Piyasalardaki fırtına neden dinmiyor!
Yeni yılın ilk iki haftası genelinde küresel ölçekte yaşanan piyasa eğilimleri, geleceğe yönelik beklentileri hatırı sayılır ölçüde olumsuzlaştırdı. Güçlenen riskten kaçınma eğilimi, bu sonuçta belirleyici oldu; artan güvensizlik nedeniyle finansal piyasalardaki işlem hacimleri istikrarsızlaşır iken fiyat oynaklıkları yükselmeye devam etti.
Dolar faizlerine ilişkin yükseliş öngörülerinin zayıfl aması, gerginliğin artmasını önleyemedi. Direnmek adına güvenilir bir dal arayarak tutunmaya çalışanların hayal kırıklığı tehlikeli boyutlara ulaştı. Küresel ölçekte sistemik kırılganlık algısı yükselmeye devam etti; fiyat hareketlerine ilişkin belirsizliğin artacağı endişesi güçlendi. Dolar faizlerine ilişkin beklentilerdeki yumuşamaya ve Euro faizlerinin daha da geriletilebileceği söylemlerine rağmen, gelişmiş ekonomilerin sermaye piyasaları toparlayamadı. Gerilemeye devam eden petrol fiyatları gerginliğin tırmanmasına katkı yaptı. Gelişen ekonomilere ilişkin endişeler yükselmeyi sürdürdü. Bu olumsuzlukları terse çevirmeyi hedefleyen sözel müdahale ve açıklamalar pek bir işe yaramadı. Gelişmişler olumlu yönde ayrışamadı, genele yayılma eğilimi sergileyen olumsuzlaşma eğilimini pekiştirdi.
2008 yılındaki küresel kredi krizi sırasında, gelişmiş ekonomilerdeki durgunlaşma gelişenleri de aşağı çekmişti. Bugün ise tam tersi bir durum sahne alıyor; uzun süredir devam eden gelişenlerdeki zayıfl ama gelişmişleri sarsmaya başlamış gibi görünüyor. Bulaşıcı ve yıkıcı olabilecek türden defl asyonist baskıların sahne alması önlenemiyor. Küresel düzeyde yükselen sistemik kırılganlık algıları gelişmeler üzerinde belirleyici oluyor. Sermaye ve emtia piyasalarındaki satış baskısı hem birbirini besliyor, hem de beklentileri tarumar ederek riskten kaçınma eğilimini destekliyor.
Geride bıraktığımız hafta genelinde petrol fiyatındaki düşüş çok tartışıldı; varil fiyatının 20 dolar düzeyinin altına inebileceği endişesi kafaları olabildiğince karıştırdı. Gerçekleşmesinin yaratabileceği sonuçlar herkesi fazlası ile rahatsız etti. İran’a yönelik yaptırımların kalkması, OPEC içinde yükselen çatlak sesler ve son altı yılda devreye giren enerji yatırımlarının durumuna ilişkin endişeler bu sonuçta etkili oldu.
ABD sermaye piyasalarında hafta ortasındaki toparlamanın ardından Cuma günü gelen sert satışlar, genel psikolojiyi iyice bozdu. Kısa vadede toparlanmanın devam edeceğini ve küresel beklentilerin kontrolden çıkmasını önleyebileceğini düşünenler fena halde yanıl dı. İyi gelen bilançolara, dolar faizlerinde yumuşayan beklentilere ve güvenli liman algılarının katkılarına rağmen neden böyle olduğu sorusu yanıtsız kaldı! Varlık değerlerini hesabına ve bilançolara ilişkin bakış açılarının, değişmeye başlamış olması olasılığı arttı!
Bu aşamada tatmin edici yanıtlar bulana kadar sormak gerekiyor, neler oluyor? Piyasa dostu eğilimlerin sonuna gelinmiş ve yeni bir küresel krize koşuyor olunmasının öncü sarsıntılarını mı yaşıyoruz? Yoksa şımarıklıkta aşırılık sınırlarını zorlayan finansal piyasalar, para otoritelerine ve siyasi iradelere ayar vermeye mi çalışıyor? Bilemiyoruz; fakat her ikisinin de çok tehlikeli olabileceğini, ikincisinin ilk olasılığı güçlendirebileceğini görüyoruz! Belki de petrol fiyatlarındaki eğilimlerin, sakin kalmaya çalışan güçlüler arasındaki çıkar çatışmasını farklı boyutlara tırmandırması endişesi bardağı taşırmaya başlamıştır!
Gelişmeler, yeni yılın gideni aratabileceği yönündeki tahminimizi şimdilik doğruluyor. Beklentilerin daha fazla bozulmasına tahammülün çok azaldığı koşullarda, gelişmeler kontrol altında tutulamıyor. Etkili ve yetkili kesimlerin aklından bile geçirmek istemediği eğilimlerin sahne alması önlenemiyor. Geçmişin ihmalleri ve yanlışları kapıyı çalıyor, güvensizliği beslerken kırılganlık algılarını belirleyici hale getiriyor. Durum böyle değil iken mangalda kül bırakmayanlar, erkekliğin onda dokuzunu oynamaya koşuyor!