Piyasaları yorumlarken…
Sayın Mahfi Eğilmez, “Yeni Ekonomi: 21. Yüzyıla Özgü Yaklaşımlar” kitabını yazma nedenleri arasında “mevcut ana akım ekonomi teorisi geçerliliği tartışmalı hale gelmiş varsayımlar üzerine kurulu olduğundan, gerçek yaşamı temsil etmediği” görüşünü paylaşıyor.
Dünya son 15-16 yılda büyük ekonomik krizler, salgın hastalıklar ve jeopolitik gerginlikler yaşadı. Tüm bu gelişmeler birbiri ardına yaşanmadı. Birinin yarattığı sorunlar tam bitmeden, sorunlara verilen tepkiler sterilize edilemeden diğeri başladı. Sorunlar, çözümler, sorunların yan etkileri, çözümlerin yan etkileri birbirine girdi ve bu durum bağlaşık, girift bir hal aldı.
Örneğin; ABD konut kredisi sorunun çözümü için FED bilançosu 2008 sonbaharında 0,94 trilyon dolarken 2014 sonlarında 4,5 trilyon dolara yükseldi. 2019 sonbaharında ise tutar 3,8 trilyon dolara düşüyor ama bir iki ay sonra (sonradan Covid olarak isimlendirilen) yeni bir hastalığın haberleri duyuldu.
Hastalık küresel bir salgına, pandemiye dönüştü. Tüm bunların ışığında FED bilançosu pandemiye 4,2 trilyon dolarla girdi, 2022 baharındaysa 9 trilyon dolar seviyesine erişti. Bugünlerde ise bilanço büyüklüğü 7,4 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor. Aynı dönemde ABD enflasyonu yüzde 5,5, yüzde eksi 2,7, yüzde 3,9, yüzde eksi 0,14, yüzde 9 gibi uç değerlere erişiyor.
Şimdi ise enflasyon yüzde 3 civarında. FED politika faizi ise yüzde 2, yüzde 0, yüzde 2,5 ve yüzde 0 seviyelerini gördü. Son dönemde ise yüzde 5,5 seviyesinde. Söz konusu dönemde FED, politika faizinin geç reaksiyon vermesi, faiz seviyesinin yeterli olup olmadığının sorgulanması, aşırı sıkılaşma riski, yetersiz sıkılaşma riski; sıkılaşmanın birikimli etkisinin geç oluşması gibi yorumlarla-teknik gerekçelerle karşılaşıyor.
Yine pandemi döneminde arz problemlerinin ciddi şekilde artmasının, Süveyş Kanalı’nda gemi kazasının, Kızıldeniz’in kapanması gibi sorunların, yarattıkları direkt ve dolaylı etkileri ortaya çıkıyor. Yoğun, negatif (ve pandemi gibi sıra dışı gelişmelerin) yaşanması insanların, toplumların olağan tavırlarının, alışılmış reflekslerinin değişmesine yol açıyor. Ekonomik, sağlık, jeopolitik normalin dışına çıkınca insanların alışkanlıkları da normalin dışına çıkıyor.
Üstelik kriz hali, anomali hali uzun sürünce yeni tavırlar, istekler alışkanlık haline dönüşüyor. Pandemi öncesi tercihler, tüketim kalıpları, iş gücüne katılma veya katılmama gerekçeleri pandemi ile büyük ölçüde değişime uğradı. Pandemi sonrası yeni öncelikler ortaya çıktı. Örneğin uzaktan çalışma; uzaktan çalışma isteği yeni normallerden biri haline geldi.
Özellikle yeni kuşaklar ve bazı iş kolları için uzaktan çalışma modeli normal olarak tanımlanmaya başladı. Yine Mahfi Hoca’nın ifadesi ile ‘sermaye serbest ama işgücü serbest değil’ tespitinde iş gücü (en azından bazı yerlerde bazı işlerde bazı şartlarda) görece kısıtlı serbest hale geldi. Ayrıca yeşil enerji, savaşlar, çatışmalar ve gerginlikler gibi farklı unsurları da eklemek gerekli. Yapay zekâyı da unutmayalım, içerisinde bulunduğumuz günler bazı sektörlerde ve eğitim hayatı gibi alanlarda majör bir dönüşüme gebe diyebiliriz.
Bu ise tüm sosyal, ekonomik örüntü yapısında değişim anlamına gelebilir. Resme böyle bakarsak yüksek enflasyon ortamında; hizmet-varlık fiyatlarında (yer yer misli) artışlar, yüksek enflasyonla mücadele için artan faizler, pahalı finansman, kuşak farklılıkları ve yapay zekâ zemini üzerinde tüketicilerin ve üreticilerin farklı düşüncelerini deneyimlediğimizi söyleyebiliriz.
Buradan hareketle merkez bankalarının klasik sorunlar dediğimiz; enflasyon, büyüme, istihdam gibi sorunlara karşı gösterdikleri klasik reflekslerin etkilerinin yine aynı şekilde, eskiden olduğu gibi ve benzer zaman diliminde çözüm sağlamaları kolay olmayabilir. Halihazırda FED’in de enflasyonla mücadelesi sürüyor. Örneğin; istihdam, dirençli tavır sergiliyor, enflasyon ise düşüşüne ara veriyor.
Sayın Mahfi Hoca’nın 4 Mayıs’ta Ankara Remzi Kitabevi’nde gerçekleşen imza günündeki, “Yeni Ekonomi: 21. Yüzyıla Özgü Yaklaşımlar” kitabına dair kısa konuşmasında “ana akım ekonomi teorisinin geçerliliğinin tartışılması gerektiği” ifadesi, piyasaları takip ederken, yorumlarken, öngörü yaparken, bir patika çizerken de farklı düşünülmesini ve değişimin göz önünde tutulmasının gerektiğini açıkça ortaya koydu. Bu farkındalığın, finansal araçlarda ve finans dışı araçlarda dair yatırım tercihlerinde çok kıymetli olduğu kanaatindeyim.