Çiftçi 10 senede elde edeceği kârı, 1 arsa satışında yakalıyor” diyor. Mete Apaydın’ın hayalleri ise portakalı, online satışın yanı sıra bölgesel ‘gastro turizmin’ bir parçası yapmak. Bölgenin tarih potansiyeli de çok yüksek. Yalnız yapabilirler mi? Çok kolay değil, ama ‘portakal’ın yaşaması için gerekli. Çünkü maliyetler için ek gelirler yaratılmalı, portakal bir marka değeri olarak geliştirilmeli.
Finike portakalı önemli
Portakalbahcem.com, yüz yıllık aile geleneği çiftçiliğin yeni nesil modernleşen yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Ailenin en genç üyesi olan girişimci Mete Apaydın, “Biz 100 yıllık aile geleneği çiftçilik mesleğini halen sürdürüyoruz. Ailemden devir aldığım görevi modern teknolojik yatırımlarla ve doğal tarım modelleriyle örtüştürmeye gayret ediyoruz. Finike Portakalı, Kaliforniya Üniversitesi tarafından dünyanın en leziz portakalı unvanına, ayrıca Türk Patent Enstitüsü tarafından da coğrafi işaret tesciline sahip bir ürün-marka aslında. Türkiye portakalının yüzde 7-10’luk bölümü Finike’den temin ediliyor. Şu an yaşadığımız hasat dönemi ise 40 bin dekar alanı kapsıyor. Rekolteler de oldukça iyi. Bu yıl fazla yağmur almadığımız ve nem de az olduğu için portakallarımızın ebatları daha küçük ama tatları enfes. Bizi daha çok sağlıklı beslenmek ve pazarda bulamadığı gerçek Finike portakalını tatmak isteyenler takip ediyor. Biz de bahçelerdeki ürünlerimizi her geçen gün geliştirmeye çalışıyoruz” diyor.
Unutulmuş meyve fidanları
Portakalbahcem.com kurucusu Mete Apaydın, “Bahçelerimize eski cinsleri tekrar dikiyoruz. Geçmişte tüketilen fakat günümüzde pazar endişesi ve verimlilik kaybından dolayı köklenmiş birçok cinsi yeniden dikiyoruz. Unutulmuş fakat unutulmaması gereken cinsler var. Bunlara örnek olarak; kokulu limon, kırmızı limon, şeker portakalı, Yafa portakalı ve şadoks’u sayabiliriz. Bu cinsleri bahçelerimizde yeniden yetiştiriyoruz. Bu sayede narenciyede unutulmuş tatları müşterilerimize sunacağız. Sürekli ürün geliştirme ve yeni ürün sunumu arayışındayız. Yeni fidan dikimleri Türk tarımı için de bir değer olacak” diyor. Apaydın, doğal ürünler konusunda tüketicinin de eğitilmesi gerektiğini söylüyor. Örneğin, standart fabrikasyon gibi ürün isteklerini, doğal rengi yeşil ağırlıklı olan turunçgillerin sarartılmaya çalışmasını örnek gösteriyor. Bu tür talepler, ürünlere doğal olmayan farklı yöntemlerin uygulanmasına neden oluyor. Sırf tüketici böyle bir imaja alışık olduğu için…
Portakal, çıkış yolu arıyor
Rusya krizinden sonra diğer meyve sebzelerde olduğu gibi portakal da çıkış yolu arıyor. Portakal.com ortaklarından ve satışların koordinatörlüğünü yapan Akın Veziroğlu, Rusya’ya ağırlıklı olarak Mersin-Adana bölgesinin ürün gönderdiğine dikkat çekiyor. Finike ise ağırlıklı olarak Avrupa’ya çalışıyor. Avrupa’nın daha kaliteli ürün talebi var. Veziroğlu, “İlk etapta, 1 Ocak’ta kapıların kapanacağı anlaşılınca herkes ürününü o tarihten önce sevk etmeye çalıştı. Aralık ayının rakamları yükseldi. Şimdi ise Gürcistan, Ermenistan üzerinden ürün gönderilmeye çalışılıyor” diyor. Tabii bu maliyetleri artırıyor. Ancak diğer yandan pek çok ambargosu olan Rusya’nın bunu ne kadar sürdürebileceği meçhul. Diğer yandan Mersin-Adana portakalı kendine yeni pazarlar aramaya da çalışıyor.
Portakalbahcem.com'un macerası
Portakalbahçem.com iki yıl önce Antalya-Finike’deki 500 dönüm arazi üzerine kurulu portakal ve narenciye bahçelerinde bulunan doğal ürünlerin online satışa sunulmasıyla açılmış. Kısa sürede tüm Türkiye’ye portakal ve narenciye ürünleri satar konuma gelmiş. Portakalbahcem.com, açıldığı ilk yılında altın örümcek web ödüllerinde yılın e-ticaret sitesi ödülünü alarak; 2014 yılında yüzde 335 büyüme kaydetmiş ve üye sayısını yüzde200 artırmış. Portakalbahcem.com, e-ticaret dönüşümünü ise minimum yüzde50 artırmayı hedefliyor. Bugüne kadar yılda 25 bin sipariş alan Portakalbahcem.com evlere 80 bin paket göndermiş.
Pazarda zor bulunan, çoğunluğu ise Avrupa ülkelerine ihracata giden dünyaca ünlü Finike portakalları, Portakalbahcem.com ile direkt tüketiciye ulaşma fırsatı bulmuş. Portakalbahcem.com, doğal tarım uygulamaları ile kontrollü ve biyolojik entegre tarım uygulamalarını geliştiriyor. Üretimlerde ‘iyi tarım’ ve ‘Global Gap’ sertifikası bulunuyor. Bahçelerdeki meyveye zarar veren böcekler, yararlı avcı böceklerle yok ediliyor ve bu sayede doğal döngü çerçevesinde mücadele ediliyor.