Piyasaların Draghi’den beklentisi yüksek ama!

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Bugün Avrupa Merkez Bankası Başkanı (AMB) Mario Draghi’nin Avrupa Bölgesi’nde uzunca süredir hedefin altında kalan enfl asyon ve büyümeyi artırmaya yönelik olarak bir dizi sıra dışı (unorthodox) tedbir açıklaması bekleniyor. Hatta piyasalar son 1 aydır bu beklentiyi o derece satın aldılar ki, sonuçta bu yönde bir karar çıkmaması veya alınan tedbirlerin istenen düzeyde olmaması piyasalarda ciddi bir hayal kırıklığı ve satış dalgası yaratacaktır. (Fransa, Belçika, İtalya ve İspanya gibi pek çok AB ülkesinin tahvil faizleri rekor seviyelere gerilerken euro/dolar da 1.39’lardan 1.36’lara geriledi.) 

Draghi’nin 2 sene önce AMB Başkanı olarak euronun geleceğinin kendisi için en önemli gündem maddesi olduğunu, bu uğurda (zor durumdaki Güney ülkelerinin tahvillerini satın almak da dahil olmak üzere) yetkisi dahilinde olan her türlü tedbiri alacağını ifade etmiş olması, borç piyasalarının normalize olmasını sağlamıştı. Üstelik bu “sözlü” müdahale sonrasında, sonuçta Draghi AMB kasasından bir kuruş bile harcamak durumunda kalmamıştı. Ancak bu sefer piyasaların beklentisi bir sözlü müdahaleden çok daha fazlası. 

Bizim çift haneli enfl asyona ulaşmamıza ramak kalmışken, AB’de ise tam tersi bir durum söz konusu: Mayıs itibariyle enfl asyon sadece % 0.5 ve 2014 beklentisi ise % 0.9. Yani, enfl asyonun her an defl asyona (eksi enfl asyon) düşme riski mevcut. Deflasyon ise halen yüksek borçluluk oranına sahip ülkelerde borçların reel değerinin artmasıyla borç yükünün daha da artması ve parasal varlıklara sahip kesimlerin ise harcamalarını ertelemesi anlamına geliyor ki, bu zaten bir türlü kalıcı bir toparlanma içine giremeyen AB için ölüm fermanı demek olur. 

Draghi’nin son dönemde genişlemeci tedbirler konusunda daha iddialı konuşabilmesi Almanya’nın da bir ölçüde yumuşama temayülü içine girmiş olmasından kaynaklanıyor. Bu da, Almanya’nın Güney komşularına üzüldüğü için falan değil de, yavaşlamanın kendi kapılarına kadar gelmiş olmasından dolayı. Nitekim 1. çeyreğe ilişkin büyüme oranları Hollanda ve Finlandiya gibi 2 kuzey ülkesinde de milli gelirde daralma meydana geldiğini göstermişti. (Euro Bölgesi’nin toplam büyüme oranı ise % 0.9.) Mayıs ayına ilişkin satın alma yöneticileri endeksi (PMI) de zayıf geldi. 
Ancak açıkçası Draghi’nin elinde sihirli bir değnek yok. % 0.25 olan politika faizini sıfıra yakın bir yere çekeceği muhakkak. Büyük bir ihtimalle borç alma faizini de ilk defa eksiye düşürecek. (Böylece de ellerinde tuttukları paraları kredi olarak kullanmak yerine geri AMB’ye yatıran bankaları da cezalandırmış olacak.) Ancak bunlar faiz politikası bakımından gelinebilecek en alt sınırlar. Yani, Draghi’nin bir sonraki toplantıda konvansiyonel para politikası anlamında elinde hiç bir koz kalmamış olacak. Bunun ötesinde, Draghi’nin ABDvari başı-sonu belli, iyi tanımlanmış yüklü bir tahvil alım programı (QE) açıklaması ise hâlâ çok zor gözüküyor. (Bazı iyimser yorumcular AMB’nin Bank of England’ın bankalara kredi portföylerinin % 5’i kadar kaynak sağladığı imkana (Funding for Lending Scheme) benzer bir imkan tesis edebileceğini savunuyorlar, ama böyle bir aracın uygulanması da bu aşamada bence çok zor. Ayrıca, hali hazırda bankalar ellerindeki paraları krediye dönüştüremiyorsa, yeni parayı ne yapsınlar ki?) 

Esasen, somut yapısal ve demografik sorunlar ortada iken, sadece parasal tedbirlerle AB’nin düşük büyüme ve enfl asyon problemlerini tümden aşacağını beklemek de çok doğru değil. Bu noktada, özellikle Güney Avrupa ülkelerinin devam eden rekabetçilik ve verimlilik sorunları ve özellikle Avrupa genelinde çalışma yaşındaki (15-64 yaş arası) nüfusun giderek hızlanan bir şekilde azalması (2013’deki azalma oranı % -0.4) AB’nin büyümesi önünde önemli handikaplar oluşturmakta.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019