Piyasanın bekleyişi başka, bankaların sorunu başka
Ekonomimin yavaşladığı dönemde bankalarla ilgili eleştiriler arttı. Ekonominin yavaşlaması, döviz fiyatlarının beklenenin üzerinde tırmanışa geçmesi sonucu: - Üretici, toptancı, perakendeci, tüketici arasındaki para trafiği tıkandı. Zincirde bir halkanın ödeme yapamaması, tüm ödeme sistemini kilitler hale geldi.
- Üretici, toptancı, perakendecinin; (a) iş hacmindeki küçülme, (b) para trafiğindeki tıkanma sonucu bankalara ve reel sisteme borçlarını ödeme güçleri yok oldu.
- Kilitlenen sistemi açabilmek, çarkları döndürebilmek için; (a) mevcut borçların yapılandırılmasına, (b) ek finansman desteğine ihtiyaçları var.
Bugün küçüğünden büyüğüne bütün işletmelerin tüketicisinden üreticisine her kesimin banka sisteminden bekleyişi var. Genel bekleyiş ekonomideki tıkanıklığın açılmasına, bankaların destek vermesi.
Önceki gün Bankalar Birliği’nde toplanan bankacılar, 2016 yılında neler yaptıklarını anlatarak, “Daha fazla ve daha ucuz kredi verememelerinin” nedenlerini anlatmaya çalıştılar.
Bankaların daha bol kredi vermeleri için mevduatın artmasına, daha ucuz kredi verebilmeleri için mevduat faizinin aşağıya inmesine, mevduat faizinin aşağıya inmesi ise enflasyonun düşmesine bağlı.
Enflasyon yüzde 9’larda dolanıyor. Bankalar mevduata % 9.96 faiz ödüyor. Vergi kesintisinden sonra tasarruf sahibinin getirisi % 8.46 oluyor. Bu da enflasyonun altında bir getiri olduğu için mevduat artılı sınırlı.
Bankaların ticari kredinin faizleri % 13.3, konut kredisi faizleri % 11.5 oranında. Tüketici kredilerinde faiz % 15.8’e yükseliyor. Bankalardaki mevduat yıl sonunda 1.4 milyar TL. iken, banka kredileri 1.7 milyar TL. idi. Bankalar yurt dışından buldukları kredilerine, özkaynaklarını ve Merkez bankası kaynağını ekleyerek, mevduatın üzerinde kredi verebiliyor.
2016 Yılında ekonominin % 3 dolayında büyüdüğü tahmin ediliyor. Kredi büyümesi % 17 oranında. Kredi büyümesinde enflasyonun balonu alındığında, yılda % 9 dolayında bir reel kredi büyümesi ortaya çıkar.
Ekonominin durgun olduğu, sanayide yatırımların durduğu, ekonominin % 3 dolayında büyüdüğü bir yılda kredilerin reel olarak (enflasyondan arındırılmış olarak) % 9 dolayında büyümesinin yararı kadar zararı da olabilir. Özel sektörde borçlanma yükünün artmasına kapı açılmış olabilir.
İSO’nun Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesine giren özel sektör kuruluşlarında, borçluluk oranı, öz kaynağın % 170’ini, ödenmiş sermeyenin % 340’ını aşmış durumda.
Banka kredileri eğer yatırımın ve üretimin artmasını sağlıyor ise, yararlıdır. Mevcut işletmelerin borç yükünü artırıyor ise zararlıdır.
Şu dönemde piyasa için de, ekonomi için de önemli olan “banka kredilerinde genel artış” değildir. Ekonomide daralma ve döviz kurlarındaki artış sonucu, finansmanda tıkanıklık yaşayan firmaların ayakta kalmalarına destek vermektir. İşletmeler ayakta kalacak, yaşayacak, üretecek ki, ekonomi canlanabilsin.
Yeniden yapılandırmada sektörlerin durumu da şirketlerin durumu da önemli. Örneğin turizm sektöründeki sorunlar, turizm işletmelerinin tamamının para trafiğini bozdu.
Turizmde sektör bütünlüğü içinde yatırım ve işletme kredilerinin yenilenmesi, işletmelerin ayakta kalması bakımından önem taşıyor.
Büyüğü ile küçüğü ile Anadolu’da piyasanın daralmasından etkilenen şirketler, geçiş döneminde bankalardan kredi kolaylığı bekliyor.
Bekleyişler kadar bankaların durumu ve gücü de önemli. Bankaların ana sorumluğu mevduat sahiplerinin paralarının bekçiliğidir. Bankaların riski, mevduat sahiplerinin riskine dönüşür.
İşletmeler kadar bankaların da ayakta kalması, gelir gider trafiğinin bozulmaması önemli.
Bütün bu sorunların dengeli çözümü, bekleyişlerin tarafları riske uğratmaması, ekonominin canlanması ile gerçekleşecek.
Ekonominin canlanması işletmeler kadar bankalar için de önemli. Onun için bankaların uygulamaları ile müşterilerinin bekleyişlerinin dengeli olması zorunluluğu var.