Piyasalardaki ayrışmalar ve jeopolitik riskler
Bir tarafta artan enflasyon beklentileri ve bunun paralelinde Fed’in faiz artışına yönelik beklentilerin yükselttiği faizler, diğer tarafta ABD’de artması beklenen bütçe açıklarının zayıflattığı dolar ve bu ikilinin dışında artan faizlerden endişe duyan ama büyüme beklentilerini de ıskalamak istemeyen hisse senetleri. Bu dönemde farklı kulvarlardan gelen veriler ve bunların faiz-kur-borsa üçlüsü arasında oluşturduğu ayrışmalar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. En azından mart ayındaki Fed Açık Piyasa Komitesi toplantısı ve ardından Fed’in yeni başkan Powell’in açıklamaları görülene kadar volatilitenin ve piyasalar arası ayrışmanın devam etmesini bekliyoruz. Bu nedenle bu dönemde hisse senetleri, kurlar ve faizler arasındaki korelasyona çok bağlı kalmamak gerekiyor.
Gelişmiş piyasalarda bu üç ürün arasındaki ayrışma, gelişmekte olan ülke piyasalrına benzer şekilde yansımaya devam ediyor. Gelişmiş ekonomilerdeki faiz artışlarının şuan için ekonomilere etkisinin sınırlı olması gelişmekte olan ülke piyasalarını bu konuda rehavete itmiş durumda. Son bir buçuk yıllık dönemde faizlerde düşük seviyelerden başlayan artışlar ve global likidite bolluğu bu ülkeleri çok fazla etkilememiş olsa da mart ayında Fed’in yapacağı faiz artışı ve sonrasına yönelik çizeceği mesajların faizlerdeki yükselişi devam ettirmesinin gelişmekte olan ülkelerdeki bu rehavetin sınırlarını zorlamaya başlayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle şubat ayında piyasalarda hisse senetleri, kurlar ve borsalar arasında görülen ayrışmaya mart ayında gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrışmasının da eklenmesi sürpriz olmayacaktır.
İçeriye döndüğümüzde ise son dönemde başta Suriye ekseninde olmak üzere Ortadoğu’da suların yeniden sınmaya başlamış olması, Türkiye için jeopolitik risklerin artışı olarak değerlendirilebilir. Şuana kadar Suriye başta olmak üzere bölgedeki bir çok riskin fiyatlamalar üzerinde etkisinin oldukça sınırlı olduğunu görsek de artık bölgede aktif olarak bulunuyor olmamız bu durumu değiştirebilir. Bu süreçte özellikle bölgede faaliyetleri bulunan ülkelerle ilişkilerin seyrini etkileyebilecek gelişmeler kısa vadeli de olsa piyasalarımızda sert hareketlere neden olabilir.