Plastik Sektörü açısından Çin gezisi izlenimleri (1)
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin ve Endonezya gezisi sırasında DEİK tarafından düzenlenen Türkiye-Çin İş Forumu’na katılan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu ile izlenimlerini konuşma olanağını buldum..
Yavuz Bey, İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden mezun. 1975 yılında kurulan aile şirketlerinden SEM Plastik’in genel müdürlüğü ve grup şirketlerinden Global Dış Ticaret ve Credoy Polimer’in de yönetim kurulu başkanlığını yapmakta...
Yavuz Bey izlenimlerini anlatmaya şöyle başladı: “Dünyanın en büyük plastik mamul işleme kapasitesine sahip Çin, sahip olduğu potansiyele rağmen dış ticaret açığı veriyor.
72 milyon ton kapasitesi ile dünyadaki en büyük plastik işleyicisi olan Çin’de plastik mamul işleme sektörü 35 milyar dolar fazlalık verirken, petrokimya sektörü 43 milyar dolar açık veriyor.
Türk plastik sektöründe de benzer bir tablo görülüyor.
Sektör, 8,3 milyon ton işleme kapasitesiyle dünyada 7. AB’de ise 2. sırada yer alıyor.
Türk plastik işleme sanayi 2 milyar dolara yakın dış ticaret fazlası verirken, Türk petrokimya sektörü dış ticaret açığı oluşturuyor.
Çin ve Türkiye’nin plastik mamul konusundaki karşılıklı ticaretinde ise Çin'in 550 milyon dolar kadar ihracat fazlalığı bulunmakta...”
Çin ile gerçekleştirilen iş forumunun değerlendirmesini ise “Türk plastik sektörü adına oldukça verimli geçti. PAGEV olarak Türkiye-Çin İş Forumu’nda Türk plastik sektörü adına önemli anlaşmalara imza attık.
Cari açığın kapatılması ve karşılıklı yatırımların artırılması yönünde çalışmalar yaptık.
Türk plastik üreticilerinin Çin’e olan ihracatlarını artırması, Çinli ve Türk plastik firmalarının bölgesel yatırımlarda ortaklık yapmaları konusunda karşılıklı çalışılması konusunda mutabakata vardık.
Türk plastik endüstrisinin Çin’e en büyük ihracat kalemi olan plastik inşaat malzemeleri konusunda çalışmaların artırılması da görüştüğümüz konular arasındaydı.
Ayrıca Türkiye’nin özellikle enerji boru hatlarının da üzerinde bulunması ve bir enerji üssü olması sebebi ile Çinli petrokimya firmalarına, Türkiye ve AB’ye hammadde tedariki amacıyla Türkiye’de yatırım imkânlarını görüştük” sözleriyle özetlemiş oldu...
Yavuz Bey'e yönelttiğim Çin’in plastik sektöründeki başarıların Türkiye açısından model alınabileceği yönleri var mı?' soruma aldığım yanıtı ise şu oldu: “Çin dünyanın en büyük plastik mamul işleme kapasitesine sahip ancak petrokimya üretimi çok yetersiz.
Bunun çözümünü en büyük petrol kaynaklarına sahip Afrika ve Ortadoğu’da yaptığı uzun süreli anlaşmalarla garanti almış durumda.
Ayrıca petrokimya üretiminde kömür gibi alternatif kaynakları da kullanıyor.
Petrokimya sanayinin en büyük ikinci girdisi olan elektriği de nükleer santrallerle sağlıyor.
Çin, bugün dünyada en fazla nükleer santral inşa eden bir ülke konumda ve bu santrallerin çoğu halen inşaat aşamasında.
Tüm bunlarla birlikte Çin’de petrokimya yatırımları hem girdileri, hem de yatırım maliyetini azaltıcı teşviklerle destekleniyor.
Dolayısıyla ithal hammaddelere vergi koymak ve koruma tedbiri yerine, teşvik vererek petrokimya yatırımlarını destekliyor.
Biz de uygulanan bu modelin Türkiye’de başarılı olacağına inanıyoruz.
Türkiye'de yaklaşık olarak 800 milyon ila 1 milyar liralık bir oyuncak pazarının Çin’de üretilen plastik oyuncaklar Türkiye pazarının yüzde 92'sini oluşturuyor...
Türkiye'de son beş sene içerisinde toplam 564 milyon dolarlık plastik oyuncak üretimi yapıldı. Üretimin yaklaşık olarak yüzde 25'i olan 141 milyon dolarlık kısmı ihraç edilirken plastikler, toplam oyuncak sektörü ihracatının yüzde 29'nu oluşturuyor.”
“Türkiye plastik sektörünün plastik sanayisi, oyuncak sektöründen aldığı payı artırmayı hedefliyor mu? Bu konuda sektörün, PAGEV’in stratejisi ve izleyeceği yol haritası neler?” soruma Yavuz Bey'in verdiği cevaba ve Endonezya gezisi izlenimlerine bir sonraki yazımda yer vereceğim...