Planlı üretime herkes katkı koymalı

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

Aşırı kutuplaşmanın olduğu dönemler­de sağlıklı tartışmalar yapmak, ortak akılla hareket etmek maalesef pek müm­kün olamıyor.

Paydaşların bir araya geldiği, yüz yüze ko­nuşabildiği ortamlarda, bu kutuplaşma bir ölçüde kırılabildiği için, mesafe alınabiliyor.

Oysaki sanal dünyada, klavyelere acıma­sızca basıldığına, her şeyi yıkıp devirmek için koşullanıldığına şahit oluyoruz.

Tarımsal üretim planlaması, tarım sektö­ründe, Cumhuriyet tarihinin en önemli pro­jelerinden… Önceki yazılarımızda da sıklık­la vurguladığımız üzere, “Planlamanın Plan­lanması” aşaması başarı ile hayata geçirildi.

Planlama noktasında millet olarak iki uç noktada kaybediyoruz: Ya hiç planla­ma yapmadan “göç yolda düzülür” man­tığıyla hareket ediyoruz ya da planlama­yı abartıp bir türlü eyleme geçemiyoruz. Oysaki Jeff Bezos, ihtiyacınız olan bilgi­lerin %70’ine ulaştığınızda işe koyulun, der. Hemen şunu da belirtmeliyiz ki bü­yük bir ülkeyiz, iklim ve toprak yapımız yüzlerce farklı tarımsal ürünü yetiştirmeye uygun. Bu kadar farklı ürünün, çok sayıda teknik, ekonomik ve sosyal kısıtlar altında planlanabilmesi konusunda elbetteki haklı endişeler var.

Başlangıçta 13 stratejik ürün

Tam da bu konuda Bakanımızın yaptığı açıklamalar endişelerimizi gideriyor. Bu üretim döneminden itibaren 13 stratejik üründe planlamanın başlayacağını söylü­yor Sayın Bakan.

Bu ürünler; hububat (buğday, arpa, dane mısır), yağlı tohumlar (pamuk, so­ya, ayçiçeği, kanola, ispir) ve baklagiller (mercimek, kuru fasulye, nohut). Bunlara, halkımızın günlük kullanımında önemli ye­ri olan patates, soğan ve yem bitkilerini de dahil. Hemen planlamanın kapsamının da­raltıldığı gibi bir çıkarımda bulunmayın. Ba­kanlık kaynaklarına göre seçilen bu ürünler, toplam tarla bitkileri alanının yüzde 80,7’si­ne karşılık geliyor.

17 paydaşın katılımı ile oluşan İl Teknik Komiteleri, planlama konusunda oldukça verimli toplantılar yaptılar ve planlamada ilk kararlarını aldılar. Bu aşama dahi bugü­ne kadar pek yaşanmayan önemli bir kaza­nımdır. Bu süreçte, yerel inisiyatifin merke­zi idareye göre daha fazla ağırlığa sahip ol­duğu görülebiliyor.

Yine Bakanlık yetkililerine göre; İl Tek­nik Komiteleri, iklim, toprak ve topoğ­rafya verileriyle bitkinin ekolojik istek­lerini örtüştürerek hazırladıkları ürün uygunluk haritaları, ÇKS verileri, alet-e­kipman mevcudiyeti, pazarlama şartla­rı, hayvan ve mera varlığı, tarımsal sana­yi, depolama, sulama gibi ölçütleri dikkate alarak yaptıkları mevcut durum analizi­ne uygun 3 yıllık bitkisel üretim planını hazırladılar. 81 İlin Teknik Komite rapor­larının Ankara’ya ulaştırılmış olması, en önemli adımın tamamlanması anlamına geliyor. Tarımsal Üretim Planlama Kurulu, makro düzeyden değerlendirmeleri yaparak her il için planlama noktasında nihai kara­rı vermiş olacak ve 1 Eylül 2024’te bitkisel üretimde planlı üretim dönemine fiilen gi­rilecektir.

Planlama süreci, teşkilata dinamizm kazandırdı

Bu süreçte, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tüm birimleri teyakkuz halinde. Yılların re­haveti, yerini önemli ölçüde tatlı bir telaşa ve yoğunluğa bıraktı. Planlamanın asıl etki­lerini ve başarı düzeyini, bir yıl sonra gör­memiz ve sonraki yılları bu deneyimle daha iyi planlamamız söz konusu olacak. Bu süre­cin en büyük tehdidi, planlamaya yapılabi­lecek dış müdahaleler…

Aslında siyasi mü­dahaleler kastettiğim. Özellikle de yerelden gelen siyasi baskılar. Bu konuda dik durul­ması, kurulların çalışmalarına karışılma­ması asıl başarıyı getirecektir. Tek bir mü­dahale örneği, diğerlerini de meşrulaştıra­cak ve ölü bir doğum gerçekleşebilecektir.

Yapay zekâ uygulamalarının sisteme en­tegrasyonu bu müdahalelerin önünde set olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar