Piyasalarda yeni dönemin ayak sesleri

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Dünya borsalarında ABD merkezli satış dalgası derinleşiyor. Beklentilerden yüksek enflasyon verileri ve 10 yıllık devlet tahvillerindeki yükseliş üzerine dünya ekonomisinin iki motoru ABD ve Çin hisse senetleri tepe noktalarına göre yüzde 10’un üzerinde değer kaybetti. Asya, Avrupa ve Güney Amerika’ya yayılan sert bir küresel satış dalgası ile karşıyayız.

İyi haber finans piyasalarında yaşanan düzeltmenin henüz reel ekonomi üzerinde etkisi yok. PMI benzeri öncü göstergeler dünya ekonomisinin küresel kriz sonrasındaki en güçlü dönemini yaşadığını gösteriyor. Şirketler cephesinden gelen veri akışı da benzer bir tablo veriyor. Şirket karları güçlü gelmeye devam ediyor. Yani piyasalardaki satışlar, enflasyondaki kıpırdamayı hariç tutarsak temel ekonomik veya finansal nedenlerden çok teknik bir düzeltmeden kaynaklanıyor.

Kötü haber tahvil ve hisse senetleri arasında çok uzun süreden beri devam eden negatif korelasyon bozulmuş durumda. Hisse senetlerinde işler kötü gidebilir diye portföyüne tahvil alarak veya tahvilde işler kötü gidebilir diye portföyüne hisse koyarak risk çeşitlemesi yapan fonlar büyük zararlar yazıyor.

Bundan bize ne demeyin… Bunun sonucunda son bir ayda portföyünün %10’una yakınını kaybeden tasarruf sahibi nakde dönmeye çalışıyor. Ekonomik verilerin iyi gitmesine rağmen tasarruf sahibinin nakde dönmesi piyasalardaki satış baskısının kısa vadede devam etmesine neden olabilir.

Reel ekonomi ile mali piyasalar arasındaki ayrışma uzun süre devam etmez. Bir süre sonra tasarruf sahibinin risk iştahına bağlı olarak ya reel ekonomi yavaşlar ya da mali piyasalardaki yükseliş kısa ama sert bir satış dalgası sonrası kaldığı yerden devam eder. Bizim görüşümüz halen ikinci görüşe daha yakın. Ancak piyasaların yukarı döndüğünü görmeden risk almayı önermiyoruz.

Türkiye piyasaları bu düzeltme sürecinde şimdiye kadar gelişmekte olan ülkeler ortalaması kadar etkilendi. Riskten kaçınma dönemlerinde kırılgan üçlü veya beşli gibi gruplar içinde sınıflandırılan Türkiye için kötü bir sonuç değil.

Ancak küresel piyasalarda havanın bozduğu, barometrenin yaklaşan fırtınaya işaret ettiği bir dönemde ekonomi yönetimini zor bir görev bekliyor. Düşük faiz ortamında ilave getiri isteyen küresel sermayeyi Türkiye’ye çekmek kolaydı. Jeopolitik risklerdeki artışa ve politika hatalarına rağmen küresel sermaye gelmeye devam ediyordu.

Ancak iklim değişiyor. Yeni dönemde küresel sermayeyi çekmek için çok daha fazla çalışmamız ve popülist politikalardan uzak durmamız gerekiyor. Bir yandan iyimser olmamızı diğer yandan en kötüye hazırlıklı olmamızı gerektiren bir denge ile karşı karşıyayız. Umarız, 2019 yılında belediye seçimleri ve başkanlık yarışı ile karşı karşıya olan Türkiye bu dengeyi asgari hatayla tutturabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019