Plancının erdemi

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Plan yapmanın insanlara ve kurumlara kazandırdığı erdemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

İyi bir plancı iseniz, mesleğinizle ilgili en az birkaç önemli kaynaktan "literatür izlemenin" önemini ve değerini kavramış olmanız gerekir. Özellikle, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, "negatif seleksiyon" geçerli olduğu için, insanların makamları, kendi kendilerine yaptıkları propaganda önemli değildir. Anlatılanları ciddi bir analizden, ölçüleri konmuş değerlendirmelerin eleklerinden geçirdiğinizde, sapır sapır döküldüklerini görürsünüz.

Literatür tarama alışkanlığı, size neleri bildiğinizi, neleri bilmediğinizi gösterir. Kendinizi abartmanın tuzağından sizi kurtaracağı gibi, kendinizi vurmaya dönük ezilmişliğin de önüne geçer.

İyi bir plancı, ciddi bir "okuma disiplinine" sahip olmalı, olayları çok-yönlü ve çok sesli değerlendiren insan olma erdemini yakalayabilmelidir.

Plancının kazanacağı bir başka erdemlilik, "saha çalışmaları" yapmasıdır. En uzak Ankara'ya kadar gitmiş, işlerini masa başında özünü de pek bilmediği verilerle yapmaya kalkan plancı, daha başında erdem alanının dışına düşer.

Planlamacı, "…evdeki sözün çarşıya uymayacağı" gerçeğini hiç unutmamalıdır. Bilimsel kuşkusunu gözün tanıklığında netleştirmelidir. Masasından kalkmadan, bir eli yağda, öteki balda olsun anlayışı ile plancı olunmaz. Plancının erdemi, meraklarının peşinde koşması, sahada gözün tanıklığına başvurması, çapraz araştırmalarla nesnelliğe ulaşmaya özen göstermesidir.

Plancının bir başka erdemi, aklını kimseye emanet etmeme özgüvenidir. Plancı, başkalarının parasının yatırıma dönüştürmede rol aldığını hiç unutmamalı.

Bağımsız akıl

Bağımsız ve sorgulayıcı aklı geliştirmeden iyi bir plancı olmak imkansızdır.

Plancı, yaptığı her işin "belge" haline geldiğini, "arşivin şaşmaz aklına" emanet edildiğini, bir gün birisinin çıkarak yaptıklarını sorgulayacağını unutmamalı. Eğer bu bilinç varsa, her fikri projeye dönüştürürken, çoklu katılımı sağlamalıdır ki, hem ortak akıldan yararlanma imkanı olsun hem de herkes ortak sorumlulukla elini taşın altına koysun.

Plancı, sağlıklı verilere, elenmiş enformasyona, ayıklanmış bilgiye, olgunlaşmış sezgilerle beslenmiş anlamaya, ayrıntı dinamiklerini yakalayan kavrama yeteneğine sahip değilse, hata yapma katsayısı artar; erdem alanından uzaklaşır.

Ülkemiz gibi verilerin ciddi sapmalar gösterdiği bir yerde planlama işiyle uğraşanların; amansız bir merak sahibi, ciddi bir not alma alışkanlığı, hepsinin ötesinde bilgileri yazma disiplini, tartışma özgüveni gibi özellikleri de olmalı.

Plancı uygulamacı değildir; ama uygulamacının yanında olmalıdır. Uygulamacılığın kendine özgü yapısal sorunlarını kavramadan ciddi plan yapılamaz. Çünkü plancı erdeminin önemli özelliklerinden biri de, projede öngörülen ile uygulamadaki sapmaları izleyerek, aynı yanlışların bir kere daha yinelenmemesini sağlamaktır.

Plancı, özellikle disiplinler arası ilişkileri geliştirirken, "…bana inanmayabilirsiniz; ama dediklerimi anlamaya çalışın" noktasında sonsuz bir hoşgörü sahibi olmalıdır.

Plan yapan bir insan, toplumun "ortak değerlerinin" çok önemli bir girdi olduğunun farkında olması gerekir. Ortak değerlerle çatışarak değil,onları hayatın içinde yararlı hale dönüştüren bir anlayış plancı olmanın gerek şartıdır…

Her kurumda ortak değerleri bir "ortak iradeye" dönüştürmek gerekir. O nedenle, bir plancı, kurum içinde oluşacak "dukalıklardan" birine mensup olursa, erdem alanını terk etmiş olur. Plancı açık ortamlarda tartışma ve sorgulama disiplinine iman etmelidir…

Ve bir plancı "geri bildirim" sistemi yaratmak için uğraşmıyorsa, planın ahlak temeli olan insan ve sermaye kaynağını üretim sürecinde etkin kullanma işine başarılı bir katkı yapamaz

Şişecam Planlama Müdürlüğü'nün bir "hayat okulu" olduğunu ilk sözlerde anlattık… Plancının kendine yatırım yapmasının önemini… Rutin ve ritüelden başlayan plancı tuzaklarını ve plancı olmanın erdemini bir gazete yazısı içinde aktarmaya çalıştık. Bu konuları tartışmaya açtık ki, sözü tek yanlı söylemiş olmayalım. Umarım, eteğinde taş olanlar bu tartışmalara katılarak, ülkemizin çok önemli sorunlarından biri olan "aşırı değerlenmiş pragmatizm ve sığlık" belasından kurtuluşa katkı yapar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar