Piyasaların dikkati Euro Bölgesinde; Türkiye'ye etkileri

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE [email protected]




İspanya'ya ilişkin endişeler ve bankacılık sektörü piyasaların odak noktası olmaya devam ediyor. İspanya'nın kamu borcu nispi olarak daha düşük olsa da özel sektör borçluluğu yüksek. Özel sektör borcu milli gelirinin %300'üne tekabül ederken, işsizlik %24 seviyesinde ve konut fiyatları %20-30  arasında geriledi. Daralan bir ekonomi ile bu görünüm bankaların aktif kalitesinde bozulmayı getiriyor. Yükselen faizler İspanya'da  devlet tahvili portföyünü bilançolarında Ekimden beri %40 artırmış olan bankaların karlılıklarını olumsuz etkilerken, bono portföyünden  kayıplar artıyor.
Dolayısıyla kredi kalitesindeki bozulma, sorunlu ülkelerden yaşanan mevduat çıkışları - İspanya'da ilk çeyrekte sermaye çıkışları 100 milyar euro- ve dolayısıyla  finansman kaynaklarına erişimdeki zorluklar  bankaların sermaye ihtiyaçları ile bilançolar üzerinde küçültme baskısı doğuyor. Diğer zayıf ülkelere baktığımızda, İtalya'da ise kamu borcu çok yüksek ve büyüme düşük seyrediyor: İtalya yüksek borcun çevrilmesi ve yükselen faiz oranlarına karşı kırılgan. İrlanda'da yeniden yavaşlayan ekonomik faaliyetler bankacılık sektörünün ileride sıkıntı yaşabileyeceği endişelerini getiriyor.
IMF küresel Finansal istikrar raporunda AB'de bankaların bilançolarında yaşanacak küçülmenin 2 trilyon euro düzeyinde olacağını öngörüyor. Hızlı bir bilanço küçültme eğilimi reel sektöre kredi akışını azaltacak ve iktisadi faaliyeti daha fazla yavaşlatabilecek.

Sıkı mali disiplin uygulamaları aynı zamanda daralan eknonomiler, AB'de odak noktasını katı mali disiplinden büyümeye kaydırmış durumda. İtalya ve İspanya  önceden üzerinde mütabakata varılan bütçe hedeflerinde revizyonlar yaparlarken, Yunanistan ve Fransa'daki genel seçimler, Almanya'daki eyalet seçimleri  halihazırdaki uygulamalara karşı, değişim isteyen partilere gitti. Mevcut konjonktürde; büyüme ve mali disiplin arasında daha dengeli bir yaklaşım gerekecek. Bundan sonraki süreçte zayıf ekonomileri ayağa kaldırabilmek için Avrupa Yatırım Bankasından ek yatırım fırsatlarının yaratılması, ortak bir eurobond ihracı ile Avrupa'daki yatırımların artırılması  tartışmaları devam edecek.

Önümüzdeki dönemde gündemi; ekonomisi daralan ülkelere bütçe açıklarını azaltmaları ve belirlenen mali hedeflere ulaşmaları için daha fazla zaman verilmesi, Almanya'nın tüketimini artırması ile euro bölgesinde bir yeniden dengelenmenin sağlanması, Avrupa Merkez Bankasının para politikasını genişletmesi-özellikle zayıf ülkelerden bono alımlarını artırması, Avrupa İstikrar Fonunun bankaların yeniden sermayelendirilmesi için kullanılması tartışmaları belirleyecek.  

Avrupa'daki bu gelişmeler Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

1. Finansman/yurt dışı kaynaklara erişim: Bankalarımız halihazırda yurt dışından fon sağlamada bir sorun yaşamadı. Ancak bu yılki sendikasyon kredilerinin maliyetlerinde geçtiğimiz yıla göre bir miktar yükseliş var. Yunanistan seçimleri ve İspanya'daki gelişmeler piyasaları çok ciddi bir şekilde bozmadığı takdirde Türk bankalarının mevcut maliyetlerle kredilerini yenilemeleri mümkün. Sendikasyon kredilerine katılan bankalar küresel, güçlü bilançoları olan ve bilanço küçültmesinden nispeten daha az etkilenen bankalar. Dolayısıyla mevcut borçlanma seviyelerinin korunmasını bekliyoruz. Türk bankalarının 2012 sonuna kadar vadesi dolacak 10.5 milyar $ seküritizasyon ve sendikasyon kredisi bulunuyor.

2. AB'deki durgunlukla beraber ihracat imkanlarının azalması: Bu gerçekleşmiş durumda; 2007 sonunda %56 olan AB'nin toplam ihracatımızdaki payı 2012'nin ilk çeyreğinde %42'ye kadar gerilemiş durumda. Ancak kurdaki değer kaybının da etkisiyle Türkiye ihracat pazarlarını çeşitlendirdi; bu süreçte Orta-Doğu, Kuzey Afrika ve Bağımsız Devletler Topluluğunun payı  bu süreçte %22'den %36'ya yükseldi. En büyük ihracat partnerimiz olan Almanya'yı Irak izliyor. İlk dört ayda AB'ye yapılan ihracat %6 gerilemiş. Bu ülkeler grubuna yapılan ihracattaki artış ise %33.

3. Türk bankalarının riskleri: Bankacılık sektörünün zayıf çevre ülkelerdeki ve Yunanistan'daki risklerinin ihmal edilebilir olduğunu görüyoruz. BIS rakamlarına göre, bankacılık sektörümüzün İspanya, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve Portekiz'deki riskleri sadece 300 milyon $ Yunanistan'daki riski ise 65 milyon $.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016