Planlı üretime herkes katkı koymalı
Aşırı kutuplaşmanın olduğu dönemlerde sağlıklı tartışmalar yapmak, ortak akılla hareket etmek maalesef pek mümkün olamıyor.
Paydaşların bir araya geldiği, yüz yüze konuşabildiği ortamlarda, bu kutuplaşma bir ölçüde kırılabildiği için, mesafe alınabiliyor.
Oysaki sanal dünyada, klavyelere acımasızca basıldığına, her şeyi yıkıp devirmek için koşullanıldığına şahit oluyoruz.
Tarımsal üretim planlaması, tarım sektöründe, Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden… Önceki yazılarımızda da sıklıkla vurguladığımız üzere, “Planlamanın Planlanması” aşaması başarı ile hayata geçirildi.
Planlama noktasında millet olarak iki uç noktada kaybediyoruz: Ya hiç planlama yapmadan “göç yolda düzülür” mantığıyla hareket ediyoruz ya da planlamayı abartıp bir türlü eyleme geçemiyoruz. Oysaki Jeff Bezos, ihtiyacınız olan bilgilerin %70’ine ulaştığınızda işe koyulun, der. Hemen şunu da belirtmeliyiz ki büyük bir ülkeyiz, iklim ve toprak yapımız yüzlerce farklı tarımsal ürünü yetiştirmeye uygun. Bu kadar farklı ürünün, çok sayıda teknik, ekonomik ve sosyal kısıtlar altında planlanabilmesi konusunda elbetteki haklı endişeler var.
Başlangıçta 13 stratejik ürün
Tam da bu konuda Bakanımızın yaptığı açıklamalar endişelerimizi gideriyor. Bu üretim döneminden itibaren 13 stratejik üründe planlamanın başlayacağını söylüyor Sayın Bakan.
Bu ürünler; hububat (buğday, arpa, dane mısır), yağlı tohumlar (pamuk, soya, ayçiçeği, kanola, ispir) ve baklagiller (mercimek, kuru fasulye, nohut). Bunlara, halkımızın günlük kullanımında önemli yeri olan patates, soğan ve yem bitkilerini de dahil. Hemen planlamanın kapsamının daraltıldığı gibi bir çıkarımda bulunmayın. Bakanlık kaynaklarına göre seçilen bu ürünler, toplam tarla bitkileri alanının yüzde 80,7’sine karşılık geliyor.
17 paydaşın katılımı ile oluşan İl Teknik Komiteleri, planlama konusunda oldukça verimli toplantılar yaptılar ve planlamada ilk kararlarını aldılar. Bu aşama dahi bugüne kadar pek yaşanmayan önemli bir kazanımdır. Bu süreçte, yerel inisiyatifin merkezi idareye göre daha fazla ağırlığa sahip olduğu görülebiliyor.
Yine Bakanlık yetkililerine göre; İl Teknik Komiteleri, iklim, toprak ve topoğrafya verileriyle bitkinin ekolojik isteklerini örtüştürerek hazırladıkları ürün uygunluk haritaları, ÇKS verileri, alet-ekipman mevcudiyeti, pazarlama şartları, hayvan ve mera varlığı, tarımsal sanayi, depolama, sulama gibi ölçütleri dikkate alarak yaptıkları mevcut durum analizine uygun 3 yıllık bitkisel üretim planını hazırladılar. 81 İlin Teknik Komite raporlarının Ankara’ya ulaştırılmış olması, en önemli adımın tamamlanması anlamına geliyor. Tarımsal Üretim Planlama Kurulu, makro düzeyden değerlendirmeleri yaparak her il için planlama noktasında nihai kararı vermiş olacak ve 1 Eylül 2024’te bitkisel üretimde planlı üretim dönemine fiilen girilecektir.
Planlama süreci, teşkilata dinamizm kazandırdı
Bu süreçte, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tüm birimleri teyakkuz halinde. Yılların rehaveti, yerini önemli ölçüde tatlı bir telaşa ve yoğunluğa bıraktı. Planlamanın asıl etkilerini ve başarı düzeyini, bir yıl sonra görmemiz ve sonraki yılları bu deneyimle daha iyi planlamamız söz konusu olacak. Bu sürecin en büyük tehdidi, planlamaya yapılabilecek dış müdahaleler…
Aslında siyasi müdahaleler kastettiğim. Özellikle de yerelden gelen siyasi baskılar. Bu konuda dik durulması, kurulların çalışmalarına karışılmaması asıl başarıyı getirecektir. Tek bir müdahale örneği, diğerlerini de meşrulaştıracak ve ölü bir doğum gerçekleşebilecektir.
Yapay zekâ uygulamalarının sisteme entegrasyonu bu müdahalelerin önünde set olabilir.