Politik aritmetik
İsveç’te yaşayanların ortalama ayak sayısı 2 değil: 1.999. Çünkü iki ayağı kesik olanlar var. Tek ayaklılar var. Nüfusu 2 ayaklılar ve “diğer” ayaklılar olarak toplayıp bölünce ortalama 1.999 çıkıyor. Bu veriye bakıp, şu hükme varıyoruz: “İsveç’te nüfusun büyük çoğunluğunda ayak sayısı, ortalamanın üstündedir.”
Bir Amerikalı, kalp krizi geçireceğinden endişeli. Konu hakkında okuyup öğrenmeye başlıyor. Bir de görüyor ki Japonlar pek az yağ yiyor, hiç şarap içmiyor, çok az kalp krizi geçiriyor. Fransızlar tam aksine bol yağlı yiyor, çok şarap içiyor, ama onlar da az kalp krizi geçiriyor. Amerikalının vardığı hüküm: İngilizce konuşmak, kalp krizi nedenidir!
İstatistikle safsata
Bu saçma, safsata, “olmaz” hesaplar, gerçeğin istatistikle pekala eğilip bükülebileceğine esprili örnekler. Espriyi yapan, geçen hafta 68 yaşında maalesef pankreas kanserinden öldü: İsveçli Prof. Hans Rosling, salgın hastalıkların yayılmasını inceleyen bilim dalında (epidemiyoloji) uzmandı. Ama istatistiğe ekranda renk, şekil ve hareket sağlayarak rakamları anlamlandırmayı “veri görselleştirme” yöntemiyle yapmayı iş edinmişti. Kendi geliştirdiği bir yazılımla, rakamları ekranda (bilgisayar veya TV fark etmez) hareket ettiriyor, rakamların grafiğe dönüşüp, ekranın sağ tarafına doğru gitmesini at yarışı anlatır gibi heyecanla anlatıyordu. Bu şovuyla ünlendi. İstatistiği, hep sabit duran çizgiler, kule gibi dikilen histogramlarla ekranlara taşıyan tv yapımcıları için Hans Rosling bulunmaz bir nimet oldu. İngiliz BBC TV hemen ona programlar yaptırdı. Ardından TED Konferansları ondan sunumlar istedi. Hans Hoca’nın yaptığı, eskiden beri bilinen istatistiğe yenilikçi bir elbise dikmek oldu.
İlk nüfus sayımı
Hans Hoca, nüfusunu istatistik kullanarak 1749’da bilimsel olarak sayan ilk ülkenin İsveç olmasını her zaman iftiharla anlatırdı. Norveç’te 1660 ve 1701’de sayım yapılmıştı, ama sadece erkekler sayılmıştı. İsveç’te ise herkes sayıldı. Kral, memleketin 20 milyon “falan” olduğunu sanırken, bütün nüfus sadece 2 milyon çıkınca depresyona girmiş. Üstelik, doğum sırasında ölen anne ve bebeklerin sayısı ilk kez 1749’da dikkat çekmiş. Kral, ülke çapında bir kadın-doğum reformu yapılmasını emretmiş. Diğer ülkelerde ise istatistik temelli nüfus sayımları daha sonraki yıllarda... Osmanlı’da bir yüzyıl gecikmeyle, sadece erkek nüfusla sınırlı 1829 sayımıyla asker sayısı ve vergi mükellefl eri saptanmaya başlandı. Kadınların da sayılması için en az bir 50 yıl daha geçti.
Florence Nightingale
Modern hastabakıcılığın kurucusu Florence Nightingale, bugün modern istatistikte kullanılan veri görselleştirme tekniğini de içgüdüsüyle “bulan” kişidir. Daha çocukken, babasının bostanındaki meyve ve sebzelerin ürün hesabını yapıyordu. Yıllar sonra, “Tanrının düşüncelerini anlamak için istatistiğe bakmalıyız, çünkü istatistik, Tanrı'nın amacının ölçüsüdür” demişti. 1853-56 Kırım Savaşı’na hastabakıcı olarak katıldı. 1854’te Selimiye Kışlası’nda göreve başladığında, Kırım’da cephede değil, hastalıktan ölenlerin daha fazla olduğunu fark etti. İki yıl boyunca, cephedeki ölümler ile, cephe gerisinde mikrobik hastalıklardan kolera, tifüs, tifo, dizanteriden ölümlerin hesabını tuttu. Bulgularını alt alta rakamlarla değil, baklava dilimi gibi şekillerle tablo haline getirdi. Avam Kamarası’nda bu tablo gösterildiğinde şok etkisi yaptı. Neticede hükümet, geniş çaplı bir hijyen reformuna girişmek için gerekli veriye sahip olmuştu.
Büyük veriye doğru
Bir anglosakson sözcüğü olan istatistik, Latince “status” (devlet) sözcüğüne dayanıyor. Bu köken nedeniyle istatistiğe “politik aritmetik” de denilir: Toplanan verilerle devleti yönetme sanatı. Bugün artık büyük veri, devletler ve onlar kadar etkili büyük şirketler için yaşamsal önemde. Bunun nasıl işlendiği, nasıl yorumlandığı kadar, bu işin ne kadar tarafsız, bilimsel, düzgün yapıldığı da önemli. Hans Hoca daha yaşasaydı, mutlaka istatistikte ahlak konusunda da dünyayı aydınlatırdı.