Piyasaları okumak

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

UZMAN GÖRÜŞÜ / Alper KOÇ / Yatırım Finansman

Finans piyasalarında katılımcılar arasında sık sık tartışma konusu olan; "Piyasaların dinamikleri mi  katılımcı kitlelerinin algılamalarını negatif ya da pozitif yönde etkiler, yoksa ekonomik-siyasi-toplumsal gelişmelerin katılımcı kitlelerinin zihinlerinde yarattığı negatif ya da pozitif algılamalar mı piyasaların dinamiklerinin işleyişini belirler?"  sorusu bugünlerde hala güncelliğini korumaktadır. Örneğin; 2009 yılının başından beri piyasaların, IMF ile yapılacak bir stand-by anlaşmasının, Türkiye ekonomisi üzerinde yaratacağı olumlu gelişmeleri fiyatladığını düşünen piyasa katılımcıları, IMF ile herhangi bir anlaşmanın yapılmaması halinde, piyasaların kısa vadede bozulacağı, sonrasında ise, IMF güvencesinin ortadan kalkmasıyla, piyasaların daha kırılgan hale geleceği beklentisindeydiler. Oysa ki, siyasi otoritenin, IMF ile herhangi bir anlaşma yapmaktan vazgeçmesinin ardından Türk piyasalarının bugüne kadar gösterdiği performans, küresel ölçekte dikkate değerdi. Buradan çıkacak ilk sonuç, piyasaların yaklaşık 1.5 yıldır IMF ile yapılacak bir anlaşma beklentisini fiyatlamadığı, 2009 Mart ayından bu yana  geniş kitleler tarafından algılanamayan başka bir şeyleri fiyatladığı, geniş kitlelerin fiyatlama nedenlerini algılamaya başlayacağı günlere kadar da, bu fiyatlamanın aynı yönde devam edeceğidir. İkinci sonuç ise:  "Piyasaların birbirini izleyen çevrimler halinde işleyen dinamikleri, aksi yönde konsensus oluşsa bile, buna  aldırmadan katılımcı kitlelerinin algılamalarını negatif ya da pozitif trendler içerisinde   yönlendirir ve katılımcıları peşinden sürükler" ifadesidir.

Günümüz dünyasında iletişim hızının, bundan 20-30 sene önce tahmin edilemeyecek boyutlara ulaşmış olması dolayısıyla her dakika dünyada meydana gelen gelişmeleri anında TV, internet, data sağlayıcılar vs. sayesinde öğrenen yüz milyonlarca katılımcı, meydana gelen gelişmelerin yazılı ve görsel medyada sunuluş biçiminin ve bu gelişmeleri analiz eden, yorumlayan uzmanların, ekonomistlerin yaptığı tahminlerin kendi zihinlerinde yarattığı algılamaların; umutlarını, hırslarını, korkularını ve heyecanlarını güdülemesiyle yatırım kararlarını verir. Katılımcı kitleleri, yatırım kararlarını verirken, araştırmaktan, sorgulamaktan, öğrenmekten, piyasaları okumaya çalışıp analiz etmektense, her türlü iletişim aracını takip ederek, ortaya çıkan konsensus doğrultusunda davranmayı tercih ederler. Çünkü sürünün içerisinde olmak, sürünün dışına çıkmaktan çok daha rahatlatıcıdır. Sürü yanlış yönde ilerliyor olsa bile, hep birlikte ilerlediği için ortalama katılımcı psikolojisi rahattır, çoğunluğun tercihi yönünde hareket etmek, onu rahatsız etmez. Oysa ki, tarihte geniş yatırımcı kitlelerinin beklentilerinin örtüştüğü dönemler, genelde geniş kitlelerin kayıplarının en büyük olduğu dönemlerdir. Bunun örnekleri geçmişte çok kez yaşanmıştır.

İletişim araçlarını sürekli şekilde her dakika izlemeye çalışmaktansa, kitlesel algılamanın hangi yönde konsensus oluşturduğunu iyi gözlemleyen, bunun yanında piyasaların neler söylediğini anlamaya çalışan, analiz eden, düşünen ve elde ettiği tüm donelerin sonucunda yatırım disiplinini bozmadan ve duygusallığa yer vermeden güdülerini kontrol etmesini becerebilen bir yatırımcı, alım satım kararlarını verirken her zaman birkaç adım önde giderken, işleyen dinamiklerin doğasını değiştiremeyeceğinin farkında olarak piyasalarla büyük oranda barışık şekilde yoluna devam eder.

Unutmayalım ki; piyasaların işleyiş dinamikleri, her zaman en doğru öngörünün bile önünde ilerlemektedir. Piyasaların rüzgarıyla bir uçtan diğerine savrulmaktansa, rüzgarın enerjisinden faydalanmayı öğrenmek, herkes için en büyük yol gösterici araçtır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017