Piyasaların Trump’la balayı sona geliyor
Donald Trump ABD Başkanı seçildiğinde piyasalar etkili bir ralli yaşadı. Yatırımcıların ilk başta Trump’ın mali teşvik vaatleriyle, enerji, sağlık hizmetleri ve finansal hizmetlerdeki serbestleşmesiyle, kurumsal, bireysel, gayri menkul ve sermaye kazanç vergilerindeki indirim vaatleriyle başı dönmüştü. Fakat Trumponomics gerçekten de varlık fiyatlarındaki yükselişin sürmesini sağlayabilecek mi?
Şirket ve yatırımcıların Trump’a sevinmesi şaşırtıcı değil. Bu geleneksel cumhuriyetçi arz yanlı damlama ekonomisi büyük ölçüde şirketlere ve zengin bireylere fayda sağlarken istihdam yaratmak veya mavi yaka işçilerin gelirlerini artırmak için hiçbir şey yapmayacak. Tarafsız Vergi Politikaları Merkezi’ne göre Trump’ın önerdiği vergi kesintilerinin neredeyse yarısı gelir piramidinin en yüksek yüzde birlik kısmına fayda sağlayacak.
Mali teşvik beklentisi uzun vadeli faizleri yükseltti
Fakat kurumsal sektörün hayvani ruhu yakında çok temel bir korkuya kapılacak: piyasalar zaten coşkusunu yitiriyor ve Trump’un yatırımcılarla balayı sona yaklaşıyor olabilir. Bunun birçok nedeni var. Birincisi mali teşvik beklentisi hisse fiyatlarını yükseltmiş olabilir ama aynı zamanda uzun vadeli faizleri de yükseltti. Bu yükseliş sermaye harcamalarına ve faiz duyarlı gayri menkul gibi sektörlere zarar veriyor. Bir yandan güçlenen dolar daha fazla mavi yaka işin sonunu getirecek - ki mavi yakalılar genelde Trump seçmenleri. Başkan klima üreticisi Carrier’i kabadayılıkla ve tatlı dille zorlayarak Indiana’da bin işi ‘kurtarmış’ olabilir. Fakat ABD dolarının seçimden beri yükselişi zamanla neredeyse 400 bin işe malolabilir.
Dahası Trump’ın mali teşvik paketi piyasaların mevcut fiyatlamasının öngördüğünden çok daha büyük birşey olabilir. Başkanı Ronald Reagan ve George W. Bush’da da görüldüğü gibi cumhuriyetçiler kurumlar vergisi, gelir vergisi ve diğer vergilerde kesintiye gitme cazibesine nadiren kapılmıyorlar - bu kesintilerden dolayı yaşanan gelir kayıplarını kapatacak bir yol ya da harcamaları kesme isteği olmasa bile… Eğer Trump döneminde de böyle olursa mali açıklar faiz oranlarını ve doları daha da yükselterek ekonomiye uzun vadede zarar verecektir.
Enflasyon görünümü endişelendiriyor
Yatırımcıların iştahının kesilmesinin bir diğer nedeni de enflasyon görünümü. ABD ekonomisinin zaten tam istihdama yaklaştığı bir dönemde Trump’ın mali teşvikleri büyümeden çok enfl asyonu ateşler. Enflasyon da Janet Yellen’in güvercin Merkez Bankası’na beklenenden daha hızlı ve erken faiz artırtır. Bu da uzun vadeli faiz oranlarını ve doların değerini daha da yükseltir.
Üçüncüsü, aşırı gevşek mali politikalarla birlikte sıkı para politikalarının uygulandığı istenmeyen politika karışımı mali şartları daha da sıkılaştırarak mavi yaka işçi gelirlerini ve istihdam görünümünü daha da zedeler. Zaten korumacı olan Trump yönetimi böyle bir durumda bu işçilere destek sağlamak için ek korumacı önlemler almak zorunda kalacak. Bu da ekonomik büyümeyi daha da zedeler ve kurumsal karları düşürür.
Ticarette dişe diş mücadele büyümeyi engelleyecek
Eğer Trump korumacılık meselesini abartırsa şüphesiz ticaret savaşlarını başlatmış olacak. ABD’nin ticaret ortaklarının ise ABD ithalat kısıtlamalarına kendi gümrük vergileri ve ABD ihracatına yeni kısıtlarıyla cevap vermekten başka bir şansı olmayacak. Bu dişe diş mücadele küresel ekonomik büyümeyi engelleyecek, dünyanın her yerinde ekonomileri ve borsaları kötüleştirecek. Hatırlamak lazım; Amerika’da 1930’da yürürlüğe giren Smoot-Hawleyy Gümrük Yasası küresel bir ticaret savaşını ardından da Büyük Buhran’ı tetiklemişti.
Dördüncüsü, Trump’ın hamleleri gösteriyor ki bu hükümetin ekonomik müdaheleciliği geleneksel korumacılığın da ötesine geçecek. Trump şimdiden şirketlerin yurtdışı operasyonlarında gözü olduğunu ithalat prelevmanlarıyla, fahiş fiyatlamalarla ve göçmen sınırlandırmalarıyla (yetenekli insan kaynağını bulmayı zorlaştırıyor) tehdit ederek gösterdi.
Phelps’e göre Nazi Almanyası’na benziyor
Nobelli ekonomist Edmund S. Phelps Trump’ın kurumsal sektöre doğrudan müdahelesini şirketçi Nazi Almanya’sına ve Faşist italyasına benzetti. Tabii bir önceki ABD Başkanı Barack Obama kurumsal sektöre Trump gibi davransaydı muhtemelen komünist damgası yerdi. Fakat nedendir bilinmez Trump aynı şeyi yaptığında kurumsal Amerika’nın sesi çıkmıyor.
Beşincisi, Trump ABD’nin müttefiklerini sorguluyor, ABD’nin Rusya gibi ebedi düşmanlarıyla yakınlaşıyor ve Çin gibi önemli küresel güçlerle dikleşiyor. Kararsız dış politikaları dünya liderlerini, çok uluslu şirketleri ve küresel piyasaları genel olarak ürkütüyor.
Son olarak Trump sadece işleri daha da kötüleştiren hasar kontrolü yöntemleri kullanıyor. Örneğin danışmanları ve Trump şimdiden doları zayıflatmak için sözlü açıklamalar yaptı. Fakat konuşmakla olmaz, bu gibi sözlü faliyetlerin dolar üzerindeki etkisi sadece geçici olur.
Yani Trump daha radikal ve aykırı bir yaklaşım sergileyebilir. Seçim kampanyası süresince Fed’i fazla güvercin olmakla ve ‘düzmece bir ekonomi’ yaratmakla suçladı. Ama şimdi özel sektöre kredi akıtabilmek için Fed yönetim kuruluna Yellen’dan daha da güvercin ve daha az bağımsız üyeler atamak isteyebilir.
Eğer bu da olmazsa Trump tek taraflı olarak doları düşürecek müdahelelerde bulunabilir ya da sermaye kontrolleri getirerek doları güçlendiren sermaye akışlarını sınırlandırabilir. Piyasalar şimdiden farkına varmaya başladı; eğer korumacılık ve pervasız politik para politikaları ticaret savaşlarına, kur savaşlarına ve sermaye kontrolü savaşlarına neden olursa tam bir panik havası eser.
Elbette teşvik beklentisi, düşük vergiler ve serbestleşme yine de ekonomiyi ve piyasaları kısa vadede coşturur. Fakat Trump’ın göreve başlamasından beri finans piyasalarındaki kararsızlığın da işaret ettiği üzere, başkanın tutarsız, dengesiz ve yıkıcı politikaları uzun vadede ABD ekonomisinin ve küresel ekonominin büyümesinde ciddi kayıplara neden olacak.
Nouriel Roubini; Roubini Global Economics (www.roubini.com) başkanı ve New York Üniversitesi Stern İşletme Fakültesi Ekonomi Profesörüdür.