Popülist Trump bile faizle ilgilenmiyor

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Merkez Bankası toplantılarından önce haftalarca tartıştığımız konu yüzde 0.25’lik faiz hareketleri oluyor. Fed faizi yüzde 0.25 artırır mı? TCMB faizi yüzde 0.25 indirir mi? Örneğin ABD’de kritik bir makro veri açıklanıyor. Rakam iyiyse ekonomi güçlü oluyor. Veri zayıfsa, Amerikan ekonomisi resesyona doğru gidiyor. Bizde de benzer tartışmalar yapılıyor. Ufak faiz adımlarının mevduat ve kredi faizleri üzerindeki etkisi analiz ediliyor. Mevcut ekonomik şartlarda para politikasının etkisi sınırlıdır. Zaten TCMB rengini belli ediyor. Enflasyon görünümü bozulmadıkça faiz indirimlerinin devam edeceği görülüyor. Başkan Çetinkaya para politikasıyla ilgili her konuşmasında enflasyona göre adım atacaklarını söylüyor. TCMB’de yeni bir yönetim var. Hem Başkan, hem de yeni Başkan Yardımcıları piyasanın içinden geliyorlar. Enflasyon izin verdikçe kurum indirimlere devam eder. Kredi notumuz sürpriz biçimde indirilirse, Fed agresif bir faiz artırım sürecine girerse, faiz politikası gözden geçirilir. Bu durumda zorunlu karşılıklar gibi diğer politika araçları kullanılır. Ekonomi gazetecileri ve eski bürokratlar politikaları sürekli eleştiriyorlar. Artık dil pelesengi haline gelen ‘‘yapısal reformlar’’ konusundan girip faiz politikasından çıkıyorlar. Yapısal reform yapmak teknokratların işi değildir. Kaldı ki, bugünkü konjonktür majör reformlar için uygun değildir. Son günlerde; ‘‘17-25 Aralık ve 15 Temmuz girişimlerinden sonra üçüncü teşebbüs muhakkak yaşanır’’ spekülasyonu yapılıyor. Toplumsal travma yaşanıyor. Böyle bir ortamda yapısal reformlar beklemek fazla iyimserlik olur.

Ülkede önce halkın ve piyasaların moralini düzeltmek gerekir. 2008 krizinden sonra, Amerikan hükümeti maliye politikasını gevşetti. Bütçe açığı yıllık 1 trilyon doların üzerine çıktı. Fed uç önlemler açıkladı. Finans piyasaları ve ekonomi kendine geldi. 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra gayrimenkul sektörünü canlandırmaya yönelik adımlar atıldı. Farklı sektörlerden insanlarla sürekli konuşuyorum. Sektör temsilcileri daha fazla desteğe ihtiyaç olacağını söylüyorlar. Genişletici maliye politikası konusu yazılarımın artık alametifarikası oldu. Özel sektör bu kadar zorlanırken, bütçenin fazla vermesinin bir anlamı yoktur. Her sektörden destek talebi gelirken mali disiplini kayıtsız şartsız sürdürmek özel sektörün sorunlarını daha da artırır. Yirminci yüzyılın en etkili iktisatçısı Keynes, ekonominin sıkıntılı dönemlerinde bütçe açığının artması gerektiğini savunur. Keynesyen ekonominin özü, özel sektör yatırımlarının maksimize edilmesidir. İşletmeler bu şekilde istihdam yaratırlar. Üretim artar. Özel sektör yatırımlarının üst seviyeye çıkarılması da toplam talebi teşvik etmekten geçer. Vergi indirimleri ekonomiye ilaç olur.

ABD’de sert eleştirilere maruz kalan Cumhuriyetçilerin Başkan adayı Donald Trump da olayı çözmüş. Fed ne yapmış, faize ne olmuş umurunda değil. Ekonomiyi desteklemenin yolunun genişletici maliye politikasından geçtiğini kavramış. Trump, ABD Başkanı olduktan sonra vergi oranlarını agresif biçimde indireceğini söylüyor. Bu şekilde bütçe açığı da artacak. Bu politikanın ekonomik büyümeyi destekleyeceği açıktır. Zaten sorun Trump’ın sosyal konularla ilgili görüşleridir. Göçmenlerle ve Müslümanlarla ilgili fikirlerinin rahatsız ediciliğidir. Bunların dışında, Trump’ın açıkladığı ekonomi politikası Clinton’ın politikasından daha etkili olur. Piyasada belirsizlik yaratacak konu Trump’ın kişiliğidir. Trump kasımda Başkan seçilirse, Fed faiz artırımlarını bile öteleyebilir. Trump etkisini herkes görmek ister.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019